Bizi ayrı-ayrı tutan bu dünyanın düzeniyse,
bir zamk bulacağım öncelikle.
Gerekirse,
Ferhat’ ın deldiği
Mecnun’ un köreldiği
senin –ise- cesaret bile edemediğini;
dağları yürüyeceğim atsız, katırsız, topuksuz.
-Kafiyeyi at bir kenara, bana artık varma.
Şirin’ in toprağına uzattığım, sana daha güzel görünebilmek için boyadığım
tırnaklarımı kırmızıya; toprak ile doldura-dolduracağım içlerini bu gece.
Et tırnaktan ayrılmaz klişesi,
ya da şairin takılıp kaldığı ayrılığın ilk hecesi;
sen, bunu ve beni hiç kabullenmedin diye hepsi.
–
Topraktan çıkarıp solucanları, etimi yedireceğim; hani o tırnak etten sonsuza dek ayrılsın diye.
-sırf senin ‘duan’ kabul olsun diye.
Şirin’ e vardığımda kanayan ve kırılan kırmızı boyalı tırnaklarımla;
kulağını öpeceğim o ölü kadın bedeninin.
Çınlayınca o çürümüş Şirin kulağı,
küt! diye açacak gözlerini.
‘Ferhat hiç ölür mü, aşk olsun bize’ diyeceğim sakin sesimle.
Dilerim sen de, tam da o vakitte,
Ferhat’ ın yüreğini avucunla kanıma karıştırıp, Şirin’ e var –diyorsundur.
–
Zamkı süreceğim göğsüme, ameliyat izli rahmime, sökmeye çalıştığım ciğerimin sol boş köşesine, öptüğün omuzlarıma-hep.
Ve dudaklarıma
Ve dudaklarına.
..kuruysa sensizdir dediğim çiçeklerimi saymıyorum bile.
Bir sonraki görüşümde seni,
bana varacasına çıktığında tam alnımın ortasına, karanlığın ortasında.
Zamkla kanarcasına dudak kenarlarımızda.
Güverteden kayarcasına kurtlanmış kullanılmamış filikalarımızla.
Ama eğri, ama doğru, ama kırkbeş derece açılı vücutlarımızla.
Yapış yapış olacağımızda.
Senden nefret etmeyeceğim.
-ve seni, hatırlamayacağım bir daha.
*fotoğraf: Mabel Matiz tarafından 2013 Aralık ayının karlı bir gününde Aramızda Kalanlar sergisi için Diana F+ kamera ile çekilmiştir.
sevgi,yol,müzik ile.
dilan bozyel
(evet aslında fotoğrafçının tekiyim)