İsrail, Holokost girişimi için zemin hazırladığının farkında mı?

Kaynak_RT_11_Haziran_2014

İsrail, durdurulamaz bir şekilde devlet terörü ile Gazze’de katletmeye devam ediyor. İsrail ve Mısır masum insanların kanının akmasını tek bir şartla engellemek derdinde: Kendi sözlerinin geçtiği bir ateşkes ve barış antlaşması… Peki bu sessizliğin son bulması için 2. bir Holokost mu gerekiyor?

Ortadoğu’daki barış planları ve girişimleri “birileri”nce hep reddediliyor. Bölgesel ağırlığından daha da fazla kayıp vermek istemeyen, Hamas özelinde, bölge genelinde etkisini sürdürmek isteyen Mısır ile daha da fazla bedel ödetmek ve sonu gelmez intikamını daha da acımasızca almak için İsrail “hayırcılar” cephesinin değişmez ikilisi. İsrailli gazeteciler İsrailli kaynakların Türkiye ve Katar’ın barış girişimlerini “kirli bir oyun” olarak görüyor; ateşkes için Suudi Arabistan’ın devreye girmesini istediklerini (Vahabiler göreve!) Twitter’dan okuyoruz. (Bkz: Atilla Solfalvi)

İsrail’in “oyun alanı” Gazze’de 8 Temmuz’dan bu yana öldürülenlerin sayısı şu an için bin 360 (Gaza Conflict: Israel to investigate schooli shelling – BBC / 31 Temmuz 2014). İsrailli siyasiler çocukları katletmelerini “Hamas, canlı kalkan, tünel, füze” vb. yorumlarla yok saymaya çalışıyor. “Eretz Israel”in savunucuları “Zamanında bu toprakları Filistinliler bize sattı” vb. sürecin çok uzağındaki savunmalarla katliamları eleştirmekten uzak duruyor.

Türkiye cephesinde ise Mario Levy’ye linç girişimi neyseki ki çok ses getirmedi. Levy bu çabaları zarif bir “birleştiricilik” eleştirisi ile yorumladı. Bir 6-7 Eylül utancını yaşamayacağımız ise ortada.

İsrailli siyasiler, savaştan ve gerginlikten beslenmeye devam ediyorlar. İçerideki azımsanmayacak savaş karşıtlarına ise hep olduğu gibi şimdi de kulak vermekten uzaklar. (Ör: Recep Tayyip Erdoğan ve Gezi sürecindeki Türkiye)

Bu arada İsrail’in “one minute” mağduru Cumhurbaşkanı Şimon Peres görevini, sessiz sedasız “şahin, aşırı sağcı” Reuven Rivlin’e devretti. Böylece İsrail’in siyasi cephesi tepeden tırnağa “şahinleşti”.

Lahey’de İsrailli bir siyasinin yargılandığını görmek…

Peki İsrail’in yapmaya çalıştığı şey aslında ne? Evet, bir Eretz Israel için hergün Filistin’den avuçla da olsa topraklar İsrail’e katılıyor. Sınır bölgelerindeki verimli topraklarda Filistinliler’in tarım yapması engelleniyor. Gazzeliler kendileri için sınırlandırılmış Akdeniz’de balık tutarak hayatta kalmaya çalışıyorlar. İsrail, çok sevdiğim bir abimin deyişi ile de “ikinci Holokost” için zemin hazırladığının farkında mı bilmiyoruz. Ancak ileride olası soykırım girişimi, İsrail devletinin katliamlarına karşı yaptırım çabalarını durduran “PR başarısı” ile önlenemeyeceği açık bir şekilde ortada. Lahey’de Netanyahu’yu ya da Lieberman’ı asla göremeyeceğiz, yıllarca makine ile yaşatılan Beyrut Kasabı Ariel Şaron’u göremediğimiz gibi.

İşin özü her coğrafyada sahnelenen oyunların başrol oyuncuları, diğerleri ile akraba. Masum insanların ölmesi ise kimsenin (yaptırım gücü olan devletler nezdinde) umrunda değil. Daha “hümanist” bir dünyanın küçük de olsa bir adımının Erasmus’un felsefesi yolundan geçtiğini düşünürdüm. Ta ki kendisinin yaptıklarını okuyana kadar…

Not: Filistin ya da Hamas özelinde bir eleştiriye özellikle girmedim. Evet, kadınların bir başına balık avlanması yasak; evet Hamas’ın da bir sürü iğrenç yanı var. Ancak Filistinliler’in kaderleri kaderleri yüz yıllardır kendi ellerinde olamadı. Hep “mahallenin abilerinin” elleri (ABD, İran, İsrail, Mısır, Türkiye vb.) nefesleri enselerinde oldu. Bugün de olduğu gibi…

Kağan Konçak – kagan.koncak@gmail.com