Hayret, dedim

by Daniel Gonzales2Bu yazıyı, bir haberde gördüğüm kan dondurucu olayı hazmedemeyişimle, bir ay ardından yazıyorum sevgili filhakikat. O haberin gerçek olmamasını dilemiştim filhakikat. Tüm acılar henüz çok yeniydi filhakikat. Filhakikat, neden böyle şeyler olup duruyor?

Küçükken lojmanda “bisiklet çeteleri” ve “paten çeteleri” vardı… Ben ilk dönemler; beyaz bağcıkları olan siyah ve kumaş bir paten kullanıyordum. O dönem herkeste olan renkli puflu, içi yumuşacık, dışı siyah plastikten olan patenlerden değil de kazık gibi sert, bacaklarımı kesen ve kesinlikle rahat olmayan bir model alınmıştı bana.

Lojmanın en tepesindeki iki apartmandan birinin en üst katında oturuyorduk. Arkadaşlarımı yokuş aşağı kaymaya ikna ediyordum. İkna oluyorlardı. Dizlerimi, dirseklerimi parçalardım, şimdi kimse parçalanmıyor.

Yine böyle bir günde, birkaç kızla patenleri giyip yokuş aşağı kaymaya başladık. Düştüler. Feci düştüler. Herkes bana çok kızmıştı. Yokuş aşağı kaymak da ne demekti? Böyle şey olur muydu, canım! Beni anneme şikayet edeceklerdi… Olayın hemen sonrasında, bir takım yalakalarım, bana düşüp feci yaralanan arkadaşlarımla paten kayarkenki resmimi hediye ettiler. Kuru boyadan dı ve etrafı çerçeve gibi süslenmişti. Hepimizin başında sarı kasklar vardı. Hepimiz mutluyduk, gülümsüyorduk. Patenci arkadaşlarım, hâllerinden ne de mutlu görünüyorlardı! Bu resmi bana kalabalık bir gecede hediye ettiler. Resmi bana uzatırken önlerini ilikleyip eğildiler. Ben de ağzımı yaya yaya, hiç utanmadan o resmi aldım. Üstelik bu hareketim, patenden düşen arkadaşlarıma küfür gibiydi; olay henüz çok tazeydi, benim ummmmruummdaaa bile değillerdi ve ben bir pisliktim.

Kalkıp televizyonu kapattım filhakikat. İnternet başına oturduğumda, tüm sosyal medyada aynı haber tartışılıyordu. Filhakikat, inanmak istemedim bu hediye törenine ve rahat kabul edilişine…

-Hayret, dedim. “İnsan gerçekten hayret ediyor”…

 

Ezgi Gizem Gülümser