Onur Gökşen’in “Bizim de renkli televizyonumuz vardı” ve “ Yedi kere sekiz” isimli öykü kitaplarını beğenerek okumuştum. Gökşen iki kitapta da mahalle hayatını, 80’li yılları, fakirliği, zenginliği kendi hayatından hikayelerle anlatmıştı. İkinci kitabın ardından Onur Gökşen diyetisyen kontrolünde verdiği kiloları, baklava, börek, kebapla vedalaşıp sebze ve zeytinyağlılara, kibrit kutusu kadar öğünlere geçişini, altı ay süren rejim günlerini “Allah belanı versin brokoli” isimli kitapta anlattı. Kendisine mevsim yeşilliklerini, az kalorili besinleri, lifli gıdaları sorduk.
İkinci kitabının ardından bir aşk romanı yazmaya başlamıştın. Ama bir zayıflama kitabıyla karşımıza çıktın. Aşk romanından “Allah Belanı Versin Brokoli” kitabına geçiş nasıl oldu?
Çok trajik oldu, hem yazarlık anlamında, hem de kilo anlamında, o kitap istediğim gibi olmadı, yazmak istediklerimi tam ifade edemedim, üzerinde biraz daha çalışmam lazım, çok özeniyorum çünkü o kitaba. Hatta belki biraz daha uzayabilir, bilmiyorum. Kilo anlamında da, tarihin en şişman Onur Gökşen’iydim bu aşk romanıyla uğraşırken, belki de “Aşk romanı yazıyorsan, aşık olunacak bir erkek gibi görünmelisin” dedi bilinçaltım bana ve zayıflamaya, zayıflarken de bunun hikayesini yazmaya karar verdim.
Son kitabın ilk iki kitabına göre daha eğlenceli bir dille yazılmış. Bu kilo vermenin seni mutlu etmesiyle alakalı bir durum olabilir mi?
Hayır, alakası bile yok, aslına bakarsan içerik olarak zayıf bir içeriği var, sonuçta bir insanın zayıflama macerasını nasıl anlatabilirsin ki, mizah olacaktı, ama bu mizah bence kara mizah, trajik bir yönü de var bu kitabın. Yine de ben ilk iki kitabımın daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum.
Bence yediğin şeylere dikkat etmenin en önemli kısmı “gece yemeleri”. Tüm gün dikkatli beslenirsin ama gece yarısı birden acıkırsın ve canın kalori bombası ne varsa onu çeker. Bu tip durumları sende yaşamışsındır. Böyle anları geçiştirmek için neler yapıyorsun?
Şimdi bu söyleşiyi okuyanlar biliyorum ki benden sihirli bir formül bekliyor, ama maalesef bu işin öyle bir formülü yok, çok basit ve kesin bir gerçek var; YE ME YE CEK SİN! Bu kadar. İradeli olacaksın. Başka hiçbir şekli, yöntemi, formülü yok zayıflamanın.
Kitap 6 aylık zayıflama sürecini anlatıyor? Peki hala diyetisyen tavsiyesi almaya devam ediyor musun?
Altı aylık bir programı anlatıyor aslında, fakat dediğin gibi bu asla bitmeyecek bir süreç. Çünkü şişman insanların yapısı kilo almaya müsait, biraz gevşediğinizde kilolar aynen geri geliyor. Hayır, diyetisyenim Şengül hanım’a artık gitmiyorum, ancak arada konuşuyoruz, yine bana tavsiyelerde bulunuyor, sadece kiloları verdikten sonra, formumu korumak ve yeniden kilo almamak için spor salonuna gidiyorum.
Son olarak brokoliyle aran nasıl? Hala ondan nefret ediyor musun?
Tabii ki çok kötü, beddua ettiğim bir sebzeyle aram nasıl olabilir, aslında hala tüm sebzelerle aram çok kötü ama zayıf kalmak istiyorsam, en azından günde bir öğün sebze yemeliyim, bu da benim bu hayatta ödeyeceğim bir bedel sanırım, bundan kaçış yok.
Röportaj: Ali Mert Alan