“ Ellerime sarılır beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim ” ( Oğuz Atay – Tutunamayanlar )
Oğuz Atay; efsane paragrafında yaşanması muhtemel olan her duyguyu barındırmış. Bu paragrafı farklı duygularla en az 48 kere okumuşumdur anlamak için. Tam olarak anladığım da söylenemez.
Unutma, gitme, tedirgin etme, bırakılma, terk edilme eylemleri hep birileri tarafından maruz bırakıldığımız ya da birilerini maruz bıraktığımız duygulardır. Bir başkası için terk edilir, bir başkası tarafından tedirgin ediliriz.
Aldatmadığımız zamanları fedakarlık olarak ifade eder, aldattığımızı söylediğimiz zamanları ise dürüstlük olarak nitelendiririz. Yaşadıklarımız olumlu olduğu zaman olumlu sonuçlardan bahsediyoruz, olumsuz olduğu zaman yine olumlu sonuçlardan bahsediyoruz. Biz hayat karşı hep işimize geldiği gibi davranıyoruz.
Hayatta bazı doğrular vardır, sürekli batıya giderek olduğumuz yere tekrar varacağımız gibi, Neşat Ertaş’ ın ölümü gibi, dünyamızın ekvatordan şişkin kutuplardan basık olması gibi, suyun kaldırma kuvveti, güneşin doğudan doğup – batıdan batması gibi . . . vb Terkedilişler, aldatılışlar, sevmeler, ağlamalar, sevişmeler, unutmalar, uğraşlar, yalanlar, sevinmeler, üzülmeler, gitmeler, kalmalar, hırslar, ihanetler, sadakatsizlikler ve birçok duygu, bir çok his hayata dairdir ve en az Neşet Ertaş’ın yokluğu kadar da gerçektir.
Ben bu yazı hakkında sayfalarca yazı yazabilirim ama siz zaten ilk paragrafta Oğuz Atay’ı okuduktan sonra ben ne yazsam eksik kalacak, iyisi mi siz tekrar okuyup kendi yazınızı yazın, belki size farklı duygular hissettiriyordur.
Büşra ÖKLÜK