Comme des Garcons kırmızısı

Comme des Garcons (CdG) markası 1969 yılında Tokyo’da Rei Kawakubo tarafından kurulan bir moda evi. En önemli özelliği zamanının modadaki geleneksel tarzına karşı devrim niteliğinde olan “anti-moda” yaklaşımı ile kıyafetler üretmek. Değişik, kendine özgü, klasikten oldukça uzak…

1990’ların başında ilk parfümünü ürettiğinde ise marka yine o gelenekselden uzak tavrı ile göreni ve kullananı şaşırtacak özgünlükte notalar kullanarak Comme des Garcons imzasını parfüm dünyasına da kalıcı olarak attı. Gerçekten de kendine özgü parfüm tasarımları ile hala ilgi uyandıran CdG, kelime olarak da “erkek çocuğu gibi” anlamına geliyor. Şimdi tüm bu bilgilerle markanın parfümlerinden iki özel kırmızı şişeli parfüme bakacağız.

İlki canlı parlak kırmızı şişede olan CdG Rouge.

Tepe notalar:pancar, pembe biber

Orta notalar:zencefil,nane

Dip notalar:tütsü, ladin reçinesi, paçuli

Parfüm düşkünleri, bu nota dizilimine baktığında pancar notasının göze çarpan şaşırtıcı bir nota olduğunu görmekte gecikmez şüphesiz. Çok alışıldık bir nota değil pancar. Parfümü kokladığınız ilk andan itibaren de, o kök bitki olmasından kaynaklı yoğun topraksılığıyla birlikte, tüm harmana çok enteresan bir şekilde eşlik ettiğini hissedeceksiniz. Baharatlı karakterini, tütsü ve reçine sayesinde ufak bir tatlandırma nüansı ile dengelemiş olsa da, pancarın verdiği o buruk hissiyat fonda hep kendini hissettiriyor. Bu da parfüme niş bir karakter katarken, kesinlikle her köşe başında rastlayacağınız genel beğeni parfümlerinden kilometrelerce uzaklaştırıyor. Değişiklik arayan burunlara, şenlik niteliğinde bir “kick” vaad ettiğini söyleyelim. Topraksı paçulilere alışkın burunlar bu parfümü de sevecektir.

İkinci kırmızı ise, daha koyu, bordoya çalan bir kırmızı şişede olan CdG Floriental.

Notalar: tütsü, erik likörü, sandal ağacı, pembe biber, ladin (cistus) çiçeği, ladin reçinesi, vetiver, amber kristalleri.

Bu notalardaki ladin çiçeği, parfümün ana noktası. Ladin reçinesi, amber ve sandal ağacının yarattığı yumuşak ve kadifemsi fonda gerçekleşiyor her şey. Bildiğiniz hiçbir çiçeğe benzemeyen bir koku bu. Tütsü ve erik likörü de parfümdeki baş döndürücü efekti güçlendiriyor.

Kokladığınız anda, pürüzsüz, tatlımsı, gövdeli bir koku ile karşılaşıyorsunuz. Pembe biberin kattığı baharatlılık ise oldukça hissedilir. Bu da yine kokuyu, sıradanlıktan çıkaran bir twist ekliyor. Yapı olarak katmanlı olsa da asla ağır ve burun yakıcı cinsten değil. Hiçbir zaman burna “çok fazla”gelmeyecek şekilde, dengeyi müthiş kurmuş, bağımlılık yaratan cinsten bir parfüm. Bağırmadan gösterişli olabilen nadir çalışmalardan. Bordo kadife bir kumaşın üzerindeki ilk defa gördüğünüz çiçekler eşliğinde bir kadeh konyak içiyormuş gibi..

Tek kötü haber üretimden kalkmış olması. Yine de hala bazı satıcılarda bulunabiliyor.

Her iki kırmızı da tamamen uniseks kullanıma uygun cinsiyetsiz parfümler. Zevkinize göre, fark yaratmak için CdG parfümleri iyi birer seçenek olabilir.

Ayşegül Karaçivi