by
on
under
tagged
Permalink

Senin yerine de utandık “amirim”

HrantDink7 yıl önce 19 Ocak’ta Hrant Dink katledildi. Devlet önce tahrik etti; sonra göz yumdu; derken katletti; beklendiği gibi korudu. Biz çekilen tetiğe göz yumduk. Şimdi günahımızı çıkarmak için uğraşıyoruz. Tek masum ise vapurlar Hrant… Senin için geçiyor Kadıköy’den Beşiktaş’a her sabah ve her akşam…

Senin yerine de utandık “amirim”

7 yıl önce… Yaklaş arkasından, çek tetiği ve al canı… Başında beyaz beresi ile bir idol oldu kimileri için. Ve diğer beyaz bereler de destek oldu “kim” için, “ne” için.. Olansa bir gazeteciye oldu “kimileri” için. Ancak Hrant Dink’i aramızdan alan bir gazeteci olması değildi. O’nu aramızdan olan Ermeni olmasıydı; Çarpıtılan sözler,  kudurtulan “kafatasçılar”, çekilen fotoğraflar, okşanan gururlar…

Yine anıldı Dink; kimi oradaydı, kimi uzakta, kimi bir başka cenazede, kimi ise başka bir coğrafyada uykusunda… Ve bir utanç yine paylaşıldı. Duvarımız olmasa da ağlayacak içimizdeki utanç her daim kalacaktı.

Daha iyi bir Türkiye’de yaşamak için aylar önce Gezi’deydik. Daha iyi bir Türkiye’de yaşamak için yine aylar önce Bahariye’deydik. Biliyoruz ki zaten şu an olmayacak o dünya. En azından bir şeyleri başlatabildik. Taşları yerinden oynatabildik.

Fakat bazı taşlar değil yerinden oynamak geçmişini unuturdu. İşte “emniyet” teşkilatı öyle bir taştı. O’nu anarken biz her yerde malum polisler “güvenliği” sağlıyorlardı. Belki bir grup Gezi’ye yürümeye kalkardı. Belki başka bir olay çıkardı. Neme lazım! Tahrik tahriktir.

Hepimiz utancın evlatlarıyız

Asıl tahrik ise takılan beyaz bereydi. Ertuğrul Günay Twitter’daki sorusunu “İstanbul 15 dereceyken bugün…” diye başlayıp “Kim verdi o emri?” diye de bitiriyordu. En son ne zaman utanmışsındır bilinmez ama “amirim”, sen utanma biz senin yerine de utandık. Sen “tespihini” huzurla çek diye biz senin yerine de andık Allah’ın adını 99 kere. Sen “merkeze alınma diye” biz acılarımızı oradan oraya taşıdık gazete kağıtlarının içinde. Kullandın beyaz bereleri kulakların üşümesin diye ve biz sineye çektik “emir kulu” diye.

Ancak “amirim” unutma ki o kan hepimizin elinde. Senin çocuğunun da… Çünkü bir utancın yıllardır ortaklarıyız sessizce. Sessizce çünkü katmadık Taksim’i birbirine “bir Hrant öldü” diye. Ya da Bahariye’de çatışmadık polisle “bir Hrant katledildi” diye. Maalesef bizde bastık o tabancanın tetiğine; bizde yaklaştık arkasından sinsice, ve örtük gazete kağıtlarını sessizce, “taş” koyduk etrafına uçmasın diye…

“Hayat cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır.” der Jacques Dutronc. Çünkü hepimiz bir utanca göz açarız ve bir utancın koynunda ölürüz: T.C.avüz…

Kağan Konçakkagan.koncak@gmail.com

Fotoğraf: Kolektifler.net