Encelade: Kalite kokuyor

Ganymede’le adından övgüyle söz ettiren Marc-Antoine Barrois’in yeni bombası Encelade nihayet Türkiye’ye geldi. Encelade’de içeriğinde belirtilmiş tüm notalar ile karışmış durumda. Ön planda ise sandal ile vetiver var. Konuya derinden bakmak gerekirse ve “Encelade” nasıl bir parfüm diye soracak olursanız. Sizi aşağıdaki satırlara davet ediyorum.

Tekrar ve taklitlerin dünyası haline gelen niş parfüm (nişmiş gibi ) markaları düşünüldüğünde kesinlikle şapka çıkartılması gereken bir parfüm. Yeni ve farklı. Pazarlama açısından sonbahar mevsiminde piyasaya çıkması daha iyi olurdu. Çünkü parfümün pek de fresh bir tarafı olduğunu söyleyemeyeceğim. İlk başta andırsa, o hissiyatı verse de yeşil tarafı biraz sert kalıyor.

Performansı oldukça iyi. İlk 4 saat “ben buradayım” diye bağırıyor. Benim parfüm merakımı bilen bir arkadaşım akşam yemekte bu parfüm burnuna gelince önce “ilginç, garip, farklı” gibi kelimeler ile tanımlamaya çalıştı. Encelade sonuçta bir piyasa tasarımı değil. Yani “koklayan alsın, genel beğeni formülü” bir parfüm olduğunu söyleyemem. Ancak 1 saat sonra arkadaşım bu sefer “kaliteli kokuyor” dedi. Bir parfümün kaliteli kokması sadece esans ve güç ilişkisi arasında oluşmuyor. Aynı zamanda harmanın yapısı ve dengesi ile ilgili.

Adını depremlere neden olan bir Yunan tanrısından almış ve ilk başta bir miktar sarsıcı bir havası olan bir parfümün tabii ki karakterli olması gerekiyor. Parfüm 6 saat sonunda sandalın yumuşak, kadifemsi havasına teslim oluyor. Sonlara doğru biraz erkeksi bir havaya bürünüyor. Kadınlar kullanabilir ama biraz garipsenebilir. Ben beğenirim ama klasik bir bayan parfümü havasına uzak olduğunu söylemek lazım.

Özetlemek gerekirse kalite hissi yüksek, zaman isteyen, özgün ve karakterli bir parfüm var karşımızda. Ravent bu arada 80’li yıllarda erkek parfümlerini neredeyse temel unsuru olan ağaç yosunu havasında bir etki bırakıyor. O kadar sert değil ama benzer. Bu havası ile de aslında bir klasik parfüm havası da var. İlk anda beğeneceğiniz bir parfüm değil, İyi ki öyle değil..

İsmail Kızılbay