Direksiyon başında saatlerini geçiren; yollara, sokaklara hâkim taksi şöförlerine İstanbul’da “Yemek yememiz için bizi nereyi önerirsiniz” diye sorduk. Onlar da lezzetli ve tadılmayı hak eden bu adresleri verdiler.
Dürümcü Emmi
Taksici, Nihat Kartal “Kadıköy’de bulunan Dürümcü Emmi’ye mutlaka gidin. Lahmacunu ve fırın beytisi tadılmalı”
Kadıköy İtfaiyesi’nin tam karşısındaki Dürümcü Emmi’nin menüsü oldukça geniş. En çok ilgi gören yemekleri paça çorbası, lahmacun, içli köfte ve kaşarlı fırın beytiymiş. Burada önce sarımsaklı lahmacunun tadına bakıyorum. Baharatı yerinde, çok lezzetli. Buraya gelip sadece lahmacun bile yiyebilirsiniz. Genellikle soğana boğulmuş ve içinde ne eti olduğu belli olmayan lahmacunlar gibi değil. Kesinlikle çok başarılı.
Mekânın diğer ilgi gören yemeği fırın beyti; tabağın ortasında süzme yoğurt ve beytinin içerisinde eritilmiş kaşar peyniri ile servis ediliyor. Ette neredeyse hiç baharat yok, tuzu da çok az. Fırın beyti biraz baharatla daha lezzetli olur diye düşünüyorum. Ama bu haliyle de güzel bir tat. Garsona “Yemeğin tuzu az değil mi?” diye sorduğumda ciddi bir surat ifadesiyle “Tuz masada abi” diyerek bu diyaloğu sonlandırıyor. Kendisine beni tuzlukla tanıştırdığı için de ayrıca teşekkür ederim!
Taksi Büfe
Tophane’de bulunan Taksi Büfe adından da anlaşılacağı gibi taksicilerin sık sık ziyaret ettiği çok küçük ama lezzetli bir lokanta. Öğlen saatlerinde hem içerisi hem dükkânın önündeki masalar oldukça hareketli. Burada kavurmalı tost, kuru fasülye, pilav en çok rağbet gören yemekler arasında. Birde her gün değişen bir et yemeği var. Benim geldiğim gün İzmir Köfte vardı. İzmir Köfte’yi yalnız bırakmamak için yanına bir de pilav söyledim. Yemekler ev yemeği kıvamında. Erkan Usta, köfteleri elini korkak alıştırmadan koymuş, pilavın kıvamı ve lezzeti karşısında bir porsiyon daha yemek istiyorsunuz.
Tarihi Sultanahmet Köftecisi Selim Usta
Fedai Yalıncak bizi Tarihi Sultanahmet Köftecisi Selim Usta’ya yönlendiriyor.
90 yıllık bir geçmişe sahip olan ve tarih kokan mekânda tabii ki köfte ve irmik helvası menüde başrolü oynuyor. Köftenizi beklerken etrafınızdaki masalardan İngilizce, Arapça, Çince konuşan insanları görüyorsunuz. Garson “Buyrun siparişiniz” dediğinde Türkiye’de olduğunuzu anlıyorsunuz. Temiz ve ferah bir mekân. Köfteler bağımlılık yapabilecek lezzete sahip. 10.30 – 22.30 arasında hizmet veren bu tarihi köfteciye yolunuz Sultanahmet’e düşerse uğrayın derim.
Ata Usta
Metin Yıldız “Bostancı’da Kadıköy ve Taksim dolmuşlarının 200 metre ilerisindeki Ata Usta’ya gidin. Mumbar ve Şırdan yapıyor. Her yerde bulamazsınız, mumbarı muhakkak tadın” diyor.
Ata Ustayı, bir kaç ay önce Küçükyalı sahil yolunda tezgâhta görmüştüm. İşleri ilerletmiş ve dükkâna geçmiş. Eski yerinde epey sohbet etmiştik. Bana Adana’da 22 yıl radyoculuk yaptığını, radyonun kapanmasıyla da kariyerine mumbar ve şırdanla devam etmeye karar verdiğini söylemişti…
Mumbarın ne olduğunu bilmeyenler için biraz anlatmak gerekirse, kuzu bağırsağının içine pirinç ya da bulgur, kıyma, soğan ve baharatla doldurulmasıyla ortaya çıkan bir yemek olduğunu belirteyim. Ata abinin plastik tabakta servis ettiği mumbarı bol baharatla süsleyip yemeye başlıyorum. Lezzetli ama biraz daha kıyma, soğan ve salçayla daha güzel bir hal alabilir. Sonuç olarak mumbar ve şırdan yapan yerlere sık rastlamak mümkün değil. Bu yemekleri seven insanlar buradan mutlu ayrılırlar. “Ata Usta, şırdan ve mumbar yemeklerinin özündeki içki sonrası atıştırma kültürüne hitaben 16.00 ile 03.00 saatleri arasında hizmet veriyor.”
Osmanoğlu Pide Salonu
Yaşar Mete bizi Maltepe Emniyet Müdürlüğü’nün tam karşısındaki sokakta bulunan Osmanoğlu pide salonunu tavsiye ediyor.
Osmanoğlu Pide Salonu kutu gibi bir yer, ufacık. İçerisi sanki pideci değil de noter gibi, oldukça kalabalık. Girenler, çıkanlar, sırada bekleyenler… Dükkânda kıymalı, patatesli, peynir ve güveç diye tabir edilen küçük boy pizzaya benzeyen dört çeşit kır pidesi var. Okul yemekhanelerindeki gibi tepsinizi alıp siparişinizi söylüyorsunuz. Sonra da tepsinizle birlikte boş masa bulabilirseniz masanıza geçiyorsunuz. Anlayacağınız mekân self servis. Kıymalı kır pidesinde çok fazla soğan yok, kıyması bol, lezzeti yerinde. Mekânın sahibi Ahmet Yeğin’e “Elinize sağlık, çok güzel olmuş” dediğimde ‘Ucuz malın hilesi olur, biz malzemeden çalmıyoruz” diyor. Doğru söylüyor. Güveç diye adlandırılan yuvarlak kaşarlı pidede kıtır kıtır, kaşarında tuzu yerinde yerken içinizi baymıyor. Mutlaka buraya uğrayın. Osmanoğlu Pide salonu her gün 06.30 – 21.00 saatleri arasında açık.
Taksicilere “İstanbul’da nerede güzel bir yemek yeriz” dediğimde şu cümleleri de sıkça duydum.
-Ben karşının taksisiyim.
-Abi polis ceza yazacak sanki. Sen arkadaki arabaya sor.
-Ben durağa gidiyorum.
-Edirne’ye git çok güzel ciğerciler var.
-Fotoğrafımı çekme arkadaşım. İyi çalışmalar.
Yazı: Ali Mert Alan
Fotoğraflar: Berk Duygun