‘Ineke’ ilhamını doğa ve sanattan alan bir parfüm markası. Bu niş parfüm evinin hikâyesini markanın yaratıcısı Ineke Ruhland’la konuştuk.
Parfüm dünyası sizi içine çeken derin bir okyanus gibi. Çok şükür ki bu okyanusta boğulmuyorsunuz. Ne kadar derine inerseniz o kadar farklı kokular, parfüm markaları ve onların hikâyeleriyle karşılaşıyorsunuz. Sayısız aromanın ve kendisine hayran bırakan notaların olduğu bu dünyada büyük reklam çalışmalarıyla gözümüze gözümüze sokulan markaların yanı sıra henüz keşfedilmemiş markalar da var. Ineke’de onlardan biri diyebiliriz. Koku konusundaki kariyerine üniversite eğitimini tamamladıktan sonra başlayan Ineke ilkolarak Hollanda’da bulunan bir parfüm şirketinde çalışarak başlamış. Her ne kadar bu sektör onun işi olsa da o yıllarda bu işin mesleği olacağını düşünmemiş. Ardından çalıştığı şirketin Paris ofisine geçmiş ve orada parfümlerle daha da haşır neşir olmuş. Daha sonra Versay’da bulunan ISIPCA parfümcülük okulunda eğitim almış. 2003 yılında da kendi adını taşıyan niş parfüm markası Ineke’yi kurmuş. Bir üniversite öğrencisiyken kokuları çok seven ama bunu meslek olarak düşünmeyen Kanadalı parfümör şu an saygın bir markanın yaratıcısı. Onun hikâyelerinin başrolünde ise güzel rahiyalar ve anılar var.
Ineke parfümlerinin duyguları açığa vurduğuna ve insanları anılara doğru yolculuğa çıkarttığına inanıyor. Bunu da yaptığı parfümlerden örnekler vererek anlatıyor. ‘Balmy Days & Sundays’ bir şehir parkında rahat bir gün gibi kokuyor ve mutlu hissetmemi sağlıyor. Onu sürmek pek çok insan için mutlu anıları yeniden hatırlamak gibi. Ancak bu anılar genellikle doğa gibi genel bir şey olsa bile, kişiden kişiye farklılaşabiliyor. Mesela ‘Evening Edged in Gold’ benim en sık sürdüğüm parfümlerimden biri. Tarçın, vanilya ve sandal ağacı gibi lezzetli bulduğum bir içeriği var ve bu kokular bana rafine ve sofistike hissettiriyor” diyor ve ekliyor; “Sık sık kokularımın kişiliğini ve aynı zamanda süren insanların kişiliğini değiştirmenin yolunu düşünüyorum.”
“Parfümlerini henüz kullanmamış insanlar için nasıl tanımlarsın?” diye sorduğumda da net bir yanıt veriyor; “Tazelik…” En büyük özelliğinin parfüm dünyasında pek kullanılmayan ve doğada nadir bulunan çiçekleri kullanmasını olduğunun altını çiziyor. Parfümlerinde gardenya ışığı çiçeği, sandal ağacı çiçeği, doğu çiçekleri, yeşil çiçekler ve taze eğrelti otuna yer veren Kanadalı parfümör doğanın parfümlerini oluşturmak için ona çok iyi malzemeler verdiğini belirterek devam ediyor.
‘four volume series’ isimli dört farklı çiçeği içeren parfüm serisini eski birer kitap şeklindeki parfüm kutularından oluşan Ineke’ye edebiyatla olan yakın ilişkisinin büyük bir kültür sanat tüketicisi olmasından kaynaklandığı ve bununda koku yaratma yolunda ona yön verdiğini söyleyerek açıklıyor. Söz sanattan açılmışken de şu şıralar 19. Yüzyılın romantik dönemlerinden esinlenerek ‘Idyllwild’ adında yeni bir parfüm oluşturma sürecinde olduğunu da bizlerle paylaşıyor.
Ali Mert Alan