Bazen yazıp yazıp sildiğim çok şey oluyor ama bugün yazdım, silmedim. Artık aşağıdaki satırlardaki olaylara tanıklık ettiğimde sadece izliyorum. Diyalog kurmuyorum çünkü şaşırmamayı öğrendim. Çürümüşlüğün kokusunun değişmeyeceğini de...
Geçmişten gelen dostları kıymetli kılan onların ilerleyen zamanda ve yıllarda ilk tanıştığınız günkü gibi olmaları. Aynı samimiyetin baki kalması, güven duygusunun sarsılmaması… O nedenle karakteri değişmeyen dostlar çok değerli. Dostluğu değersiz kılanlar ise ilk tanıştığınızdaki samimiyeti, içtenliği yıllar içinde kaybedip bir yılana dönüşenler. Her şey olduğunu düşünen ama reel anlamda hiçbir şey olamayanlar, “mış” gibi yapanlar. Sahtekarlık, orta yolculuk ve riyakarlığı bir deri gibi üzerine geçirenler. Sizi yüzünüze karşı övüp arkanızdan her fırsatta konuşanlar. Masumiyet ne uğruna bu hale gelir? Neden insan bu hale evrilir anlamak zor. Vitaminlerinizle beslenenlerin sizi zehirleme çabalarına anlam veremezsiniz. Bu modeller sizi bıçaklayıp polisi ararlar. Derler ki “Bu adam üstünde bıçak taşıyor.”
Herkesin çok duygusal olduğu ama duyguların olmadığı, herkesin dürüst olduğu ama safkan yalanlardan ibaret bir çağda yaşıyoruz. Parfüm diyoruz ama her yer çürümüşlük kokuyor. Doğup büyüdüğü rutubetli evlerin kokusundan utanan, sınıf atlama çabasıyla kim güçlüyse onun kucağında oturanların çağı. Her kucağa oturup adaletten bahsedenlerin. Kendisinden nefret edenlere köpeklik yapmayı kendine misyon edinenlerin çağı. Zalime kızıp eleştirip onlar gibi olmak isteyenlerin çağı. Eskiden bu insanlara sorardım “Dün buydun bugün sana ne oldu?” diye cevaben aldığım yanıtlar “Yanlış anladın, öyle demek istemedim, ben asla öyle bir şey yapmam, değişmedim” girizgahlı cümlelerle başlayıp acemice yalanlarla devam ediyordu. Artık sormuyorum. Biliyorum ki ruhu çürüyenler geri gelmez.
Bu denli soysuzluk ne için? Kurduğunuz hayallerle kendi hayatınızın realitesi arasındaki makası birleştiremezsiniz. Kullandığınız uyuşturucular, antidepresanlar da bunu sağlamaz. Geldiğiniz yeri inkar edemezsiniz. Ederseniz o, eğreti tavrınız sizi daima takip eder. Siz yedirdiğinizi zannedersiniz ama herkes anlar. Çünkü o çürümüşlük kokusu sizi takip eder. Ondan kurtulamazsınız!
Ali Mert Alan