Suriye’nin uzaya ayak basan ilk astronotu Muhammed Ahmed Faris dört yıldır İstanbul’da yaşıyor ve dersler veriyor. Suriye’nin halk kahramanıyla Ali Kuşçu Uzay Evi’nde bir araya geldik.
Muhammed Ahmed Faris… 1951 yılında Suriye’de dünyaya gelmiş. Çocukluk yıllarında asker olduğunu ve uzaya çıktığını hayal edermiş. İki hayalini de bugün gerçekleştirebilmiş Faris. Suriye Hava Kuvvetleri’nde albay rütbesini taşırken 155 kişi arasından uzaya gönderilmek üzere seçilmiş ve iki yıllık eğitimin ardından 1987 yılında uzayda 7 gün kalmış. Bilim ve insanlık adına çeşitli çalışmalar yapmış. Ülkesine döndüğünde de kahraman gibi karşılanmış. Suriye’nin ilk kozmonotu olan Muhammed Faris, uzay yolculuğunun ardından dünyaya ayak bastığında askeri görevlerde yer almamış. Çünkü Uzay bilimi konusundaki tecrübelerini gençlerle paylaşmayı tercih etmiş ve eğitim vermiş. 1997 yılında tekrar askerliğe dönüp ülkesindeki pilotları eğitmiş. 2004 yılında da Hava Kuvvetleri’nde general olmuş. Suriye’de yaşanan olaylar karşısında Beşşar Esad’a karşı tavır koymasıyla onun adına her şey tersine dönmüş. Halkın ona olan ilgisinden rahatsızlık duyan Esad nedeniyle hayatı tehlikeye giren, bir zamanlar adı sokaklara, okullara verilen Muhammed Faris muktedir gözünde ortadan kaldırılması gereken bir soruna dönüşmüş. O da üç yıl önce Suriye’den Türkiye’ye kaçmış ve ailesiyle birlikte Kocamustafapaşa’ya yerleşmiş. Eyüp Belediyesi’nin açtığı Ali Kuşçu Uzay Evi’nde çocuklara uzayla ilgili dersler veren astronot, yurtdışında çıkıp Suriye’de her şeyin normale dönmesi adına kendisi gibi ülkesinden kaçmak zorunda kalan insanlarla görüşüyor.
SURİYE’NİN HALK KAHRAMANI
Arap dünyasından uzaya ayak basan iki astronottan bir tanesi olan Muhammed Ahmed Faris ile görüşmek için yola çıktık. Alibeyköy Osmanlı Parkı’nda yer alan, adını 15. yüzyılda hayatını ilme adamış, astronomi alanında ortaya koyduğu eserlerle zamanın önemli bilginlerinden biri olan Ali Kuşçu’dan alan Ali Kuşçu Uzay Evi’nde gittik. Soğuk havaların henüz kendisini yeni yeni hissettirmeye başladığı günlerin birinde yürüyüş parkurundan Uzay Evi’ne adım attığımızda tekrar çocuk olmak istedik. Çünkü içerideki uzay dekoru, çocukların giyindikleri kıyafetleri çok kıskandık. Biz etrafı kolaçan ederken kapı açıldı ve önce “Ehlen” sonra bozuk şivesiyle “Merhaba” diyen bir beyefendi girdi. Bakışlarımızı sesin geldiği yöne doğru çevirdiğimizde Suriye’nin halk kahramanı astronot Muhammed Faris’i gördük. Askerlik alışkanlığından kalma kısa favorileri, sinekkaydı tıraşı ve jilet gibi kıyafetleriyle oldukça fit bir şekilde karşımızda duruyordu. Onunla yarı Türkçe, yarı Arapça ayaküstü sohbet ettik. Sonra bize uzay macerasını anlatmasını istedik.
ASKER OLMAK İSTİYORDUM
Asker olmak istiyordum ve oldum. Askeri pilotken uzaya aşırı derecede merakım vardı. Uzaya ve bilinmeyene karşı çok ilgiliydim. Sonrasında devlet uzaya göndermek için 155 kişiye eğitime aldı ve ben de bu isimler arasındaydım. Ama tabii ki hepimiz uzaya gitmeyecektik. İki yıllık eğitim sürecinde uzay bilimleri, uzay mekiğinin özellikleri ve uzayda nasıl yaşayacağımıza dair konuları öğrendik. Her gün iki saatte spor yapıyorduk, işin spor kısmı bana sorarsanız çok önemliydi. İki senenin sonunda Uzay’a gönderilmek üzere devlet beni seçti. Sağlık, zekâ ve bilgimden ötürü seçildiğimi düşünüyorum ama biraz önce dediğim gibi sadece bilgi yetmez, vücut sağlığı da çok önemliydi ve ben sporda iyi olduğum için çok fit durumdaydım. Uzay’da 7 gün kaldık. Birçok kişiye gezmeye gidiyormuşuz gibi gelse de 7 gün boyunca sürekli çalıştık ve bilimsel çalışmalar yaptık.
Kimya, fizik, tıp gibi alanlar başta olmak üzere toplam 13 deney yaptık. Ayrıca bulunduğumuz noktadan Suriye’ye fotoğraflar çekip gönderdik. Ülkeme geldiğimde insanların ilgisi muhteşemdi. Devlet tarafından madalyayla ödüllendirildim. Çok mutlu oldum ve gururlandım. Sonrasında da uzayla ilgili dersler vermeye başladım.
ESAD, HEP ZALİMDİ
Suriye’de sorunlar çıkmıştı ve Esad masumları öldürüyordu. Çok üzülüyordum. Ülkemin belediyelerinde, köylerinde problemler yaşanıyordu. O hep zalimdi. Ayaklanma olunca şiddetin dozunu daha da artırdı ve kötülük yapmaya devam etti, ediyor. Artık Suriye diye bir ülke kalmadı. İnşallah bu kötü olaylar biter ve ülkemizi gidip yeniden inşa ederiz. Suriye’den kaçınca İstanbul’a gelmek istedim. 2003 yılında İstanbul’a Hava Harp Okulu’nu ziyaret etmek için gelmiştim buraya ve çok etkilenmiştim. Kültürlerimiz zaten yakın ve bu toprakları çok seviyorum. Çok kalabalık ve çok güzel, dünyanın merkezi bana göre… Şu anda da uzayla ilgili dersler veriyorum. Çocukların yaşlarına göre aşama aşama konular öğretiyorum. Amacım onların uzaya olan ilgisini hep sıcak tutmak. Sadece Türkiye’de dersler vermiyorum. Geçtiğimiz hafta İspanya ve Almanya’daydım. İki ülkede Suriyeli muhaliflerle temaslarda bulundum ayrıca Uzay Bilimleri’yle ilgili dersler verdim.
UZAYDA İLK AN
Şunu itiraf etmeliyim ki uzaya çıktığınızda yeryüzü zerre kadar kalıyor ve küçücük gözüküyor. Ama ilk ayak bastığımda hissettiğim şey korku değil, özlemdi. Eğer korksaydım işimi yapamazdım. Bugüne kadar ders verdiğim çocuklara da söylediğim şey hep bu aslında “Zor şartlar altında korkmayın.” Çünkü korkarsanız hiçbir şey yapamazsınız.
Röportaj: Ali Mert Alan
Fotoğraflar: Dilan Bozyel
Bu röportaj Skyroad dergisinde yayınlanmıştır.