Vedat Ozan: İkilemler üzerinden yaşamayı seviyoruz

filhakikat_Vedat Ozan İkilemler üzerinden yaşamayı seviyoruz

Koku uzmanı Vedat Ozan, kokuların peşinden gitmeye devam ediyor. Kısa bir süre önce yayınlanan “Kokular Kitabı” serisinin üçüncü cildinde “Kültürler”i ele alıyor. Kokularla ilgili olarak ülkemizde en geniş kapsamlı çalışmaya imza atan Ozan’la kokular ve kültürleri konuşmak üzere bir araya geldik.

Kime göre pis kokuyor

1700’lü yıllarda “Fransızlar pis kokardı” gibi bir algı var. İkilemler üzerinden yaşamayı seviyoruz çünkü daha kolay geliyor. Ama bu doğru değil. “Fransızlar o yıllarda pisti” algısı yanlış. Şunu unutmayalım, Fransızlar mecbur kaldıkları için pisti. O dönemlerde veba ve kolera çok yaygındı. Onlar da yıkanırsak gözeneklerimiz açılır ve salgın hastalıklara karşı açık hale geliriz diye düşünüyorlardı. Pislik veya temizlik kavramı onlarda farklı yorumlanıyordu. O uygulamayı yapanın gözünden bakmak gerekiyor. Evet, Fransızlar pisti ama bize göre pisti.

Médicis Fransa’ya gidiyor

Ünlü parfüm, kozmetik markalarının hiçbiri Fransa’da doğmuş değil. Bu işin orada endüstri haline gelmesi damıtmalarla başlıyor. Bu işi başlatanlar İtalyanlar. Catherine de Médicis gelin olarak Fransa’ya gidiyor, giderken parfümörünü de götürüyor. O parfümörle birlikte de sanayi gelişiyor. Ardından gelen sanayi devrimiyle doğal maddelerin kaynakları Doğu’da mevcutken Doğu’ya olan ihtiyacın yerine koyabilecekleri bir üretim gerçekleştirmiş oluyor. Sanayi devrimiyle beraber kapitalizmin oluşmasını, moda ve marka kavramının ortaya çıktığını görüyoruz.
Bu kavramlar Fransa’da ortaya çıktığı için orada yaygınlaşıyor ve pek çoğunu da orada görüyoruz.

Dördüncü kitabın başlığı “Lezzetler”

Beş duyu üzerinden haberleşiyoruz, koku da bunlardan biri… Görsellik üzerinden dünya tarihini nasıl okuyabiliyorsak koku üzerinden de bunu yapabiliriz. Bugüne kadar yapmamış olmamız bundan sonra yapmayacağımız anlamına gelmiyor. Bu konuda çok sayıda makale ve tez var. Beş duyunun her biriyle dünya tarihini okuyabiliriz… Kitap çıkalı bir buçuk ay oldu ama ben de her gün yeni bir şey öğreniyorum kokuya dair. Dördüncü kitabın konu başlığı lezzetler. Lezzetler deyince tadı anlıyoruz ama tat beş kulvarla sınırlı. Koku lezzettin içinde ayrılmaz parça. Orada da tarih ve kültür bağlamında inanılmaz zengin hikâyeler var. Bir sonraki kitapta onu inceleyeceğim.

Koku takvimine çok şaşırdım

Ongee denilen bir kabile var, Andaman Adaları’nda yaşıyorlar. Onlar takvimlerini kokular üzerinden yapmışlar. Saat bahçesi yapma girişimleri de olmuş. Çiçekler belli zamanlarda açıyorlar gün içinde belli bir döngüleri var. Avrupa’da büyük bir botanik bahçesi yapalım hangi çiçek açıksa saati oradan anlamak üzerine bir çalışma yapılmaya çalışılmış. Ama ilham kaynakları Ongee’lerden geliyor. Zaman belirteci olarak kokunun kullanması bana ilginç gelmişti. Zaten kitapta ilginç olayları toplamaya çalıştım. Zaman insanlık için çok önemli bir şey. Biz zamanı sonsuz olarak algılıyoruz ama doğduktan sonra öleceğimizi öğrenerek yaşıyoruz. Fakat zamanı öyle algılıyoruz ki hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Kitapta sanata da ayrılan bir bölüm var. Sanatın hamileri o temiz dışavurumlarını sağlayabilmek için gerekli kaynakları nasıl oluşturmuşlar? Rockefeller var mesela Museum of Modern Arts’ı kuruyor. Ama eli kan içinde bir adam, grevi makineli tüfeklerle falan bastırıyor. Benim amacım kitaplarda kokuyla ilgili kültürel ve tarihsel sahayı göstermek.

Ali Mert Alan