Kadıköy’de ikamet eden Rainbow 45 isimli dükkân, plak severlerin çok özel plakları bulabilecekleri, müzikle yaşayan, harika bir yer. Rainbow 45’in hikayesini dinlemek için Salih Karaköz’ ve Afşin Akın’la Kadıköy’deki dükkanlarında bir araya geldik…
Plaklara olan ilgi son yıllarda çığ gibi büyüyor. İnternette az bulunan bir plağı sipariş edip günlerce postacı yolu gözleyen koleksiyonerler, yurt dışına arabayla gidip dönüşte bagajı aldığı plaklarla dolduranlar, müziği sadece plaktan dinleyenler ve pikabına gözü gibi bakanlar ve daha neler neler…
Kadıköy’de bulunan plak dükkânı Rainbow 45’in kurucusu Salih Karagöz de “plak tarikatı”na gönülden bağlı olan müzik delisi bir adam. Mümkün olsa evinin kapısını bile sol anahtarıyla açacak biri. İktisat mezunu ve uluslararası bir firmada lojistik satın alma görevinde on yılı aşkın süreyle görev yapmış. Beyaz yakalı olarak hayatına devam ettiği günlerde sırf plak almak için cuma akşamları yurt dışına gider, pazar gecesi de İstanbul’a dönermiş. İş arkadaşları onun iyi bir müzik dinleyicisi olduğunu biliyorlarmış ama hafta sonu maceralarından habersizmişler. Plaklara duyduğu ilgiyi hiçbir zaman dile getirmemiş. Plak toplamak için gittiği Amsterdam’da gördüğü bir plak dükkânı Salih Bey’in hayatının dönüm noktası olmuş. Eski binaların birleştirilmesiyle meydana gelen Concerto isimli plakçıyı görünce “Ben de böyle bir yer açayım” demiş. Hollanda dönüşü konuyu eşine anlatmış fakat ikna etmesi kolay olmamış. Daha sonra çalıştığı şirkette mutlu olmayan Salih Bey’e eşi de destek olmuş. İstifasının ardından 2011 yılının şubat ayında Kadıköy’de Caferağa Mahallesi, Sakız Sokak’ta bulunan dükkânı kiralamış. Boynundan kravatını çıkararak plak iğneleriyle daha çok vakit geçirmeye başlamış. İşin esnaflık tarafını zamanla öğrenmiş ve kısa sürede dükkân düzlüğe çıkmış. Salih Bey’in, müşterileriyle olan bağlarının oldukça sıkı olmasının “Rainbow45”in başarısı büyük önem teşkil etmiş. Öyle ki “Yarın bir plak fuarı için yurt dışına çıkacağız biz gelene kadar dükkâna bir müşterim bakacak. Ona her şeyimi emanet edeceğim ve gözüm arkada kalmayacak. Plak duygusal bir üründür. Buraya gelen insanlarla aramızda duygusal bir bağ var” diyor.
Dükkân müşteriye emanet
Rainbow 45 sadece plak satan bir yer değil. Onlar aynı zamanda plak da basıyorlar. Şu ana kadar Yavuz Çetin, Bülent Ortaçgil, Rebel Moves, Nemrud, Baba ZuLa, Pinhani, The Ringo Jets gibi isimlerin plaklarını da müzikseverlerle buluşturdular. Salih beyin aklında bu dükkânı açarken plak basmak da varmış. Bu konuda müzik piyasasının önemli ismi Türkiye’de gerçekleşen pek çok konser organizasyonunda görev almış, menajerlik ve prodüksiyon işlerinde haklı bir şöhrete sahip Afşin Akın’dan fikir almış. Afşin beyin önerdiği progresif rock grubu Nemrud’un “Rituals” albümü onların plak olarak bastığı ilk ürün. Nemrud’un gördüğü yoğun ilgi Salih beyi oldukça motive etmiş sonrasında da menajerlik ve prodüksiyon işlerine nokta koyan yeğeni Afşin Akın’la güçlerini birleştirmişler. Salih bey, “Afşin Abi de bir anahtar var, o anahtarla her kapıyı açar. Biz de operasyon işlerini tamamlarız” diyerek aralarındaki iş bölümünü tanımlıyor.
“Plak basımı için aylarca bekliyoruz”
“Bizim müziğimiz iyi müzik” diyen Rainbow 45’e, “Size göre iyi müzik nedir?” diye sorduğumuzda yılların müzik profesyoneli Afşin Akın, “İyi müzik yozlaşmamış müziktir. Alternatif olmak birtakım değerlere sahip olmak anlamına geliyor. Bu değerlere sahip çıkmaktan bahsediyorum” diyor ve ekliyor “Biz popüler bir albüm de basabiliriz ama yozlaşmamış olmalı. Bizim kıstasımız bu…” Her ne kadar Afşin ve Salih ikilisi sevdikleri işi yapıyor olsalar da bir albümü plak olarak basmak epey zaman alan bir iş. Çünkü Türkiye’de plak basan bir fabrika yok. Albüm lisans işleri için onlarca kez müzik firmalarıyla görüşüyorsunuz, plakların mastering’i, tasarımı derken süreç oldukça uzuyor. Afşin Akın bu sürecin dört ay sürdüğünü belirtiyor. “Biz plakları Almanya’da bastırıyoruz, çalıştığımız fabrika plak konusunda en iyilerinden ve oldukça yoğunlar. Hal böyle olunca da bastırdığımız bir ürün aylar sonra elimize geçiyor.”
Plakçalar dünyasına giriş
“Kendinden amfili ve hoparlörlü plakçalarlar var. Üçü bir arada kahveyi seviyorsanız buyurun alın. Ama ben diyorum ki keçi sütü, esmer şeker ve öğütülmüş kaliteli bir kahveyle keyifli, damakta tat bırakan bir şey yapalım… Bir plak ortalama 50-60 lira, bir bakacaksınız bir yılda 150 plağınız olmuş. Totalde bir sürü para verip aldığınız plakları vasat bir aletle mi dinleyeceksiniz? Plak konusunda ilk baskıları toplamak da büyük bir keyiftir ama bu ürünlere ulaşmak maddi anlamda cengâverlik gerektirir. Bu tip ürünlerin fiyatı 500-1000 Euro arasında değişiklik gösterir. Bu ürünleri 300 liralık bir pikapta mı dinleyeceksiniz? Siz bu plakları 300 Euro’luk iğneyle dinlemelisiniz, 300 liralık pikapta değil. Biz müşterilerimize üçü bir arada pikap önermiyoruz. Mağazada işin ruhuna aykırı bu tip şeyler satmak istemiyoruz. Plak dinlerken iyi bir sisteminiz olmalı, mp3 kalitesinde ses sistemine sahip pikaplarla olmamalı. Bütçeniz için daha uygun olacaksa ürünleri parça parça alın. Önce hoparlör sonra pikap en sonda amfiyi alın. Acele etmeyin aksi takdirde sadece plağın ritüelini gerçekleştirmiş olursunuz.”
Yazı: Ali Mert Alan
Fotoğraflar: Uygar Taylan