Parfümlerin bizi nasıl hissettirdiğine ne kadar değer veriyoruz?

Arkadaş bulma app’lerinde sağdan sola insanları kaydırdığımız, ihtiyacımız olmayan bir şeyi salt önerildi diye swipe up yaparak satın aldığımız bir dönemde parfüm de bundan nasibini alıyor. İnsanları bile anlık mutluluklar verdiğinde sevip, sonra bizden farklı olduklarını gördüğümüzde, onların kompleks yapılarını çözmeye çalışmadan yok gibi davranıyorsak ve kolayca vazgeçebiliyorsak; parfümleri de o ilk kokladığımız anda sevmediysek, onlarla zaman geçirmeden hemen elemenin yeni normal olması kaçınılamazdı değil mi? Yeni bir şeyi koklamaya ve tanımaya zaman ayırmaktansa, tanıdık veya toplumun çoğu tarafından onaylanmış olana gitmek de her şeyi daha kolay hâle getiriyor değil mi? Evinize hediye gelen bir objenin, beğenmediğiniz hâlde ayıp olmasın diye, ya da onu sevdiğiniz bir kişi zaman ayırıp özenle seçtiği için bir şans verip, salonunuza özenle yerleştirdikten sonra zamanla ona bakarak güzelliklerini görmeye hiç başlamadınız mı? Duruşuyla, size hissettirdikleri ve bulunduğu ortamla ilişkisi ile dünyanızın bir parçası hâline gelmedi mi ona şans verdiğinizde?

Parfüm de böyledir, sevgili okuyucu, onunla zaman geçirmeniz gerekir. İlk notasında burnunuza sizi rahatsız eden bir koku geldi diye, arkasından gelip teninizle muhteşem bir uyum yakalayacak olan o diğer notaları kaçırırsınız bazen. Aslında fark etmeden size neşe, aşk, mutluluk, özlem, nostalji gibi birçok duyguyu yaşatacak olandan mahrum bırakırsınız kendinizi. Her koklamada gözünüzü kapatmalı ve iç sesinizi duymalısınız. ‘Şu anda bana ne hissettiriyor’ diye sormalısınız kendinize. ‘Ben bu hisse, sadece bir parfüm koklamak kadar kolay bir yoldan ulaşabiliyorsam bunu neden farkındalık için bir araç olarak kullanmayayım’ diye de sorabilirsiniz belki sonrasında. Ona bir anlam yükleyip; sadece otomatik bir davranış olarak 2 fıs sıkıp çıkılmazsa evinizden belki de hayatınıza bir güzellik eklemiş olursunuz. Hatta belki de tasarlayan sanatçının bu notaları bir araya getirirken neler düşündüğünü, neler hissettiğini sorarsınız ve bunun peşinden hayaller kurarsınız. Kim bilir belki bir yerde anlatmıştır kendi hikâyesini. Ama önemli olan gerçek hikayesi değildir parfümde, sizin ona ne anlam yüklediğinizdir. Markası, şişesi, kutusu da değildir. Koku almak dediğimiz bu hayatta kalmamızın en büyük aktörlerinden birini farketmeye başlamaktır belki de önemli olan. Gün içerisinde başka kokuları da farketmeye çalışmaktır. Sizi nereye götürüyor, hangi anınıza, hangi insana, hangi duygu durumuna, hangi filtrelenmeden gelen hafızanın o dip köşesine… Kendinize bir yolculuk yaptırır belki. Bir parfümör kolay yetişmiyor; bunun sebebi hem teknik bilgisiyle hem de duygularıyla bir eser ortaya çıkartmak çok emek isteyen bir durum. Biz o emeğe yeterince değer veriyor muyuz? Maddi olarak değil ama manevi olarak. Parfüm kullanmaya ve seçmeye bir de buradan bakmanızı dilerim. Sizi, kendinizle ilgili müthiş bir yolculuğa çıkarabilir. Denemekten zarar gelmez ne dersiniz? Bulduklarınızı paylaşmak isterseniz ben buradayım. Yeni geldim ama gitmeye de niyetim yok. Hoşgeldim 🙂

Gamze Ulucan

gamze@parfumtasarim.com