SEVENGATES PERFUMES

Muhip Önal ve Berkan Başoğlu’nun yepyeni niş markaları Sevengates Perfumes, Nisan 2024 itibariyle Türkiye lansmanı ile parfüm piyasasına hızlı bir giriş yaptı. Ünlü parfümörlerle çalışılan “Duality” koleksiyonunda toplam on parfüm bulunuyor. Beş tanesi eau de parfum, beş tanesi ise extrait de parfum formatında olan parfümlerin şişe tasarımları da dikkat çekici. Yapay zeka, sanat ve hayal gücünün birleşimini hem görsellerde hem parfümlerin içeriklerinde görmek mümkün. Niş parfüm dünyasında, çok fazla benzer işler yapılan son yıllarda, özgün tasarımlarıyla Sevengates Perfumes parfümseverlere taze bir nefes olacak gibi görünüyor. Her biri özel olduğunu hissettiren parfümler, kullananları da özel hissettirecek cinsten.

Duality (İkilik) Koleksiyonu’nda yer alan parfümlere birlikte bakalım, neler hissettiriyorlar kelimelere dökmeye çalışalım. Buyrunuz…

CLEAN SLATE

İsmi “en ve taze bir başlangıç” anlamına geliyor. Seriye başlamak için de ideal… Notalarına baktığınızda sert bir parfüm bekleyebilirsiniz belki, evet tatlı ve yumuşak değil ama inanılmaz temiz ve ferah bir bitişi var. Tütsü ile birlikte absent ve viski boozy havayı çok alışık olmadığımız bir biçimde ve fakat nefis pürüzsüz veriyor.

Tarif etmek gerekirse mesela “Serin” diyebilirim. Odunsu, animalik dokunuş ve deri de yine hiç sizi korkutmasın. Öyle ustalıkla işlenmiş ki burnu tırmalayan yoran hiçbir tarafı yok. “Bildiğiniz tüm tanımları kenara koyun” diyor adeta parfüm. Hiçbir akor aşırı öne çıkmadan hep birlikte müthiş uyumlu. Enerjik ve canlı diğer taraftan da rahatlatıcı enteresan bir şekilde. İkiliğin meydana çıkardığı uyumla başlıyoruz. Clean slate her şeyi temizlemiş ve yepyeni bir başlangıç yapmış.

(Parfümör: Emilie Bouge)

IMMORTAL SHADE

Gustav Klimt’in “The Kiss” tablosunun bir yorumunu parfümün üzerinde görünce, daha koklamadan bir kalp bıraktım. Bir olmak ve tek olmanın dualitesinden esinlenilmiş. Vanilya tatlılığı ile ölmezotunun kendine özgü burukluğu temel ikiliği oluşturuyor. Romun verdiği boozy hava, tütün ve katran da bu ikiliği tavana çıkaran güçlü işbirlikçiler. Aşkın ölümsüzlüğünün temsilcisi ölmezotu baştan sona hissettiriyor kendini. Parfümün kremsi karakteri siyah çayla sarsılıyor bu sefer de. Yine bir başka ikilik karşımızda.

Tıpkı aşkın öngörülemezliği gibi, bu parfüm de kendini gurman bir salınıma bırakıyor. Ölmezotu sevmek şartıyla bayılacağınız lezzet dolu bir yorum.

(Parfümör: Maïa Lernout)

SATYR

İsmi gibi satirik bir hali var bir kere onu söylemek gerek. Yani eleştirel, bir tık uzaktan bakan ve cool. Hiciv vazgeçilmez bir öğe. Dumanlı bir kenevir yorumuna kremsi sandal ağacı ve amber ekleniyor. Deri de oldukça yumuşak kullanımlı. Çok çok enteresan ve güçlü duruşu olan bir parfüm. Paçuli, günlük, vetiver, sedir, lavanta, pembe biber yine bu özgün orkestranın elemanları. Dumana boğmuyor, tatlılıkla iç baymıyor, tazelikle yormuyor. Hepsinden uygun miktarlarda karışıma ekliyor. Gözümde canlanan tabii görselin de etkisiyle, iki dirhem bir çekirdek jilet gibi giyinmiş takım elbiseli bir erkek.

(Parfümör:Angeline Poubeau Leporini)

SEMAZEN

Adı ile görseli ile ve tabii kokusu ile yine bir ikiliği kucaklıyoruz, maneviyat ile teknolojinin imkansız görünen birlikteliği adeta. Tonka ve amberin aromatik bir yorumu diyebilirim buna. Fakat yine değinmek gerek notalar ayrıksı şekilde hissedilmiyor genel olarak hepsi bir bütünü oluşturan nadide parçalar gibi. Ve ortaya çıkan bütün, parçaların tek tek toplamından daha büyük ve anlamlı olmuş. Pürüzsüz bir aromatik baz, tonka ile amberin sıcak tatlılığına nefis ters köşe bir zemin oluşturmuş. Dualitenin hayattaki yansıması kokuda yine kendini gösteriyor. Ben bu parfümü tatlılık ve sıcaklığın sofistike bir aromatiklik üzerine yükselmesi olarak tanımlıyorum. Etkileyici…

(Parfümör: Emilie Bouge)

TELL SOMETHING

Bence koleksiyonun en artisan iki işinden biri. Parfümün sanata dönüştüğü nokta.

Ozon, mürekkep ve parşömen kağıdı size ne diyor?

Çok farklı şeyler değil mi? İsmi gibi bize kesinlikle bir şeyler söyleyen meselesi olan bir parfüm bu. Durun daha bitmedi; hint keneviri, haşhaş, aldehitler, marin notalar, gül, deri, amber. Bakmayın böyle sayıyorum her birinin dokunuşunun bir araya gelmesini (biraz zor ama ) hayal ettirmeye çalışıyorum. Baştan sona oldukça iddialı, taşıması kolay olmayan yine benzersiz bir iş. Uzayın derin boşluğunu mürekkebin o güçlü ve farklı hissiyatını okyanus ferahlığı ile harmanlayın. Bu parfüm bir moda defilesindeki en sanatsal, en koyup izlemek isteyeceğiniz, alırsanız sizi başka bir seviyeye taşıyacak bir iş. Oldukça köşeleri olan ve kesinlikle deneyimli burun isteyen özel bir çalışma.

(Parfümör: The Noz)

HEROINE

İrisin muhteşem boozy bir açılışla başlayan çok hoş bir yorumu. Menekşe yaprağı yine hafif hafif eşlik ediyor, ben baştan sona alıyorum. İnanılmaz bir bütünleşme olmuş bu aşamada. Konyağın verdiği içki efekti tüm elementleri içten içe genişletiyor sanki, zihnimizde oluşan dalgalar gibi iç içe geçiyor her şey. Büyüyerek evrene karışıyor.

Vanilya, sandal ağacı ve vetiver yine bize o med-ceziri hissettirecek cinsten. Edp olmasından dolayı aydınlık tarafta görünse de, irisin o hüzünlü, puslu, derin ve karanlık yönünü vurguluyor. Narin ama güçlü yumuşak ama etkili. Tıpkı isminin anlamı olan “kadın kahraman” gibi.  Dualite yine başrolde… Uyanmak istemeyeceğiniz bir rüya gibi. Tende kalışı ve kendinin açışı muhakkak denenmeli.

(Parfümör: Koray Sevinç)

COLLITHEREUM

Gizli ile aşikarın bir arada olduğu düalitenin merkezi. Benim koklar koklamaz erkek kullanımında çok güzel olacağını düşündüğüm bir parfüm oldu Collithereum. Selvi ve yosun ikilisi, karabiberin baharatlı twisti ile yükseliyor. Greyfurt, tütsü ve mür bize yine taze ile dumanlının, tatlıyla ekşinin dansını getiriyor. Paçulili, amberli, cypriol yağı ile topraksı aromatik bir bitişle karşımızda. Enteresandır dakikalar sonra içindeki hafif tatlılık da perde arkasından göz kırpıyor. Odunsu aromatik parfüm seven beylerin vazgeçilmesi olabilecek bir parfüm.

(Parfümör: Jérôme di Marino)

MOOD CANVAS

İstanbul’un düalitesine ithaf edilmiş bu parfüm. Gece ile gündüz, güzel ile çirkin bir arada. Markanın bana göre ikinci en artizan çalışması. Türk kahvesinin o güzel kokusu, kakule, pembe ve karabiber ile papatya nefis bir İstanbul panoraması çiziyor. Kalbinde parfümün ana oyuncusu tütsü var. Tütsü parfümlerine mesafeli dursam da, bu yorumun oryantal dokunuşu beni bir nebze yakınlaştırdı parfüme. Karamel de yine bilinen şeker şerbet karamellerden değil, bütüne uyum sağlayan hafif yanık bir karamel. Mistik havada, kullananı ile iletişimde olmak isteyen yine adeta konuşan bir parfüm. Bir persona gibi. İstanbul’u giymek isteyenlere nadide, özel, lokal ile evrenseli birlikte kucaklayan bir iş.

(Parfümör: Maïa Lernout)

AI FRAGMENT

Amber ve meşe yosunun güçlüğünü, Mısır gülü özü, mür, reçine ve sandal ağacı ile harmanlayan bir parfüm. Temelde bir molekül parfümü, nasıl moleküller laboratuvar ortamında üretiliyorsa parfüm de ismiyle belki de ona gönderme yapıyor. Ambroksan havası, etrafı çevreleyen renkli çeşitli eşlikçilerle çok yumuşatılmış. Klasik olarak aldığımız o metalik havayı ben burada almadım. Aksine yumuşacık, sarıp sarmalayan, molekül parfümü olmakla birlikte katmanlı, tekdüze kalmamış, çiçeksi fasetler, tonka, amber vs ile bir dantel gibi işlenmiş bir parfüm. Kalıcılığı yüksek, fark yaratacak, molekül odaklı olmakla birlikte tüm renk skalasını önünüze seren canlı aynı zamanda da zarif bir parfüm arıyorsanız tam sizlik.

(Parfümör:Nathalie Feisthauer)

NEON NIGHTS

Şişe görseli Van Gogh’un “Cafe Terrace at Night” tablosundan esinlenerek tasarlanmış. Dualite olmadan hayat olmaz öyle değil mi? Yine başlıyoruz parfüme ve beyaz şarapla siyah çayın ikiliği, siyah ile beyaz gibi soğuk ile sıcak gibi bizi karşılıyor. Gecenin içindeki pişmanlıklar ve anılar kol kola dans ediyor. Floral dokunuşlar bizlere bu şarap ve çay ikiliğini güzelce süsleyerek sunuyor diğer yandan. Gönüllü gidiyoruz geceye doğru.

Şakayık, ylang ylang ve vanilya üç güzeller. Tüm bahsedilenler yanında süsen kökünün derinliği, krema yumuşaklığı ve aynı zamanda topraksı buğulu hüznü benim en çok hissettiklerim. Vanilya, pudramsı manolya ve mürün misk ile bağlanışı nefis bir kombin olmuş gerçekten. Parfümde bir parfümsever burnun ihtiyaç duyduğu her şey mevcut. Hissettirdiği duygu; tamamlanmışlık…Doyumsuz.

(Parfümör: Maïa Lernout)

Ayşegül KARAÇİVİ