Kozmetik devleri ve ünlü parfüm markaları son yıllarda Türkiye’ye daha dikkatli bakıyorlar. Çünkü buradaki pasta her geçen gün daha da büyüyor. Büyük markalarda bu pastadan pay kapmanın peşindeler. Türkiye’de niş parfüm alanında da bu durum böyle. Kısacası yeni keşfettikleri Türkiye pazarında var olabilmek için oldukça çaba sarfediyorlar. Ama çok değil beş-altı sene önce durum hiç de böyle değildi. Türkiye’de niş parfümcülüğün gelişmesi açısından Nişantaşı’nda bulunan La Deesse’in katkısını görmezden gelemeyiz. Birgül ve Gamze Ulucan kardeşlerle markalarının gelişimini konuştuk.
Niş parfümcülük konusunda da ülkemizde artık bir kültür oluştu. Herşeyin başlangıcı olarak Nişantaşı’nda bulunan Türkiye’nin ilk niş parfüm butiği La Deesse’in sarf ettiği yoğun çabayı gösterebiliriz. Beş sene önce mağazayı açan Birgül ve Gamze Ulucan kardeşler, bu maceraya ilk başladıkları günleri,“Parfüm bir sanat dalı, parfümörler ise alelade insanlar değil, duygularının kokuyla izah eden sanatçılar… Her konuğumuza bunu söyledik” diye anlatıyorlar. Şu an La Deesse sektörde saygın bir marka olsa da iki kardeş oldukça engebeli yollardan geçerek buraya gelmişler. Neyse ki şans, en ümitsiz oldukları zaman yüzlerine gülmüş.
Üniversitede makine mühendisiliği bölümünü bitiren Birgül Ulucan, sonrasında İngiltere’de işletme master’ını tamamlamış. Ardından yedi yıl boyunca IKEA’da çalışmış. O günlerde kafasında Türkiye’de olmayan bir şeyi yapmak fikri varmış. Bir arkadaşının parfümör eşi sayesinde parfüm dünyasını keşfetmiş. “O döneme kadar bir parfüm kullanıcısıydım ama doğuştan gelen bir merakım yoktu. Arkadaşım sayesinde parfümlerin büyülü dünyasına giriş yaptım”. Ekonomi mezunu kardeşi Gamze ise parfümlere karşı hep ilgili ve meraklıymış. Okulun ardından babasının inşaat şirketinde çalışan Gamze Hanım ablasının “Gel farklı bir şey yapalım” demesiyle bu işe adım atmışlar.
İlk başta bir esans firmasının distrübütörlüğünü alarak Türkiye’de şampuan, ıslak mendil, deterjan üreten markalara koku tedarik etmişler. Ama akıllarında hep niş parfümcülük adına bir şeyler yapmak varmış. Ve bunun için ilk adımı 2011 yılında Floransa’da katıldıkları parfüm fuarında atmışlar. Orada markalara “Biz Türkiye’nin ilk niş parfüm butiği olacağız” diyerek kendilerini anlatmışlar. Ama ellerinde sadece kiraladıkları boş dükkânları varmış. Çok sayıda markayla görüşmüşler ve hepsi “Diğer markalarla anlaşın sonra irtibata geçelim” deyip kibarca “Siz bir kenarda bekleyin” demişler Ulucan kardeşlere. Fuara o sene konuşmacı olarak ünlü parfümör, parfüm dünyasının yıldızı Francis Kurkdjian katılmış. Onunla tanışmışlar, dertlerini anlatmışlar ama o da net bir yanıt vermemiş. Birkaç ay sonra Kurkdjian’ın Fransa’daki ofisine giden Gamze ve Birgül açık açık durumlarını anlatmışlar ve onlardan gelen “Biz genç girişimcilere saygı duyuyoruz, sizinle çalışacağız” yanıtı her kapıyı açmış. Kurkdjian’ın ardından bir haftada 10 tane niş parfüm markasıyla distrübütörlük anlaşması imzalamışlar. O günlerle ilgili olarak Birgül,“Elimizde sadece dükkân vardı.Eğer Kurkdjian bizimle anlaşmasaydı her şey bizim için imkânsız hale gelecekti” diyor.
PARFÜM ATÖLYESİ
Şu an Türkiye’de niş yani lüks parfüme olan ilgi her geçen gün daha da büyüyor. Bu durumla ilgili olarak Gamze Hanım,“Trend kişiselleşmeye kaydı, insanlar kendilerine özel, herkeste olmayan şeyler istiyorlar. Ve bu nedenle de sık sık mağazamıza uğruyorlar” diyor. Birgül Hanım’da ablasına ek olarak niş markaların 10 sene önce bugün olduğu gibi ticari anlamda büyük beklentilerin olamadığını ama artık onlarında büyümek istediğini belirtiyor. Haliyle de bu durum pazarın gelişmesini sağlıyor. Initio, Andy Tauer, Keiko Mecheri, Ormonde Jayne, House of Sillage, Aedes de Venustas, Maison Francis Kurkdjian ve daha pek çok niş parfüm markasını ülkemize getiren iki kız kardeş sadece müşterileriyle bu markalarının kokularını buluşturmuyor. Koku meraklıları için parfüm atölyeleri de düzenliyorlar. Gamze hanım, koku meraklıları için düzenledikleri bu atölye çalışmasını şöyle anlatıyor: Buraya gelirken insanların konuyla ilgili olarak bilgi sahibi olmalarına gerek yok. Fransa’de 1700’lü yıllardan beri bu işi yapan bir firma var, şu an bu firmanın 14. Jenerasyonu şirkettin başında. Bu markanın baş parfümörü 10 yıl boyunca eğitimsiz burunlarında parfüm yapabilmeleri için bir sistem üzerinde çalışıyor. En çok kullanılan parfüm akorlarınından ve hammaddelerinden bir sistem oluşturuyor. Biz burada bu sistem üzerinden ilerliyoruz. İnsanlarla beraber 60 tane koku kokluyoruz, bunların 25-30 tanesi parfümün içeriğini oluşturuyor. 50 ml’lik bir parfüm yapıyoruz, sonrasında o parfümün formülünü de insanlara veriyoruz.Tekrar isterlerse o formüllü yeniden yapıp kendilerine iletiyoruz.
Ali Mert Alan