Bir yol, başka bir yolla kesiştiği oranda yoldur ancak

utku atalay 1 

“Beni benimle bırak giderken”diye bir şarkı mı vardı, yoksa bir belgeselde mi duymuştum bu cümleyi, hatırlamıyorum. Cümle, cümle yapısına uygun değil zaten. Hangi cümle uygun ki, deyip bunu gözardı edebiliriz. Ama gözardı edilen şeyler, üç, bilemedin seksen yıl sonar dönüp dolaşıp ayağımıza takılmıyor mu? O zamanda hassas olmamız gerektiği kanaatine varıp sevişmekten vazgeçmemiz, patlıcan daha haşlanmamışken ocağın altını kapatmamız ya da hükümeti, bütün hükümetleri kayıtsız şartsız devirmemiz gerekmiyor mu? Bunları, ama tüm bunları yapmamamız için bir tek geçerli neden söyleyebilir mi bize büyükşehir belediye başkanları dahil bütün çapraz beyinliler?

Hükümetleri devirmek dedim de; ya kılınız kıpırdamadı ya da kıllandınız durup dururken;  kanun hükmünde kararname çıkarmak için kolları sıvadınız. Yalan yazın yelleri eserken gökyüzünde, affedersiniz kanunun da,hükmünüzün de, kararınızın da dibine kadar sokuyorum burnumu! Sorry, ben burun sokan bir kuşaktan geliyorum. Elimde değil!

Ya yavşak ya hallice hükümler verildi hakkımızda. Ya bin maksudya bin kırbaç sırtımızda. Hükümet hükmetmekten gelir.Kelime olarak yani, orrayt? Yönetmekle, idare etmekle, iş yapmakla ilgisi ilişkisi yok Türkçe’de. Düpedüz hükmetmek. Asıp kesmek yani. Emretmek. Ezmek. Ağzına sıçmak affedersiniz. O yüzden demokrasi hak getire. Kelime bozuk evvela. İçerik kof. Yani sol bir hükümet mi gelsin? Meali; sol mu kafamıza indirsin çekici, ezsin, süründürsün bizi? İslami bir hükümet mi? İslam zaten hükmetmenin en münasip müessesesi. Allah hükmedendir, Allah adına meydana atılan kullar (atılkurt) hükme derdestolanlardır bilfiil. Ortadoğu’da başa geçen, başa gelen beladır evvelden beri. Emredici, hükmedici ve halka ve hakka bilahele, zulmedicidir. Başka türlüsü mümkün olmadığındandır yüzyıllardır sancımız.

utku atalay 2Emre itaat etmeye temayüllü kask kafalılar, emre itiraz etmeye temayüllü batıl oğlanlar ve kızcağızlarla karşı karşıya geldiğinde,  kırılan kol yen içinde kalmaz. Oyulan göz, fi tarihine kadar üstümüzdedir artık. Bizi izler. Ölenlerden söz etmiyorum bile. Ölenlerin iki eli öldürmeye muktedir olanların yakasındadır ama onların da umurunda mıdır bu husus, yoksa döktükleri kanın üzerinden kızak misali kayarak geçeceklerine mi inanırlar sırat köprüsünden, bilinmez. Sırat, zaten bir muammadır yakın tarihimizde. İnşa edenler parsayı toplamış mıdır, yoksa inayete kadar sürer mi bu rantın mukaddesatı, kim bile? Sırat köprüsünün farkı var mıdır 3.Boğaz köprüsünden dünyevi zevklerle mukayese edildiğinde, bunu da hatim indiren ihtiyar ve katnem kadınlar cevaplasın artık…

Bilmukabele. Ölüm size azgele. Kalpkıranı Allah affetmez ama kalbi söküp diri diri dişleyeni Allah mesud ederse, o Allah’tan bana ne? Ya siz yanlış yoldasınız cellatlar, ya yol yanlışlıkla size çıkmış, kim bile?  Bilmüstakim,  bilmüstakim,  kimele.

Bir yol, başka bir yolla kesiştiği oranda yoldur ancak. Tek başına uzayıp giden bir yolun esamisi okunmaz bu müşkülpesent evrende. Ve hiç kimse muktedir değildir bir başına. Mesut olmamı sağlayan tek şey;bütün organları, hiç ayrım yapmadan aynı hızla yaşlandıran bir gücün kuvveti ve kudretinden emin olmamdır. Diktatörlerin de beyni ceviz boyutundadır seksen yaşında ve doksanında hepsi altına işer, prostatın altın kuralı hayata muktedir olduğunda. Kapitalizme inancım da bir teknedenden; bi sike yaramadıklarından artık, ranta katkı sağlama altına işeyen  o azheimerli şahısların yanında bir teki bile olmaz yandaşlarının.Tek başına ve titreyerek ölür zalimler. Daha toprak sarmadan bedenlerini, hayat burnundan getirir zalim kullarının Ve toprak, o yüce ana, kalp ile dolar desteleri arasında hiç ayrım yapmaz. Hepsini aynı hızla ve aynı memnuniyetle çürütür ve bünyesine alır. Geriye çöpten başka bir şey kalmaz.

Korkun, bir tek topraktan korkun. O toprak, parasını verip satın aldığınızı sandığınız toprak varya, döktüğünüz kanın bedelini ödetir size. Milim milim ödetir. Seni, seninle bırakmaz giderken.

 

Yazı: Altay Öktem

Fotoğraflar: Utku Atalay