Parfümlerin mevsimi var mıdır bilmem ancak neredeyse birinci yılına girmek üzere olduğumuz pandemi sebebiyle maskeyle devam eden hayatlarımıza özellikle son bir haftadır yaşadığımız mevsimler arası hızlı geçiş de eklenince kendi kendime şu soruyu sorar oldum, “Hangi parfümlerim sıcaklık ayırt etmiyor?”
Her geçen gün parfüm sayımın arttığı, kontrolün ve taşınmanın neredeyse hayal bile edilemez hale geldiği parfüm hobi yolculuğumda bu sorunun birçokları için fazlasıyla normal bulunacağını bilsem de benim için ekstrem ve bir o kadar da düşünülemezdi. Geçtiğimiz Cuma, ofiste yalnız olmanın verdiği cesaretle Zoologist Civet parfümünü kullanmış kısa süre sonra da – her ne kadar bu parfüm yoğun bir animalic izlenim bırakmasa da- Antalya’nın 20 derecelerini ısınan arabada yoğun hissedince küçük bir boğulma tehlikesi atlatmıştım. İşte tam da bu zamanlara uygun tasarlanmış parfümlere ihtiyacımız olduğunu hissettim, zaten mevsim geçişlerinden özellikle de ilkbahara geçişten güneş alerjim sebebiyle nefret ettiğim için bu dönemlere uygun birkaç parfüm tavsiyesiyle sizlerle buluşmak istedim.
Konuyu daha da spesifikleştirmeden önce bu parfümlerden beklentim için yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına şunları eklemek istiyorum, bu önerilerim tamamen kişisel ve kendi değerlendirmelerimden ibarettir. Sizler, mevsimden bağımsız istediğinizi kullanmakta elbette özgürsünüz. Bahsedeceklerim tarz olarak aniden ısınan havalara karşı yumuşak bir geçiş yapmanıza yardımcı olacak ancak sizleri 2 saat sonra yapayalnız bırakmayacak parfümler.
Hazırsak en çok kullandığım elimin en sık gittiği Maison Christian Dior – Gris Dior ile başlamak istiyorum, bir şişesini bitirdiğim ikinci 250ml şişesi ile yoluma devam ettiğim harika bir gül paçuli yorumu Gris Dior. Klasik gül paçuli yorumlarından tamamen uzakta rengiyle karakterinin uyumlu olduğu, ılık dönemde performansı daha da yükselen tam bir geçiş mevsimi parfümü. Aromatik ve topraksı havasını kaybetmemesi, anında diğerlerinden ayırt edilebilir olması onu bu listede ilk sıraya yerleştirdi.
Bu listeye tereddütsüz eklediğim diğer iki parfüm ise Profumum Roma markasının Victrix ve Eccelso adlı parfümleri. Victrix, vetiverin bu mevsim geçişlerinde performansıyla sizi tatmin edeceği yorumlarından biri, defne yaprağı da yeşil hissiyatı kuvvetlendirirken pembe biber bu parfümün odunsu yanını tamamlıyor. Gelelim Eccelso’ya ne çok eleştirildim kendisi sebebiyle bilemezsiniz. Maskülen taraftarları çok fazla ancak ben sandalağacı, manolya ve misk ile dengelenen hint cevizini alışılagelmiş sınırları zorlarken buluyorum tenimde. Bu sebeple ısrarla ve vazgeçemeden kullanıyor, bu enteresan sıcaklıklarda bile beni üzmeyeceğini biliyorum.
Listeye son olarak eklesem de üzerine daha çok konuşacağım Tom Ford Soleil Neige, bir sıcak bir soğuk olarak tanımlıyorum kendisini. Asla aşırıya kaçmayan tatlı ve temiz açılışına rağmen labdanum ile kirliliği de hissedebildiğiniz aşırı keyifli oryantal beyaz çiçek yorumlarından biri ama en farklısı, tükendi mi acaba derken Tom Ford Private Blend serisinin bize sunacağı daha çok fazla şeyin olduğunu hatırlatan parfümlerden sadece biri.
Şubat ayında bizi hazırlıksız yakalayan aşırı sıcaklara ve maskelere rağmen parfümlerle günü çekilebilir hale getirmek mümkün diye düşünüyor, hepimize sıcaklar ve maskelerden erimediğiniz günler diliyorum.
Ece Erpek