YENİ AMOUAGE RENAISSANCE KOLEKSİYONU VE PARFÜMLER…

Amouage yıllardır benim en sevdiğim parfüm markasıdır. Bana göre koleksiyonlarında kötü parfüm yok. Ben bazılarını kullanmakta zorlanıyorum o kadar. Marka genellikle parfüm dünyasına damga vurmuş parfümlerle yola çıktığı için son dönemde yaptığı bazı çalışmalar zaman zaman eleştiri aldı. Ancak markanın kaliteli parfümler yapmasının dışında son yıllarda adını daha iyi yönetmek için çabaladığını da görüyorum. Her ne kadar ilk yıllardaki çalışmalarında batılı diyebileceğimiz tarzda parfümler üretmiş olsalar da genel anlama “arabic” vurgusu parfümlerinde hep vardı. Bunu negatif anlamda söylemiyorum.

Son yıllarda ise tarzlarının çok dışında çalışmalar yaptılar ve sonuç harika oldu. Imitation, Portrayal, Myths benim çok beğendiğim kokular. Honour, Jubilation, Reflection, Interlude ve Lyric gibi klasikler değiller ama kendi alanlarda kalite ve yenilik anlamında güzel bir parantez açmış parfümler bunlar.

İlk yıllardaki şişelerdeki ucuzluk hissi giderildi, ambalajlar daha kaliteli hale geldi. Web sayfası ve kendilerini anlatım tarzları oldukça özgün hale geldi. Benim 2011 yılında aldığım Amouage şişeleri oldukça zayıftı. Markayı tanımayan birisi bunları sahte , merdiven altı bir marka olarak görebilirdi. Maalesef Arap coğrafyasında bu sıkıntı var ve bunu ilk aşan Amouage ve BAE’de faaliyet gösteren bazı markalar oldu. Geri kalanların büyük bir bölümü herhangi bir marka bütünlüğü taşımayan, koleksiyon çalışması içermeyen şekilde pazara girdi ve önlerinde uzun bir yol var. Özgün parfümleri ucuz, Çin işi, vasat kalitede şişelerde satanlar ve popüler markaları taklit eden garip işletmeler; Arap coğrafyasının parfüm üretimi bu iki durum arasına sıkışmış durumdaydı. Oysa ki Arap coğrafyasının parfüm kültürü ile olan ilişkisi oldukça eski.

Amouage bence yeni koleksiyonu ile değişime devam ediyor ve kendisine yeni alan açıyor. Zaten koleksiyonun adı değişim üzerine kurgulanmış. Niş olarak bilinen birçok marka artık bu tanımın çok dışına taşmış durumda. Dünya çapında, kitlesel halde satılan bir markanın Niş olarak tanımlanması mümkün değil. Parfüm dünyasında “Niş” kavramı fazlasıyla hızlı tüketildi ve açıkcası daha pahalı parfüm satmak için kullanıldı. Görebildiğim ve tahminlerime göre Amouage kendisine Niş ile Designer marka tanımlarının arasında bir yer açıyor. Bunu yapmış başka markalarda vardı amcak Amouage’ın parfümleri bu alana rahat yerleşmesi için çok da uygun değildi. Yeni parfümler ile bu alana bence sağlam bir giriş yapıyorlar. Parfüme yüksek rakamlar ödemeye hazır ama Niş parfüme hazır olmayan kitle orada duruyor çünkü. Bu öngörümün ne derece doğru olduğunu zamanla göreceğiz. Önümüzdeki 2 yıl içinde bu tarzda yeni parfümler çıkartıp mağaza sayısını arttırması durumunda bu tahminin doğru olduğunu söyleyebiliriz.

Gelelim Renaissance Collection’a; Yeni koleksiyonda kullanılmış soft-pastel diyebileceğim renkler aslında parfümlere ilişkin bir fikir vermişti. Ben yeni seriden Ashore dışındakileri denedim ve açıkcası hepsini beğendim. Overture ile başlayan, yandan açılan yatay kutu uygulaması kullanım açısından çok rahat. Diğer kutu kötü değildi ama sanırım nakliye sırasında yaşanan sallantı nedeniyle birçok şişenin kutuya tutunduğu yerde hafif çizikler oluyordu. Alttaki sünger gevşediğinde ise şişeyi düşürme riski ortaya çıkıyordu. Yeni kutu kullanımı rahat ve oldukça şık duruyor. Zaten Amouage gibi bir markanın abartılı bir ambalaja ihtiyacı yok. Bu anlamda yerinde ve kararında bir ambalaj çalışması var. Parfümlere gelirsek ;

ENCLAVE…

Parfümör Julien Rasquinet, parfüm kutusunun içindeki kısa tanıtım yazısında “Enclave’i yarattığımda fikrim Musandam fiyortlarında batan güneşin çok özel ışığını yakalamaktı” diyor ve ardından denizin serinliğini, havadaki inanlımaz sıcaklığı ve güneşin altında ısınmış toprak ve taşları hangi notalar ile vurgulamaya çalıştığını anlatıyor. Notalara bakarak ve markayı bilmeden nasıl bir parfüm olduğunu tahmin etmeye çalışsam sanırım, açlıştaki nane ve kakuleyi yiyip bitiren ve kısa sürede havayı teslim alan patchouli, olibanum, amber karışımı düşünürdüm. Parfüm aslında biraz bu tanıma uyuyor. Ama notalarda sıralanmamış ve kokladığınız anda size Amouage DNA’sını hissettiren bir yapısı var. Açılış muhteşem. Evet nane ve kakule karışımı harika. Çok kısa süren bu harika açılış sonrasında ben tarçın koklayamadım. Gül genel yapı içinde çok arkalarda. Kendini gösteremiyor ve sahneye Olibanum-Vetiver-Amber karışımı çıkıyor. Labdanum ve deri ise gelişimin sonlarına doğru belirginleşiyor. Notalarda görünmüyor ama 3-4 saat sonra sanki burnuma bir iris geliyor. Sandal ile bağlanmış bir iris sanki. Vetiver ise kokusu ile değil parfüme verdiği kuruluk hissi ile orada.

Notaları bir tarafa bırakırsak, açılış sonrasında karşıma çıkan parfüm oldukça keyifli. Batılı bir tüketici için tasarlanmış olduğu açık. Bunu Arap coğrafyasında çok satmaları mümkün değil. Yukarıda biraz değindiğim gibi Niş parfüm alabilecek bütçeye sahip ama Amouage almayacak kitle için harika bir tasarım. Kesinlikle başarılı ve kalite hissi yaratan bir parfüm. Her mevsim kullanılabilecek bir yapısı var. Ama eğer meseleniz çevrenizden ” wow ” almak ise sizin parfümünüz bu değil. Her ne kadar kalıcılık ve koku dağılımı sorunu olmasa da, gençlerin tabiri ile ” ateş eden” bir parfüm değil. Özgün demek zor. Koklayan tüm kişilerin aklına başka bir parfümü getirebilir. Kısacası markanın hedefleri bakımından başarılı ama markanın alıştığımız parfümlerine biraz uzak bir yapısı var. Türkiye’de çok beğenileceğini sanmıyorum. Bu düzeyde fiyatlar ile daha farklı parfümler beklemek tüketicilerin doğal hakkı.

MEANDER…

Denediğim 3 parfüm arasında en beğendiğim bu oldu. Frankincense etrafında harika bir harmoni oluşmuş. FM Promise içinde bağıran cypriol burada oldukça sakin ve kararında. Orris ile yumuşaklık zirveye çıkıyor. Kadife hissi yaratan ama pek görünmek istemeyen Gül, karakteri oluşturan vetivet ve sandal ile birlikte konfor-keyif ikilisi bir araya gelmiş. Bu serinin içinde bence Amouage markasına tam anlamı ile yakışan parfüm bu olmuş. Kalite hissi hepsinden yüksek. Sıcak yaz aylarında dahi kullanılabilecek bir yapısı var. Çarpıcı-etkileyici değil ama olgun-kaliteli hissini rahatlıkla yaratıyor. Ferah parfüm seven kişilerin , o tarzda parfümlerin ortak özelliği olan kalıcılık ve dağılım sorunundan kurtaran bir yapısı var. Ferah bir yapı var ama kesinlikle güçsüz değil. Koku tonu nedeniyle bu da ” ateş eden ” bir parfüm değil ama kesinlikle harika bir şarkı söyleyen bir parfüm.

CRIMSON ROCKS…

Ben Amouage ‘ın kadın parfümü olarak satışını yaptığı 4 parfümü büyük bir keyifle kullanıyorum. Crimson Rocks’da böylece bunlara eklenmiş oldu. Bu parfüm fazlasıyla unisex diyebileceğimiz bir yapıda. Bu parfümün ilk yarım saatini dikkate almayın. Çünkü ilk yarım saat etrafı garip bir tarçınlı-anasonlu kurabiye kokusu sarıyor. Rahatsız olabilirsiniz. Ancak yaklaşık 1 saat sonra o koku ortadan kayboluyor ve gün-tarçın-pembe biber karışımı ortaya çıkıyor. Harika bir aşama bu. Yaklaşık 2 -3 saat süren bu aşamadan sonra koku acı bal ve vetiver arasında giden bir yapıya bürünüyor. Bundan rahatsızlık duymuyorsunuz ve tam da bu aşamada bunu nasıl kadın parfümü olarak sınıflandırdıklarını düşünmeye başlıyorsunuz. Güçlü ve bağıran bir yapısı var. Yani girdiğiniz ortamlarda dikkat çekecektir. Gül klasik bir gül değil sadece yumuşalık katıyor ve biraz kuru hissi yaratan tarçın ile uyum içinde devam hareket ediyor. Seride satın alıp kullanmayı düşüneceğim pafümlerden birisi de bu. İçinde yasemin olduğu için mutlaka koklamak istediğim ama bulamadığım Ashore ‘u en kısa zamanda bulup denemek istiyorum. Amouage’ın kullandığı yasemine her zaman hayran olduğum için Ashore ‘u seveceğimi düşünüyorum.

İsmail Kızılbay