Özdemir Erdoğan: Hiç kimseyle yarışmıyorum, kavgam zamanla

filhakikat_Özdemir Erdoğan Hiç kimseyle yarışmıyorum, kavgam zamanla

Fotoğraf: Barış Tekin

Unutulmaz şarkılara imza atmış, hayatını müziğe adamış biri Özdemir Erdoğan. Ayrıca çok hoş bir sohbeti var, oldukça açık sözlü… Lafını hiç esirgemiyor. “Hiç kimseyle yarışmıyorum, kavgam zamanla” diyor. 55 yıllık başarısını, hiç ödün vermediği prensiplerine bağlıyor. “Bu yaştan sonra parayı ne yapacağım?” diyor ve ‘paranın ne önemi var, mühim olan insanlık’ felsefesini savunuyor. Müzik kariyerinde yarım yüzyılı geride bırakan ve unutulmaz şarkılara imza atan Özdemir Erdoğan’la bir araya geldik. İşte sahici bir müzik adamının anlattıkları…  

23. İstanbul Caz Festivali’nde ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görüldünüz. Size göre başarının tarifi nasıl yapılır?

Asgari ölçüde kendiniz için çizmiş olduğunuz yolda, mümkün olduğu kadar sabit kalma başarısıdır. Ben 55 yıldır prensiplerimin dışına hiç çıkmadım.

Başarınızın sırrı olan o prensipler neler mesela?

Piyasayı iyi bilen biri olmama ve sayısız altın plak kazanmama rağmen, fiyatımı piyasadaki pop sanatçılarının daima yarısında tuttum. Böylece beni çalıştıran müesseseler benim üzerimden para kazandılar, en azından zarar etmediler. Türkiye’de ekonomik anlamda kırılgan zamanlar olmuştur ama izleyicim her koşulda benim yanımda durmuş, yalnız bırakmamıştır. Talep ettiğim para, arz ettiği müşteriyle başa baş gitmiştir. Buna çok dikkat etmişimdir ve çalıştığım yerler bana yıllarca kontrat teklif etmişlerdir. Hilton’da 6, Eski Emekli Sandığı Otelleri’nde yaklaşık 7, turistik yerlerde de 10 yıl sahne aldım. Etkinlik saati akşam 9’daysa ben oraya beş saat önceden giderim, disiplinliyimdir. Devlet sanatçısı olduğum için bazı haklara sahibim ama onları da kullanmam, lüks sevmem, bu prensiplerim hiç değişmedi.

Albümünüz çıktığına sizinle ilgili haberler göremiyoruz, basında çok fazla yer almıyorsunuz. Bu bilinçli bir tercih mi?

Medyamız aynı insanımız gibi duygusal. Benim zaman zaman agresif sayılabilecek eleştirilerime küsüyor, “Sen iyi bir sanatçı olabilirsin ama ben sanatçı üretirim” diyor. Ben de “Üretemezsin” diyorum. Aramızda yıllardır süre gelen böyle bir çekişme var. Medya bir sanatçıyı sahnenin ortasına kadar getirebilir ama o andan itibaren o sanatçıya Allah’tan başka kimse yardım edemez. Ülkemizin uluslararası platformlarda geri kalmasına sebep bu çekişmedir.

O açıklamalarınızı hatırlıyorum. Tarkan’ı, Bülent Ersoy’u ve Cem Yılmaz’ı eleştirmiştiniz. Bu isimler size küsmedi, medya size neden küssün ki?

Medya bir sanat platformu değildir ama “Ben sanatçı yaratırım” iddiasında bulunur. Bu memlekette 30 yıldır ses yarışmaları düzenleniyor. Bu yarışmaların birinden bile hiç sanatçı çıktığını gördünüz mü? Anlatabildim mi? Ben, “Cem Yılmaz çok müthiş bir sanatçıdır” ya da “kötüdür” demiyorum. Cem Yılmaz’ı komik bulmuyorum, filmlerini de sevmiyorum. Bütün filmlerinde odak noktasını kendi üzerine toplayarak yanlış yapıyor bana göre… Ben diyorum ki medya Cem Yılmaz’a gereğinden fazla yer veriyor. Bu da haksız rekabete neden oluyor. Gazeteler her gün beni yazsa “Diğer sanatçı arkadaşlara ayıp oluyor, her gün beni yazmayın” derim. Bizim ülkemizde kendi yağında kavrulma durumu var. Kendimize göre diva, kendimize göre süperstar. Hadi bunlar medya desteği alıyorlar, hep övülüyorlar. Neden Türkiye’den uluslararası bir isim çıkmıyor? 77 yaşındayım, inceldiği yerden kopsun. Vatansever biriyim, ülkemi ve insanımı seviyorum. Bu ülke insanına yalan söyleniyor, yanlış şeyler söyleniyor.

 

filhakikat_Özdemir Erdoğan Hiç kimseyle yarışmıyorum, kavgam zamanla2PARANIN NE ÖNEMİ VAR, MÜHİM OLAN İNSANLIK

Yetmişlerin başında Sezen Cumhur Önal size “Türkçe söz yaz” demiş ama siz “Türkçe sözlü şarkı mı olur” demişsiniz. Fakat daha sonra yazdığınız şarkılar unutulmazlar arasına girmiş. Bu ironiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ben böyle bir lakırdı etmedim. Bu Sezen Cumhur Önal’ın bir uydurmasıdır. Ben 67 senesine kadar orkestra şarkıcısıydım ve repertuarımızın yarısı caz şarkılarından oluşuyordu. O dönem Sezen Cumhur’la bir araya geldik, “Türkçe sözler yazıyorum” dedi. Ben de yabancı kaynaklı, Türkçe sözlü şarkılara sıcak bakmadığımı söyledim. Ama o “Herkes bayılıyor bunlara” dedi. En son bu tip şarkıları yapanlardan biriyim. Sezen Cumhur’un prodüktörlüğünde ‘Kim Bilir Belki Bir Akşamüstü’ plağını yaptık sonra da çok ses getiren ‘Duyduk Duymadık Demeyin’i yaptık. Sonrasında Sezen Cumhur “Gördün mü, şöhret oldun, iyi para kazandın” dedi.

Şöhreti yakalayınca “Bu şarkıları keşke daha önce yapsaydım” dediniz mi?

Evet, şöhret ve para bu çalışmalarla geldi ama ben bunların öncesinde caz şarkıları söyleyen bir müzisyen olarak da hayatımdan memnundum. “Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık” diye bir şarkım var. O şarkının sözleri benim felsefemdir. Çünkü biliyorum ki kazandıklarını öbür tarafa götüremiyorsun.

 

BEN ŞOVMEN DEĞİLİM

Geçtiğimiz temmuz ayında  UNIQ Açıkhava Sahnesi’nde gerçekleşen konserinizi izleyenler anlata anlata bitiremiyor. Şarkılarınız, anlattığınız hikâyeler büyük beğeni toplamış…

Bir talkshow’cu için güldürme mecburiyeti, gerçek bir sanatçı için kâbustur. O nedenle talkshow’cular gösterilerinde ön sıralara goygoycuları koyar, kendilerini alkışlatırlar. Benim öyle bir yaklaşımım olmadı. Ben şovmen değilim. Kafamın içinde bir senaryo yok. Sadece sahnede içimden geldiği gibi konuşuyorum. Son derece hormonsuz ve doğal espriler yani. Bu durumda insanları mutlu ediyor, doğallığı hissediyorlar. Yıllar önce “Hiç kimseyle yarışmıyorum kavgam zamanla” dedim. Bir gayem yok, sadece insanlar mutlu olsun, ülkemdeki insanların yüzü gülsün istiyorum.

 

OLİMPİYATLARI ÜZÜLEREK İZLİYORUM

Olimpiyatları üzülerek izliyorum, kalbim sıkışıyor. Çünkü devlet ne geriyorsa yaptı. Kapalı spor salonları, stadyum gibi… Kazanlara büyük ödüller verildi. Ama 150 kişiyle olimpiyatlara katıldık ve çok az sayıda madalya aldık. “Ama tecrübe kazandık” diyorlar… Türkiye gibi büyük bir ülkede, Recep Tayyip Erdoğan gibi iddialı bir Cumhurbaşkanının olduğu yerde bir altın ve bir bronz madalyaya talim edemezsin…

Röportaj: Ali Mert Alan