NOTWITHSTANDING: kendin çal kendin oyna

Son zamanlar da İzmir’i sallayan ciddi bir afet var. Bundan en çok beslenen de metal camiası… Çünkü en köklü gruplarımızdan Notwithstanding, son albümü “Hurricane” ile nefes kesici bir dönüş yaptı! Hazır grup konserlerde de bolca tozu dumana katmaya devam ederken, buyurun samimiyet ve müzik aşkı dolu röportajımıza…

Notwithstanding İzmir’in en köklü gruplarından biri. 1997’den beri aktif bir şekilde müzikal yolculuğuna devam ediyor. Bu süreçte bazı durgunluklar da yaşamasına rağmen 2018 yılında çıkardığı yeni albümü ve konserleriyle sesini duyurmaya devam ediyor. Grup bu süreçte nasıl bir dönüşüm geçirdi bahseder misiniz? NWS’in şu an müzikal kariyerine bakış açısı/planları nedir?

NWS 97 den beri aktif ve evet bazı dönemlerde sesimizi dışarıya duyurmadık ama hep üretkendik. 20 yıldan fazla bir süredir devam eden bu süreçte hep bir öncekinden daha kaliteli albümler yapmaya çalıştık ve bundan sonra da aynı bu doğrultuda devam ederek yolumuza devam edeceğiz. Aslında en büyük planımız, kendimizi bu son albümümüz ‘Hurricane’ ile daha geniş kitlelere duyurabilmek, şehir dışı ve hatta yurt dışı konserlere ağırlık verebilmek.

Yeni albüm Hurricane’e tepkiler nasıl? NWS’in müzikal olgunluğunun zirveye ulaştığını ve sound’unun da zenginleştiğini düşünüyorum bu albümle. Artık tarz olarak da hardcore tanımlaması yerine alternatif metal demeyi tercih ediyorsunuz.

Çok teşekkürler! Hurricane’e gelen tepkiler gerçekten bizi çok mutlu ediyor ve bir sonraki albüm için de daha kolay motive olmamıza yol açıyor. Evet, tarz olarak hardcore’dan biraz alternatif ve hatta progresif yöne doğru bir ilerleme var. NWS hiçbir zaman kendini tekrarlayan bir grup olmadı, hep daha modern hep daha ileri bir yön belirledi kendisine. O yüzden tarz olarak farklı türlerin müziğimiz içinde duyulup değerlendirilmesi bizim için çok olumlu.

Hurricane albümünü bestelerken ilham aldığınız şeyler nelerdi? Liriklerde yer alan temalardan bahseder misiniz?

Aslında sözler içinde belirli bir tema veya mesaj kaygısı yok. Sözler bu albümde çok daha fazla mecaz veya metafor içeriyor. Her dinleyici farklı anlamlar çıkarabilir her şarkıdan. Yer yer günümüz dünyasının içinde bulunduğu olağanüstü yok oluş içgüdüsü yer yer zaman kavramının anlamsızlığı ve bazen de bir türlü uyanamadığımız kâbuslarımız sözler içinde hissedilebilecek duygular. İlham almak için nasıl bir gezegende yaşadığımızı bilmek ve de detayları görebilmek yeterli bizim için.

Hurricane kapak tasarımını kim yaptı? Albümün ismine gönderme yapan bir afet fotoğrafı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Kapak fotoğrafı ve tasarımı çok sevgili dostumuz Özkan Durakoğlu’na ait. Hepimizin çok sevdiği bir fotoğraf ve illüstrasyon üstadıdır kendisi. Evet, çok doğru, kapaktaki afet, kasırga nasıl ifade etmek isterseniz onu anlatıyor. O felaketin içindeki şemsiyeli kişi de yine albümün genelinde hissedilen ironiye vurgu yapıyor.

Albüm BigFatMama Records plak şirketinden çıktı. Bu firmayı tercihinizin sebebi neydi?

BigFatMama, bünyesinde çok farklı sanatçılar barındıran, birbirine çok uzak gibi görünen ama aslında çok yakın olan bir topluluk. Şirket prensiplerini kendimize çok yakın ve çok samimi bulduğumuz için tercih ettik.

1 Nisan’da İzmir’de düzenlenen Venom Inc. konserinde sahne almıştınız. Yanılmıyorsam, sizi en son 28 Ekim’de İzmir’de gerçekleşen Dark Day organizasyonunda izledik. Gasp ve Sülfür Ensemble ile birlikte sahne aldığınız enerjisi yüksek sağlam bir organizasyon oldu biz dinleyiciler için. Siz nasıl buldunuz? Artık NWS’in konserlerini daha sık izleyebilecek miyiz?

Dark Day gerçekten enerjisi yüksek bir konser oldu. Hem gruplardan hem de organizasyondan çok memnun kaldık. İzleyicilerin dikkate değer şekilde alışkın olduğumuzdan daha genç olmaları da bizi epey şaşırttı ve geleceğe dair umutlandırdı. Ayrıca şarkılara da eşlik etmeleri bizim için inanılmaz bir mutluluktu.

Konserlerinizde sık karşılaştığım bir şey de düet. Gasp’dan Özgür Ölütoprağı ile son albümden “Everywhere or Nowhere” parçası için yaptığınız düet ortalığı baya tozu dumana katmıştı en son. Bu konudaki düşünceleriniz nedir? Kendi adıma bunu tekrar tekrar izlemek/dinlemek isterim.

Özgür’ü o kadar eskiden tanıyoruz ki o da bizden biri gibi aslında. Sahneye çıkması ve bizimle beraber söylemesi çok sevindirdi hepimizi. Seyirciden gelen tepki de inanılmazdı ve aslında bunu konserlerde ve belki de kayıtlarda sıkça yapmak için bize de bir yön vermiş oldu.

Grubun değişik bir ismi var. Hep merak etmişimdir, “buna rağmen” olarak çevrilebilecek bağlacı neden bir grup ismi olarak seçtiniz? Aynı isimde Kanadalı bir rock grubu da varmış. İlginç bir şekilde İzmir’de bağlaçlardan giden bir başka grup daha vardı; In Spite…

Aslında onun hikayesi de ilginç. NWS’nin kurulma aşamasında, zorluklar içinde olan ve de aslında hep zorluklar yaşanacak ama ‘ bütün bunlara rağmen ‘ yoluna devam edecek bir grup olacağı belliydi. O zamanlar henüz grup üyesi olmayan ama NWS ailesinde olan vokalistimiz Atilla’nın içeriden koşarak gelip okuduğu 1818 yılında basılmış olan Mary Shelley ‘in Frankenstein kitabı içinde bulduğu ve de sözlükten baktığında da “işte bu!” diyerek bize haykırdığı bir isim oldu.

NWS kadrosunda bir değişiklik var; ilk iki albümde yer alan vokal Murat Yılmaz yerine şimdi Atilla yer alıyor. Ben Atilla’nın vokallerini daha çok sevdim açıkçası. Siz de artık bir kardeş grubu oldunuz, değil mi?

NWS ailesinde kardeş olmak için illaki kan bağına ihtiyaç yoktur. Eski ve mevcut üyelerimiz ile birbirimize çok bağlıyızdır ve evet kardeş gibiyizdir. İllaki kan bağı sorulursa evet gitar ve vokal arasında o bağ da vardır.

Bateristiniz aynı zamanda Beyefendi grubunda değil mi? Daha önce baterist sorunu yaşadığınızı ve bir dönem drum machine ile konser verdiğinizi hatırlıyorum. Şov anlamında bir sıkıntı olmamıştı o zamanlar yine NWS cayır cayır çalmıştı ama şu an kadronun oturması da ayrı güzel. Bu süreçten biraz bahseder misin?

Öncelikle belirtmek isterim ki Emre artık Beyefendi grubuyla çalışmıyor. NWS’nin başından beri sabit iki parçası; gitar (Fatih) ve bas (Onur). Bu sebeple vokal ve davul konusunda uzun zaman problemler yaşadık. Davul konusunda ciddi şekilde yıprandığımız dönemler oldu. Bizim unuttuğumuz (ya da unutmak istediğimiz) ama senin de hatırlattığın gibi bir konsere davulcu olmadan drum machine’le bile çıkmışlığımız var.  Ama o kötü günler Emre’yi kadromuza almamızla artık geride kaldı. Yüksek enerjisi ve yaratıcı fikirleri ile uzun zamandır bizimle ve onunla beste yapmak ve konserlerde çalmak çok keyifli.

Aslında İzmir’in en aktif metal gruplarından biri olmakla birlikte (2000lerin başında Pan Promotions olarak düzenlediğimiz konserleri hatırlıyorum da NSW eksik olmazdı) albümleriniz arasında epey zaman var. İlk albüm “Born In Conflict” 1999’da, İkinci albüm “From Inside” 2005’te, son albüm “Hurricane” ise 2018’de çıktı. Bu araların sebebi neydi?

Aslında birçok sebep sayılabilir, ülkenin durumundan, ekonomik durumdan vs. vs… Ama asıl büyük problem yine bestelere katkı sağlayabilecek ve de en önemlisi bunları canlı olarak kayıt edebilecek sabit bir davulcumuzun olmamasıydı. O yüzden çok zaman kaybettik. Aslında kısacası 20 senede 4 albüm çıkarmışız. 5 sene ortalamasını düşürmek için çok üretken bir dönemdeyiz. Bunun gerçekten böyle olduğunu 5. albümümüzün çıkış tarihinin yakınlığı belli olunca da ispatlayabiliriz.

NWS’in unutamadığı bir konser var mı? Bu şovu özel kılan nedir peki?

İlk albümün çıkışından sonra çeşitli illerde konserler verdik. Ama Eskişehir’de verdiğimiz konser unutulmazdı. Anadolu Üniversitesi bünyesinde düzenlenen kapsamlı ve başarılı bir organizasyondu. Akşam sahne aldığımız sırada yağmur yağıyordu. Seyircinin bir köşeye çekileceğini düşünmüştük. Bize katıldılar. Şarkıları söylediler. Coşkulu bir kalabalıktı. Çaldığımız şarkıları bir kere daha çalabilirdik. Sahneden inmek istemedik. Ayrıca TRT’de yayınlanan Rock Market’in Ankara Hard Rock Cafe’de düzenlediği ve televizyon programı için çekimini yaptığı konser sound olarak unutulmazdı.

Sizce 2018’in en iyi albümleri arasına neler girer?

Antimatter – Black Market Enlightenment

A Perfect Circle – Eat The Elephant

Parkway Drive – Reverence

Tesseract – Sonder

Chelsea Grin – Eternal Nightmare

Riverside – Wasteland

Zeal and Ardor – Stranger Fruit

Hago – Hago

Jonathan Davis 2018 Black Labyrinth

Between The Buried And Me – Automata I

Ghost – Prequelle

Yerli metal piyasasında yükselişe geçen gruplar hangileri sizce?

Ne yükselişi yaaa, takılıyoruz işte hep beraber, çalıp oynuyoruz kendi kendimize. (gülüyor)

Sanat dalları çoğu zaman iç içedir ve birbirini etkiler. Bunlardan en sık karşıma çıkan müzik ve edebiyat birlikteliği olmuştur. NWS olarak edebiyata bakış açınız nedir? İlham aldığınız eserler, yazarlar var mı ya da kişisel olarak yazılı edebiyata ilginiz var mı?

Aslında bu soruya NWS olarak tek taraflı cevap vermek zor, çünkü grupta 4 farklı ruh ve 4 farklı okur var. Hepimiz çok farklı eserler okuyor ve farklı yazarları takip ediyoruz. Sözler yazılırken fikir alınan çoğunlukla yine hayatın kendisi oluyor ama yine de eser veya yazar olarak örnekleme yaparsak; Ray Bradbury (Fahrenheit 451) – David Eagleman (Ve…) – George Orwell (1984) – Carl Sagan , Sartre, Kafka, Hermann Hesse, Hakan Günday, Ömer Hayyam, John C.Parkin, Rosi Braidotti (İnsan Sonrası) ve daha birçok yazar ve kitabı…

Türkiye metal piyasasında uzun süredir varlığını koruyan bir grup olarak mevcut durumun bir analizini yapsanız artılar ve eksiler ne olur?

Türk Metal Müzik piyasası maalesef çok iyi yerlerde değil, hatta iyi bile diyemeyiz. Evet, teknoloji ilerledi ve gruplar artık çok daha kaliteli kayıt tekniklerine ulaşabiliyor. Ses ve bütünlük anlamında eskiye nazaran milyon kat öne fırlamış durumdayız ama işte o kadar. Dedim ya işte az önce, kendin çal kendin oyna. Maalesef bir yere varmıyor bu çabalar. Karamsar bir tablo çizmek istemeyiz ama olan biten kesinlikle bu.

Bir metal grubunun en çok ihtiyacı olan ve grubu en kötü etkileyen şeyler ne olabilir sizce?

Sabırla birbirini dinleyebilmek ve anlayabilmek çok önemli. Dış etkenlerden de kesinlikle etkilenmemek gerekli. Mesela konserlerde karşımıza çıkan kötü bir organizasyon veya ses sistemi grupta huzursuzluk yaratmamalı. Yine kötü etken olabilecek başka bir şey de eleştirinin çok az olması veya herkesin ayıp olmasın diye ‘aaaabi çok iyi yaaa’ diye yalandan güzel eleştiri yapması. Maalesef son dönemde gördüğümüz şey aynı saman alevi gibi başlayıp biten evlilikler gibi grupların da kurulup dağılması. İnsanlar artık birbirini dinlemiyor maalesef! Yine ilk cümleye dönersek, bizim işte birbirini dinlemek ama gerçekten dinlemek ve de anlayabilmek çok önemli.

Röportaj için teşekkürler. Son sözlerinizi alabilir miyim?

Güzel ve anlamlı sorularınızla içimizi döküp rahatlamamızı sağladığınız için çok teşekkürler. NWS olarak önümüzdeki dönemde hem daha çok konser vereceğiz hem de yeni bir albümle karşınızda olacağız. Tekrar teşekkürler!

Röportaj: Zeynep Çolakoğlu