KALP KASI

alex konahinEn yakınlarımız bilir silahlarımızı. Onların dışındakilere, diğerlerine, konu komşuya ve elaleme üstüne giydiğimiz şık ceketimizle görünürüz her zaman. Görünmek istediğimiz gibi. Olmayı istediğimiz gibi. Ama hiç olmadığımız gibi…

En yakınlarımız bilir ter kokumuzu. En kötü zamanlarımız; yılık, koşturmalardan ve huzursuzlukardan sonra atletimizde kalan sarı lekelerin düsturudur. Cümle aleme mis gibi kokarken; kusmuğumuzun ekşiltisinden o gecenin kaç promil olduğunu yine en yakınlarımız bilebilir. Ertesi gün diğerleri için, o jilet ceketin yakasına bir iki fıs fıs’la hemen role gireriz.

Evet bütün insanlarda aynı kalp atmıyor ya da bütün insanlarda kalp aynı atmıyor. Ama herkes aynı götün üstüne oturuyor. Aynı ayaklar var herkeste. Çelme takılınca mağlup, çelme takınca kötü, o ayakları aynı anda sallayınca da ortak bir tedirginliğimiz var demektir. Akrep gibi hissederiz kimi zaman… Akrep demek kötü demek değildir. Dedim ya “kimi zaman” diye. Yelkovan bizi peşine katarak zamana ayak uydurmamızı sağlar. Hiç bir şey yapmak istemediğimiz anlarda bizi zamana ait yapan o yelkovan; belki bir arkadaş belki bir aşk belki de bir ahşap boyama kursudur. Ama pinokyoları boyamaya devam ettikçe iç geçirmek için aldığımız nefeslerimizde sadece ter kokusu duyarız.

Ve bir filmde silah göründüyse, o silah mutlaka patlar.

Yazı: Ezgi Okur

 Görsel: Alex Konahin