İnsan kandırma sanatı:Satış

satış1

Başlığı okuduğunuzu ve kelimeyi gerçekten kavradığınızı umuyorum. Satmak, satışçılık, satış, pazarlama vesaire. Hepsi aslında tek bir şeyi çağrıştırıyor; kandırmak. Ayşe ablayı, Mehmet abiyi fark etmez.  Adam kandırmaktır işin aslı. Güler yüz, kalite, marka, ekonomik, farklı, orijinal, sıra dışı gibi tabirlerin hepsi sizleri yani bizleri uyutmak için söylenen ninnilerdir. Mağazaya gidersiniz, tezgâhtar üstünüze geçirdiğiniz elbisenin size çok yakıştığını, harika gözüktüğünüzü söyler. Ama yalandır, bunu içten içe siz de bilirsiniz. Araba almaya gidersiniz aracı pazarlayan arkadaş aracın özelliklerini şişirir de şişirir. Sizi güzelce uyutmaya çalışır. Yerseniz bu numarayı anahtarla çıkarsınız kapıdan. Numarayı yemeyenler ise asık suratla uğurlanırlar.  Yemeyin dostlar, aman dikkat! İlaç mümessili ilacının en etkilisi olduğunu, hastalıkları şıp diye geçirdiğini anlatır doktorlara. Buna inanan doktor yazar ilacı hastasına. Hapı yutan yine siz olursunuz!

Satmak… Söylemesi bile kötü bir his uyandırıyor insanda. Satışçıların hepsi sahtedir. Gülerler yüzünüze ama mecburiyetten. Seni çok sevdiği yok yani. Yahu insan niye sevsin iki saniye önce gördüğü adamı. El mahkûm, ekmek parası var işin içinde. Telefonda satış yapanların telefonu kapattıktan sonra ana avrat düz gittiğini biliyorsunuzdur herhalde. Oysaki telefonda konuşurken ne kadar da nazikler değil mi? Suç satışçılarda, pazarlamacılarda değil zaten, sistemde. İçinizden sisteme saydırdığınızı farz ediyorum. Güzel, mis gibi. Satış sektörü böyledir işte. Çalışanları zorlarlar. Daha çok gülün, daha çok kandırın, daha çok uyutun diye baskı kurarlar üzerinizde. Sektör böyle olunca da çalışanlar yavaşça karakter mutasyonuna uğrar. Hatta severler bu değişimi. Sabah başka olurlar, mesai bitince farklı olurlar. Bu tiyatro oyunu onlar için de eğlenceli bir hal alır. Sonra olan müşteriye olur, oh olsun be acınır mı müşteriye!

Satışçı önce karşısındaki insana kendini satar. Efendiliğini, iyi kalpliliğini, güler yüzlülüğünü, çalışkanlılığını pazarlar müşteriye. Sizi seven, size inanan kişi de sizinle ticaret yapar. Sıkmaz başkasının elini, oturmaz masaya. Satış işi kişi ile başlar sonra satılan mala döner. Bu ticaret yolu günahlı bir uğraştır. Kandırmak vardır işin içinde başkasının kısmetine çökmek vardır. Bağlamak tabiri haklılık kazanır. Kendine bağladığın müşterinin gözlerini başka bir pazarlamacı açamaz.

Bu bir oyundur. Oynarsın, blöfünü yiyenler ile aynı kaptan yemek yersin. Senin yaptığın paranı kazanmaktır. Varsın aklını müşteri de kullansın. Kimden mal alacağını, kimin daha iyi şartlara sahip olduğuna o karar versin.  Bir gülen yüze, iki tatlı söze, üç kuruşluk ikrama kanmasın. Zira ben dâhil olmak üzere parasını kazanmaya çalışan, gözünü satış bürümüş kurtlar geziniyor çevrede. Aman diyeyim. Dikkat!

 

Serdar Vardal