Yunanistan’ın yaşadığı ekonomik krizin dünya gündeminden düşmediği bu son dönem, Türkiye ile olan ilişkilerinin de yeniden normalleştiği ve bu normalleşmenin de kalıcı olmasını can-ı gönülden dilediğimiz bir zamana denk geliyor. Tarihsel süreçleri birbiriyle iç içe geçmiş, hatta, daha doğru bir ifadeyle, doğrudan birbirini oluşturmuş bu iki komşunun barış ve kardeşlik duyguları içinde ticaret ve turizm ortaklıklarında bulunmasından daha güzel ve daha sağlıklı ne olabilir? Ve bu temelleri oluşturacak ya da sağlamlaştıracak her girişim, kıyının her iki tarafından destek görmesi gereken, halkımızın da dört elle sarılması gereken edimlerdir.
Bu minvaldeki çalışmalardan birisi, “KÜLTÜR KÖPRÜLERİ: 1 – Selanik ve Kavala Bölgesindeki Osmanlı-Türk Mimari Mirası” Kocaeli Üniversitesi Vakfı Yayınları tarafından basılan ve iki halkın kültürel bağlarını vurgulayan, okuması keyifli ve bilgi dolu bir çalışma. “Kültür Köprüleri” ismi verilen seride hedeflenenler de kitabın girişinde şu şekilde açıklanmış: “Yurtdışı Türkler ve akraba toplulukların yoğun olarak yaşadıkları yurtdışı merkezlerdeki mimari mirasın, çevresel özelliklerin, kültürel kalıntıların, mimari yaşam dokusunun, mimari çevreye arka plan teşkil eden sosyal unsurların, demografik özelliklerin, tarihsel referansların, yaşam kültürünü oluşturan ritüel, anane ve efsanelerin, sivil yaşam dokusunun, ortak kaygı, tarihçe ve âdetlerin, mimari-kültürel bir perspektifle ele alınarak incelenmesi, kayıt altına alınması ve kültürel hafızaya kaydedilmesi; bu maksatla mimarlarının ve mimar akademisyenlerin katkılarıyla derinlikli ve tefsirli mimari araştırma-inceleme kitaplarının hazırlanması ve basılıp yayımlanması ve bu kitapların hem okurun beğenisine hem de araştırmacıların, üniversitelerin ve kütüphanelerin hizmetine sunulması.”
Serinin ilk kitabında Osmanlı İmparatorluğu’nun kıymet verdiği şehirlerden ikisi, Selanik ve Kavala incelenmiş. Söz konusu yerlerdeki Bizans, Roma ve Antik Yunan eserlerinin çoğu yok olmuşken, Osmanlı’nın mühim eserlerinin büyük bir kısmının hâlâ ayakta olması ve Yunan devleti tarafından restore edilip korunması bizler için çok güzel bir haber. Çağdaş barışçıl yaşam algısı ve uluslararası empati duygularının geliştirilmesi için bu eserlerin önemini bilen proje yürütücüleri bu eserlerin bulundğu iki şehri ziyaret etmişler. Filhakika bu araştırmanın can alıcı noktaları, projenin yürütücülerinin kütüphane ve arşiv çalışması dışında, seyahat ederek eserleri bizzat yerlerinde görmeleri, fotoğraflamaları ve bölgelerdeki ilgili akademisyenlerden de destek almaları.
Kitabın yazımına dair ise okuyucuyu sıkmayan, hatta çoğu zaman edebi bir anlatımın beklediğini söyleyebiliriz. Özellikle Hikmet Temel Akarsu’nun kaleminden çıkmış ilk kısımda, Yunanistan’ın yakın tarihi, bugünkü Türk-Yunan ilişkileri ve bu araştırmanın iki halk için öneminin anlatıldığını belirtelim. Kitabın önsözünde de dile getirildiği üzere, “eserin önsöz ve sunuş bölümlerinde okurlar farkı bir üslup gözlemleyeceklerdir. Çalışmanın işbu ‘intro’ bölümlerinde topluma daha kolay ulaşabilmek amacı ile edebiyat ve mimari işbirliği amaçlanmış; meselelerin doğru, çarpıcı ve ayrıntılı bir şekilde verilebilmesi için bu metinler, kitabın yazarlarından olan edebiyatçı-mimar Hikmet Temel Akarsu’ya teslim edilmiştir. Bu nedenden dolayı okurlar giriş bölümlerinde bilimsel ve akademik üslubun dışına çıkan edebi metinlerle karşılaşacaklardır. Bu, proje grubumuz tarafından kitabı etkili kılmak için özellikle kurgulanmıştır.” Aslına bakılırsa, bir uyarı şeklinde sunulan bu bilgilendirme, kitabın belki de en ilgi çekici özelliklerinden.
Çalışmada Selanik’ten şu eserler mercek altına yatırılmış: Hamza Bey Cami, Alaca İmaret Cami, Hortacı Süleyman Efendi Cami Minaresi, Yeni Cami, Bey Hamamı, Paşa Hamamı, Halil Ağa Hamamı, Yeni Hamam, Bedesten, Musa Baba Türbesi, Yedi Kule, Beyaz Kule, Atatürk Evi, Vilayet Binası, İdadiye Mektebi, Osmanlı Bankası, Gümrük Binası, Gureba Hastanesi ve Osmanlı Su Şirketi İstasyon Binası. Kavala’dan ise: Kanuni Sultan Süleyman Su Kemeri, İbrahim Paşa Cami, Halil Bey Cami ve Medresesi, Mehmet Ali Paşa Külliyesi, Mehmet Ali Paşa Evi ve Kale. Bunlarla birlikte her iki şehrin konut dokusu hakkında bilgilendirici analizler bulmak mümkün.
Mimari bilgisi beşeriyet ve kültürden ayrı düşünülemeyeceği için proje yürütücüleri kitap boyunca dokümanter bilgi verirken sık sık bu konulara da değiniyor. Okuyucu, yukarıdaki mimari eserlerden biri hakkında okurken, bulunduğu mahalledeki yerlilerin yaptıkları mesleklerden tutun, birbirleri arasındaki ticari/kültürel ilişkilere dair tarihsel yorumlar da alıyor. “Müslümanların yukarı kente yerleşirken, aralarından birçoğu terzi, zanaatkâr, ayakkabı tamircisi, duvarcı, metal işçisi, kalan pek azı da eski seçkin Bizans ailelerinin çocukları olan Rumların ise kenarlara, batıda Aya Minas yakınına ve eski hipodromun kalıntılarının çevresine yerleşmiş” olduklarının anlatıldığı pasajlar ve benzerleri, çalışmaya kuru bir araştırmadan çok, dönemin fotoğrafını çekip okuyucuya keyifli bir şekilde sunan bir edebi eser niteliği kazandırıyor. Bunlarla birlikte arşivsel bilginin bulunmadığı durumlarda araştırmacılar bireysel gözlemleri üzerinden yeni yorumlar getirmekten de çekinmiyorlar. Özellikle inşa tarihleri tam belli olmayan eserlerde araştırmacıların mimari özelliklere bakarak bilimsel tahminler yapması, okuyucunun ilgisini faal tutuyor.
Bunlarla birlikte övgüyü hak eden bir diğer konu da mimari illüstrasyonlar. Dönem canlandırması çizimleri mimar Türkiz Özbursalı tarafında ortaya çıkarılmış. Kitabın hem edebi hem de dokümanter niteliklere sahip olmasında kendisinin de katkısı büyük.
“KÜLTÜR KÖPRÜLERİ: 1 – Selanik ve Kavala Bölgesindeki Osmanlı-Türk Mimari Mirası”nın, mimariyle ilgilenenler dışında, tarih tutkunlarına, bahsi geçen şehirleri ziyaret etmeyi düşünenlere ve yakın dönem Türk ve Yunan tarihi hakkında damıtılmış bilgi almak isteyenlere çok şey sunacak bir çalışma.
“KÜLTÜR KÖPRÜLERİ: 1 – Selanik ve Kavala Bölgesindeki Osmanlı-Türk Mimari Mirası”
Nevnihal Erdoğan, Hikmet Temel Akarsu, Seda Kaplan ve Meltem Ezel Çırpı
Kocaeli Üniversitesi Vakfı Yayınları
196 Sayfa
Emre Karacaoğlu