Sümbülteber Sevmez Misiniz ?

Diyeceksiniz ki “Başlığı yanlış yazdın herhalde. Sümbülteber Sever Misiniz ? olacaktı herhalde.” 🙂 Hayır tam da sormak istediğim soruyu sordum en baştan. Nedenini parfümsever camiası az çok bilir, sümbülteber ve ben pek anlaşamayız. Bazen sever gibi olurum, üzerimde taşımaya yeltenince ağırlaşır, yoğunlaşır hemen silmek ya da yıkamak isterim parfüm sürdüğüm yeri.

Fakat bu yazıda sizlere sümbülteberin beni ters köşe yaptığı parfümlerden bahsetmek istiyorum. “Var mıymış öyle parfümler?” diyenleri duyar gibiyim. Benim zevkime hitap edecek ve sümbülteberle barış yaptıracak parfümler keşfettim inanmayacaksınız. Polianthes tuberosa olarak da bilinen Sümbülteber (Tuberose), gece çiçek açan bir bitkidir. Tatlı, hoş kokusu nedeniyle, Tuberose parfümeri dünyasında uzun bir geçmişe sahiptir ve yüzyıllardır Fransa’nın güneyinde yetiştirilmektedir. Dört mevsim güzel kokan, bağımlılığı ve sonsuz sevgiyi temsil eden çiçek kokusudur. Gelin görün ki, bazı parfüm severleri de zorlayan bir tarafı vardır. Şimdi size bahsedeceğim parfümler, özellikle bu güzel çiçekle sulh yapmak isteyenler için biçilmiş kaftandır.

Ezelden beri sümbülteber aşığı olanları da etkileyeceğini düşündüğüm parfümler bunlar .

Hadi başlayalım.

İlk parfümümüz BDK, Vanille Leather. Bir Dominique Ropion parfümü. 2023 yılında biz parfüm severlerle buluşmuş. Fakat ben bu yıl keşfettim. İsminde her ne kadar vanilya ve deri geçse de parfümün tam kalbinde sümbülteber bulunuyor. Süsen kökü, vanilya ve deri tabanında, menekşe ve pembe biber açılışı ile tam ortaya 3 beyazı (sümbülteber, yasemin ve portakal çiçeği) yerleştirmiş. Benzoinin reçineli dokunuşu ise inkar edilmez bir bağımlılık, yaratıcı etki yapıyor. Bir çok akor olsa da burada ben sümbülteberi bayağı bayağı hissediyorum. Tatlı ve indolik haliyle parfüme nefis bir tatlılık ve feminenlik katmış. Dümdüz deri parfümü kullanamayanlardansanız mesela yine bu parfümü öneririm çünkü tüm floral etkiyi, lezzetli ve reçineli bir alt yapıya yaymış, deri ile de sofistike tarafa göz kırpıyor. Sümbülteber burada yavaş yavaş yormadan öyle güzel açılıyor ve tüm parfümü süslüyor ki, ba-yıl-dım. Kesinlikle ilk koklayışta aşk yaşadığım bir parfüm oldu. Serin sonbahar ve kış aylarının vazgeçilmezi olabilir.

İkinci bahsedeceğim parfüm Maison Crivelli, Tubereuse Astrale. Yaratıcısı Quentin Bisch. Bu parfüm de bir sonra bahsedeceğim parfüm gibi 2024 yılı parfümlerinden. İşte size adıyla sanıyla özbeöz bir sümbülteber parfümü ve yine bana inanılmaz hitap eden, şişeli edinmek isteyeceklerimden bir koku. Bu parfümü nasıl anlatsam? İçinde yine deri olması bir tesadüf mü bilemiyorum. Tahminen derinin o yırtıcılığını sümbülteber terbiye ediyor. Bu arada fragrantica’daki notalarda deri görünmese de markanın kendi websitesinde olduğunu görüyoruz. Hatta parfümün dahil olduğu koku ailesi floral deri olarak geçiyor. Tarçın ve osmanthusun sıcak baharatlılığı, vanilya ile birlikte sümbülteberle nefis uyumlu. Bir tık sentetik hissiyat da içeriyor parfüm doğrusu fakat o da inanılmaz hoş bir hava katıyor bütüne. Sakızımsı sümbülteber severler buna bayılabilirler çünkü burada hissedilen hakim hava o. Yine soğuk havada, şallar, kazaklar, mantolarla muhteşem yayılacak hem sizi hem çevreyi ısıtacak bir karizmatik.

Ve gelelim son parfüme. Bu sefer designer bir kokudan bahsedeceğim sizlere, Givenchy L’ınterdit Absolu. Givenchy L’Interdit parfümünün 2024 yılında en son çıkan flankerı. Orjinalindeki parfümörler Anne Flipo, Dominique Ropion ve Fanny Bal. Yine bir sümbülteber parfümü. Baştan sona sağdan sola. 1957’de Givenchy tarafından Audrey Hepburn’e ithaf edilen parfümün, modern versiyonu olarak 2018’de lanse edildi. Tabii ben de defalarca, çok çeşitli flankerları da dahil olmak üzere denemekten geri kalmadım. Her ne kadar sümbülteberle olamasam da, barışma çabam baki farketmişsinizdir. 🙂 Kimiyle baştan anlaşamadım, kimiyle anlaşır gibi oldum sonradan vaz geçtim. Derken Absolu flankerı benim L’Interdit ile olan zorlu gel-gitlerime bir son verdi. Evet ilk andan itibaren “evet ben bunu üzerimde taşıyabilirim” dediğim bir parfüm olmuş L’Interdit Absolu. Rom, tütün ve kakule eklenmiş bir kere. Beyaz çiçek baskınlığına bir denge getirmiş bu üçlü. Oldukça da dominant akorlar bu bahsettiklerim biliyorsunuz. Hatta parfümü bir tık maskülene kaydırdığı da söyleniyor, bana sorarsanız unisex’s çizgiye getirdi derdim maskülenden çok. Orjinal L’ınterdit’nin feminen çizgisini ortaya çekmiş bu flanker. Haa ama yine şahsi fikrim, hala feminene yakın bir unisex’s ve fakat biraz daha cool ve yaklaşması zor bir kadın var bu sefer karşımızda. Bayağı beğendiğim, son zamanlardaki designer parfüm flankerları içinde en etkilendiğim oldu Givenchy L’Interdit Absolu.

Sözün özü, koku deneyimi uçsuz bucaksız. Hiç bir tarz için kalın çizgiler çekmemek gerek. Kombinasyonlar, parfümör dokunuşlarındaki maharet, burnun zaman içinde evrilmesi derken bir çok faktör sizi etkileyebiliyor. Dolayısıyla denemekten çekinmemek, insanın kendine yakın bulduğu iksirleri bulabilmesi için tek ve geçerli yol .

Sevgiyle ve güzel kokularla kalın…

Ayşegül Karaçivi