Siyah kadife pelerininin arasından görünen pürüzsüz bembeyaz teni, menekşe rengi gözleriyle çıkar karşınıza. Dokunduğunuz anda tüm kanınızı donduracak kadar soğuk olduğunu hissedip irkilirsiniz. Bakışları sizi çağırıyordur ama ısrarla. Koyu mürdüm rengi dudaklarından dökülen kelimeler buharlaşıp havaya karışır. Oysa dışarısının bu soğuğuna rağmen onun nefesi buhar çıkarmaz. Tek istediği biraz sıcaklıktır, karşısında bu isteği yerine getirmeyi reddedecek insan çok azdır. Nasılsa tüm sıcaklığı kullanmıyordur insanoğlu, değil mi? Lamia’nın inci çiçeği ve hanımeli kokusu sarar kurbanın etrafını, dolgun dudaklarının serinliği, dilinin soğukluğu yayılır kurbanın bedenine, soluksuz bir ölüm öpücüğü alır Lamia’nın mürdüm rengi şehvetli dudaklarından.
Aristoteles, Aristophanes’in yazdıkları, Yunan efsaneleri ve etimolojik bir mite göre Lamia, Zeus’un yasak aşk yaşadığı Libya kraliçesidir. Bu kaçamağı duyan Hera kıskançlığa kapılarak Lamia’nın tüm çocuklarını öldürmüş ve ardından da Lamia’yı sürgüne göndermiştir. Acı ve keder içindeki Lamia da bu olayın üzerine tamamen canavarlaşarak kendini öç almaya adamıştır. Bundan böyle yeryüzünde dolaşarak erkekleri baştan çıkarır, erkeklik organlarını keser, bebekleri kaçırır ve kurbanlarını kanlarını emerek öldürür. Lamia bazı efsanelerde vücudunun üst yarısı kadın, alt yarısı yılan şeklinde olan bir yaratık olarak resmedilir. Lamia bir erkeği kendisine âşık etmek istediğinde korkunç görünümünü değiştirerek inanılmaz güzellikte genç bir kadın görünümüne bürünür, baştan çıkardığı genç erkekleri ya mahveder ya da öldürür.
Lamia’nın mitolojideki yeri Yunan kökenlidir, Yunan mitolojisinde büyücü tanrıça olarak bilinen Hekate’in vampirimsi kızlarından biri olarak geçer. Diğeri de Empusa’dır. Hekate ise Hades’te yaşayan tanrıçalardandır, yanında meşalesi ve arkasında köpeği ile gezerek şeytanlara ve cinlere bekçilik yapan üç vücutlu, üç kafalı –biri dişi kurt, ikincisi dişi köpek, üçüncüsü de kısrak görünümünde, cadı tanrıçadır. Zeus’un büyük saygı gösterdiği bu hayallerin, gölgelerin kraliçesi, bir Olympos tanrıçası olmamasına rağmen Olympos toplantılarına katılma hakkına sahiptir.
Lamia kimi yerde Hekate ile kimi yerde Persophone ile anılır ama Lamia’nın en çok benzerlik taşıdığı kuşkusuz İbranilerin kanatlı dişi şeytanı Lilith’dir. Lilith ile özdeşleştirilen Lamia, çocukları öldürmek ve uyuyan erkeklerle cinsel ilişkiye girmek için geceleri yeryüzünde dolaşan şehvet düşkünü bir gece yaratığı ya da ikincil tanrı olarak tanımlanır. Bu imge ortaçağda giderek doğaüstü bir varlık olmaktan çıkmış ve sonunda cadı ilkesi üzerine odaklanılmıştır.
Lamia kavramı, Striga, Empusa ya da Unholde ile birlikte modern cadı, vampir kavramının oluşmasında rol oynamıştır. 14.yy’a kadar ‘cadı’ kelimesinin yerine genellikle bu kavramlar kullanılmış, daha sonra halk dilinde tüm diğer büyücü-demonları kapsayacak şekilde ‘cadı’ kelimesinin kullanımı popülerleşmiştir. Bir üst-kimlik olarak kullanılan cadı kavramı, beraberinde pek çok büyülü objeler ve tılsımlar da getirmiştir. Örneğin 15.yy’dan itibaren süpürgeye binen cadı figürü cadı tasarımlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Süpürgenin iki metaforik anlamı bulunmaktadır. Bunlardan biri, ağaçların perilerin mekânı kabul edilmesi ve genellikle kayın, huş gibi ağaçların kuru dallarından yapılan süpürgenin büyülü güçlere sahip olması, süpürgeyle toplanan pisliklerin ateşe atılarak birlikte yakılması böylece eve zararlı büyü girmesinin önlenmesidir. Diğer anlama göre ise süpürge cadının boyunduruğu altına girmiş fallus’u (erkeği) çağrıştırır. Cadı tarafından sıkıca kavranan bu uzuv, cadının erkek üzerindeki hâkimiyetine işaret etmektedir.
Lamia’nın öpücüğü soluksuzdur ta ki istediğini elde edinceye kadar. Ama işin tuhaf yanı, tam kurbanın nefesinin kesilir gibi olduğu anda, damarlarında dolanarak onu Lamia’ya doğru iten, zihninde devingen düşler ve sınırsız hazlar yaratan bir duygu peyda olur ve kurbanı paralize eder. Bedeninden hızla çekilen sıcaklıkla bitkin düşen kurban, damarlarındaki tüm kanın kuruduğu ve yaşam enerjisini arzuyla sömürüldüğünü anladığında kendini bu karanlık yaratıktan kurtarması gerektiğini anlar dehşetle. Ancak nafile, enerji akışı o kadar hızlıdır ki ne ayrılabiliyordur ondan ne de durdurabiliyordur onu. Kadın onu sanki çiğ çiğ yiyor gibidir, bedenin bir kısmı yılana dönüşmüş, uzun sivri tırnakları yumuşak derisini yavaş yavaş yarmaya başlamıştır. Lamia dayanamamış bir parça istediği sıcaklığın hepsini alıvermiştir.
Zeynep Çolakoğlu
Enfes bir çalışma.Emeginize saglik.