by
on
under
tagged
Permalink

En yaygın meslek; İşsizlik

jose ferreira

İşsizlik zor zanaat lakin iş bulmaya çalışmak ayrı bir ustalık ister. Çünkü yaşadığımız ülkede iş yok. Var olanı bulmak ve yerleşmek de kişiden yapabileceğinin çok daha fazlasını ister. İşsizsiniz, iş arama sitelerinde cirit atıyorsunuz, başvurmadığınız ilan kalmıyor, ama yine de isminizin başındaki unvan değişmiyor; işsiz… Hadi diyelim sizi iş görüşmesine çağırdılar. Dünyanın merkezi kadar uzak olan genel merkezlere davet edilirsiniz. İşe alınacak bir kişi için bin beş yüz kişi ile mülakat yaparlar. Altı üstü basit bir iş için on beş milyon kez mülakata çağırırlar. Siz genel müdürlüğe oynadığınızı düşünürken size yaptıkları teklif ile kalp krizi geçirme ihtimaliniz ortaya çıkar. Farklı bir açıdan ise çok güzel geçen bir görüşmeden sonra yaklaşık bir ay haber alamazsınız. Olumlu ya da olumsuz bir neticede bilgilendirileceğiniz belirtilir ama ne ses vardır ne de soluk. Yine dut yemiş bülbül gibi beklersiniz iş bulma sitelerinin başında. Hayır, bari olumsuz da olsa haber verseler diye insanlık namına ait izler görmek istersiniz.

İşveren zalimdir, iş arayan mazlum, mülakatı yapan hangi başlığı taşıyorsa bencil. Reklam izlemeye mi yoksa iş görüşmesine mi geldiğinizi unutursunuz bazen. Bir saat kendilerini anlatırlar, şöyle firmayız, böyle şirketiz. Sonra kendi içinizde bağırır durursunuz, ulan ben ne zaman kendimi anlatacağım diye. Size de sıra gelecek elbet.  Artık karşıdaki ne zaman alt yazı geçmeyi bırakırsa…

Mülakatlar çok çetin geçer. Herkes blöf yapar, restler çekilir, kartı iyi olan oyunu kazanır. Sorulan sorular saçmalık ötesi boyutlara ulaşır. Bir önceki işten neden çıktığınız saatlerce konuşulur. Yahu çıktım işte, yapamıyordum diye yırtınasınız gelir fakat prezantabllığı boş veremezsiniz. Devam eden sorular fırtınası sizi bir hayli yorar. Mülakat bittiği zaman mesaisi biten elemana dönersiniz. Havalı havalı içeride konuşan siz, çıktığınızda küfürler savurmaya başlarsınız.

İşsizliğin en acı taraflarından biri de etrafınızdaki kişilerin size işe girip girmediğinizi sormalarıdır. Ne oldu senin iş sorusu size, ulan yine bir bok olamadın mı diye yansır. Cem Karaca’nın ‘Tamirci Çırağı’ şarkısındaki hüzünlü gencin yerinde olmak bile isteyebilirsiniz. Yeter ki bir baltaya sap ya da sapa bir bok olun.

Bu mücadelede size düşen kaybetmeyi düşünmeden, azimle çalışmaktır. Belki o zaman bir işe girebilirsiniz. İşe girmekten daha önemlidir iş görüşmeleri. Daha zorludur, daha küfürbazdır, daha tehditkârdır. Yapacağınız işte belki bu kadar yorulmayacak, gerilmeyeceksinizdir. Ama önceden bir terletilmenin ne zararı olabilir ki?

İşin aslı saygıdeğer kardeşlerim;

İşsiziz işsiz.

Serdar Vardal