“Unutamadığım Koku” serimizde Berkan Başoğlu bizler için çocukluk yıllarına geri döndü ve kendi bermuda şeytan üçgeni balkon, ketçap ve Old Spice’lı günleri anlattı.
“O karanlık mağaradaki içimi üşüten, hayallerim ve gerçekler arasından sızan rutubet kokusu…” at manşeti geç. Doğru olup olmaması kimin umurunda? Nasıl olsa toplumun büyük bir bölümü yanlı medyanın çarpıtarak servis ettiği manşetler dışında bir haberle ilgilenmiyor.
Travmatik çocukluk hikayesi olayı hit de alırdı aslında ama neyse… Ali Mert soruyu sorduğunda düşündüm de iz bırakanların en güçlüsü sanırım balkon ve ketçap.
Tanıyanlar şaşıracaktır ama küçükken yemekle aram yoktu. Oyunlar ve kandırmacalarla annemi o kadar zorlardım ki kadın ne yapacağını şaşırırdı. Bir süre sonra sevdiğim yemekleri yemek için bile ekstra uğraş gerekirdi. Hal böyle olunca küçüklük dönemime dair unutamadığım en güçlü anılardan biri, balkonda zorla yediğim pilav ve pilavı benim için katlanılabilir kılan ketçap. Tek başına ketçap da yetmezdi. Belki de çocuk aklıyla gerekli ambiyansı balkonda buluyordum. Hatırladıkça o ketçabın kokusu geliyor aklıma… Sonra ne mi oldu? Yemek yemediğim dönemdeki açığı fazlasıyla kapadım ama pilav ve ketçapla hiç aram yok.
İlk hatırladığım ticari koku ise Old Spice. Patina aldıktan sonra sarımtırak olan o kemik rengi dökmeli şişe benim için pazar akşamı demekti. Pazar günleri babam tıraş olur, sürecin son aşamasında Old Spice ile hafifçe yanaklarını tokatlardı. Aslında annemin ve babamın kullandığı birçok parfümü hatırlıyorum ama hiçbirinin kafamda tanımlı bir zaman serisi ya da iz bırakan bir hatırası mevcut değil. Ama Old Spice, uyuyup uyanıp okula gitmek demekti. O kokuyu duyduğumda hafta sorunun neşesi kaçardı. Evimiz asparagas manşetimdeki mağara gibi soğuk değildi ama hayallerim (daha fazla GI Joe, Batman ve X-Men) ve gerçekler arasından sızan o koku tıraş sonrası tokat gibi burnuma çarpan Old Spice idi.