Ürettikleri belgesel videolar, görsel hikayeler ve araştırmalarla dikkat çeken 140journos ekibinden Dilan Karadağ ile medya yayıncılığı ve sosyal medyayı konuştuk…
Anaakım medyadan farklı bir çalışma sisteminiz var, bundan bahsedebilir misiniz biraz?
Bizde ana motivasyon kaynağı: Kendi merakımız. Merak ettiğimiz soruları sorup, merak ettiklerimizi konu ediniyoruz ve üretim için kendimize ana akım medyadan çok daha uzun süre tanıyoruz. Ana akım medyada olmayan birçok enstrüman ve yöntem kullanıyoruz. En önemlisi entertainment. Hedef kitlemiz 18-35 yaş internet jenerasyonu. İyi editorya, iyi müzik ve yaratıcı kurgu, 140journos içeriklerinin formülü bu.
140journos sosyal medyada oldukça aktif, ülkemiz insanının sosyal medya kullanımı konusunda gözlemleriniz neler?
Dünyanın en çok sosyal medya kullanan 3 ülkesinden biriyiz, epey hiperaktif bir biçimde kullanıyoruz ama her alanda olduğu gibi bu alanda da tüketim ülkesiyiz. O kadar az üretim var ki, medya sektöründe yaprak kımıldasa haberimiz oluyor. 140journos yeniyi deneyen, üreten bir yer. İçeriklerini hem Türkiye’ye hem de dünyaya sunabilen olgun bir medya kuruluşu haline geldi. Hangi sosyal medya platformu en çok kullanılıyorsa, biz orada var olup içerik üretmeye konumladık kendimizi.
Sosyal medyanın insanların karakterlerini, tepkilerini, duygu yapısını değiştirdiğini düşünüyor musunuz?
Tabii ki çok daha fevri, ekstrem uçlara sürüklenebiliyoruz. Kullandığımız araçlar kim olduğumuzu her zamankinden çok belirliyor. Algoritmalar ifadelerimizi daha da marjinalleştiriyor. Örneğin youtube’da bir video izlediğinizde, algoritmanın size sunduğu bir sonraki içeriğin daha sert olduğu düşünülüyor. Vejetaryenlikle ilgili bir video izliyorsanız, bir sonraki öneri veganlık üzerine.
Teyit edilmesi oldukça zor birçok bilgi dolaşıyor sosyal medyada, siz içerik hazırlarken sosyal medyadan faydalanıyor musunuz?
2012’de bu yola çıktığımızda bütün üretim modelimiz sosyal medyada üretilen içeriklerin doğrulanarak habere dönüşmesi üzerineydi. Literatürde vatandaş haberciliği olarak bilinen yöntemi Türkiye’de ilk kez biz örgütlü olarak hayata geçirdik. 500 kişilik bir iletişim ağı kurduk ve bu insanlarla sürekli irtibatta kalarak onların ürettiği içerikleri doğrulayarak yayına aldık. Sanılanın aksine sosyal medyadaki içerikleri doğrulamak hiç zor değil; birçok analog ve dijital yöntem ile içerikler doğrulanabilir.
Sosyal medya üzerinden haksız yere linç edildiğiniz oldu mu hiç?
Son 1.5 yılda yayın kimliğimiz değiştiğinden beri daha az linçe maruz kalıyoruz. Öncesinden bir örnek vermek gerekirse; Türkiye’de iktidarın dini alana müdahalesi konusunu merak edip araştırmaya başladık ve bu kapsamda cuma hutbelerinin siyasi bir ifade taşıyıp taşımadığını incelemeye başlayacağımızı duyurduk. En başta 140journos’un sadık kitlesi diyebileceğimiz insanlar buna büyük tepki gösterdiler. “80 bin camide bu hutbe paylaşılıyor, bir de siz mi paylaşacaksınız?” “Ak Parti’nin paralı askerimi oldunuz?”, “Cuma hutbesini merak etsek, Cuma namazına giderdik?” gibi tepkiler sadece normal vatandaşlardan değil ünlü gazeteciler ve akademisyenler tarafından da dillendirildi. İki hafta boyunca inanılmaz bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütüldü fakat açıkçası bu bizi merakımızdan alıkoymadı. 52 hafta boyunca okunan bütün cuma hutbelerinin içindeki siyasi referansları bulduk ve sonunda reel siyasete dair 19 gönderme tespit ettik. Eğer linçten korkup bunu araştırmayı bıraksaydık, belki çok önemli bulguyu kaçıracaktık. Bu anlamda, kendine özgürlükçü diyen kesim de dahil olmak üzere Türkiye’nin büyük muhafazakârlık taşıdığını düşünüyoruz. Bunun içinde biz kendimizi progresif olarak tanımlıyoruz.
Bir WhatsApp yayınınız var. Burası üzerinden kolay ulaşılabilmenin sizin için olumlu ve olumsuz yanları var mı?
WhatsApp bizim için bir yayın mecrası. İnsanlar düzenli almak istedikleri içeriklere üye oluyorlar. Günün haber derlemesi ya da yapay zeka üzerine makaleler gibi konuları seçiyor ve 140journos onlara toplu mesaj listeleri düzenli olarak ücretsiz olarak içerik gönderiyor. Bir de WhatsApp tartışma grupları var. 200’e yakın insan bir gruba ekleniyor ve 140journos editörleri herkese aynı soruları sorup, farklı cevapları alıyor. Grup 1 saat sonra işlevini tamamlayıp siliniyor, tüm görüşler web sitemizde listeleniyor. İnsanlarla diyalog içinde olmanın hiçbir olumsuz yanı yok. Bizi lovemark yapan en önemli öge, bu WhatsApp iletişimi oldu.
Gerçek ve tarafsız içeriklerin peşinde olanlara ne söylemek istersiniz?
Bizce, gazetecilik tarafsız bir tarih yazımı. Tarihe not düşmek, kullandığınız dili zamansızlaştırmak ve yalnızca bilgi odaklı olmak çok kritik. Kapsayıcı olup; anlattıklarını nasıl anlattığına dikkat etmek önemli.
Röportaj: Osman Palabıyık