Mayıs ayında yaptığım Londra gezisi sırasında, gitmek istediğim parfüm noktalarını da elimden geldiğince gezmeye çalıştım. Hedefim Türkiye’de olmayan marka ya da parfümleri denemek oldu. Kısıtlı zamanda daha verimli olabilmek adına da gideceğim parfümerilerde denemek istediğim markaların listesini çıkarmıştım. Böylece fazla dağılmadan, az zamanda çok deneme yapabildim. Kısa kısa bahsedeyim, hem mekanlardan hem de kısacık süre içinde söz konusu mekanlardaki favorilerimden.
Harrods
Malum, geniş parfüm yelpazesiyle ve “Harrods Exclusive” (sadece Harrods’a özel) parfümleriyle bir çok parfümseverin dünyadaki uğrak noktalarından biri Harrods. Özellikle 6.Kattaki ihtişamlı “Salon de Parfums” görülmeye değer. Hem dekorasyonu hem de çeşitli özel niş parfüm markalarıyla, havayı teneffüs etmenin bile keyif olduğu mekanlardan.
Atelier des Ors markasının çeşitlerini Türkiye’de bulamadığımdan orada bir çok parfümünü deneyimleme fırsatı buldum. Listemde de yer alan ve deneyince de bayıldığım Blue Madeleine ile oradan ayrıldım. Blue Madeleine, Madeleine keki ve çay eşliğinde yaşanan bir anının nostaljisinden ilham alan bu koku. Genel hava itibariyle dört mevsim kullanılabilen, hem ferahlığı hem tatlılığı olan tatlı-odunsu bir çay parfümü.




Parfum Le Dance
İsmini yazar yazmaz tahmin edeceğiniz üzere, Sevgili Derya’nın Richmond’da açtığı niş parfüm butiğine uğramadan olmazdı. Hatta Londra’ya giderken en merak ettiğim yer orasıydı. Türkiye’deki, ben dahil, çoğu parfüm meraklısına ilham olmuştur. Mağaza da aynen kendisinin bunca yıldır inşa ettiği kişiliği birebir yansıtıyor. Sıcacık bir dekorasyon, hatırı sayılır sayıda niş parfüm markası ve tabii ki kendi bilgisini de aktarabileceği çok keyifli bir deneyim alanı. Mağazanın tam ortasındaki masada oturarak, kişisel zevkinize hitap edecek parfümü bulmak için bolca deneme yapmanız mümkün. Zaten ortamın aurası sizi parfümlerin büyülü dünyasına doğru çoktan yola çıkarmış oluyor o sırada. Benim de bu deneyim sonrası, aldığım çokca parfüm oldu tahmin edersiniz. (Yine zaman kısıtı nedeniyle deneyemediklerim de oldu tabii ki) İçlerinden birini anlatmak istesem hangisi olurdu diye düşününce ilk aklıma gelen Arquiste markasından Almond Suede oldu.
Almond Suede, isminden de belli, badem ve süet parfümü. Fakat kesinlikle beklenmeyeni bekleyenlere hitap ediyor. Modern ve sofistike. Lüks hissiyatı pürüzsüz süet dokunuşuyla verirken, badem tatlılığını ise baharatlarla zenginleştirmiş. Bir koleksiyona en yakışacak özgün yorumlardan.
Bloom Perfumery
Londra’da belki de en sevdiğim bölge olan Covent Garden’da yer alması beni daha gitmeden heyecanlandırmıştı. Yine aile tatili içerisinde yarattığım kısıtlı bir zamanda, elimde listemle(😅) kendimi Bloom’un önünde buldum. Dekorasyon olarak ilk anda soğuk ve mesafeli hissettiren, diğer taraftan da enteresan sakinleştirici bir etkiye sahip olan bir niş parfüm butiği. Renk kullanımı minimum, ışıklandırma loş. Parfümler duvar içindeki raflara seyrek yerleştirilmiş. Girer girmez bir satış danışmanı sizinle ilgilenmeye başlıyor, yüksek bar tabureleri ve önlerine yekpare deneme alanları var. Ben de hemen oturup elimdeki listeyi açtım, benimle ilgilenen danışmanın hayret bakışları altında(😂). Ama neyse ki öyle gitmişim, yoksa bir parfüm denizinde kaybolmak garanti. Yine birkaç parfüm yüklenerek çıktım oradan fakat burada bahsedeceğim parfüm Bon Parfumeur 502 Iris Cartagena olacak. 502 Iris Cartagena, benim gibi irisin pudralılığı ile harmanlanan gurman parfümleri sevenleri kalpten yakalayacak türden. Odunsu ve topraksı tarafıyla da ayakları yerde, diğer yandan rom etkisiyle boozy, sandal ağacı ve vanilya ile tatlı bir iris parfümü. Lezzetli ve dolu dolu bir koku. En güzel sonbahar/kış mevsimlerinde kendini ortaya koyar.






Selfridges & Co.
Yine Londra’da bulunan lüks department store’lardan biri. Bir çok markanın yer aldığı, tabii parfüm konusunda da sayısız seçeneğin olduğu koskocaman bir mağaza. Sadece parfüm bölümünü baştan sona gezmek için bile bir tam gün belki bir kaç gün gereken böyle devasa bir mekanda yine tabii ki ben ve listelerim iş başında idik. Fakat, hem kalabalık hem de benim az vakitte çok şey yapma çabam bir araya gelince listemde yer alan parfümlerin bile bir çoğuna bakamadan çıkmak zorunda kaldım. Bir kaç nokta atışım oldu tabii 🙂 Merak etmeyin.
Parfümlerini en sevdiğim markalardan olan Dries Van Noten’ı es geçmek olmazdı. Yine aklımda bir kaç parfüm vardı ama (ancak!) bir tanesini alarak oradan çıktım. İki parfüm arasında kaldım; biri Soie Malaquais diğeri de Camomille Satin idi. Hızlı karar vermem gerekiyordu Soie Malaquais son kararım oldu. Sizlere de tabii ki ondan bahsedeceğim.
Soie Malaquais, ipeksi-pudralı gül + kestane-kakao akorlarıyla süslenmiş harika bir parfüm. Hem gurman, hem çiçeksi hem odunsu faset birleşmiş. Elegan bir duruş, kaliteli bir lezzet. Gerçekten büyüleyici.
Evet, sizlere kısaca Londra’da yaşadığım hem parfüm deneyimlerinden hem de bir kaç parfümden bahsettim. Tabii daha gidemediğim pek çok yer var Londra’da parfümle ilgili. Bitmeyen parfüm listelerim ve merak ettiğim parfüm butikleri bir sonraki geziye kadar beklemedeler…
Ayşegül Karaçivi