Dünyanın önemli parfümevlerinden biri olarak gösterilen Memo Paris, kısa bir süre önce Kapadokya’dan ilham alarak tasarladığı “Cappadocia” isimli parfümlerini insanların beğenisine sundu. Biz de markanın kurucusu John Molloy’a parfümün hikayesini sorduk.
“Kapadokya nefes kesici bir bölge, muhteşem bir manzarası var. En güzel formların ortaya çıktığı, toprağın ve elementlerin birleşiminin gücü hakkında fikir veren çok özel bir yer. İnsanların yaşamak için bu muhteşem yeri seçtiğini ve doğanın burada gelişebildiğini bilmek daha da etkileyici. Kapadokya yaşayan bir yer ve ona bir koku ithaf etmek bizim için harika bir seçimdi. Bir süredir Kapadokya’yı düşünüyorduk ve deja-vu gibi hissettik, deneyimlediğinizi düşündüğünüz ama tam olarak zamana yerleştiremediğiniz bir şey. Bir hayal gibi… Paylaşmak istediğimiz duygu da bu. Kapadokya, neden ve nasıl olduğunu tam olarak bilmeseniz de duygusal haritanızın bir parçası olan bir yer.
Kapadokya seyahatimizin ardından buradan etkilenerek yaptığımız parfümde nelerden ilham aldığımızdan bahsetmem gerekirse öncelikle o bölgeyi anımsatan malzemelerle yola çıkmak istedik. Bu bize bir başlangıç noktası verdi. Kayaların renkleri safran, mür, sandal ağacı ve vanilya… Safran, lezzetli tatlıları ve yemekleriyle Türk mutfak kültürünün değerli bir parçası. Yetenekli parfümör Gael Montero’nun yüceltmek istediği şeylerden biri de buydu. Ayrıca bu parfümde türk gülünün olması da bir anlamda zorunluluktu. Türk Gülünün güzelliği ve narinliği onu çiçeklerin ilham perisi yapıyor.
Öte yandan “Cappadocia” parfümümüzü peri bacalarından esinlenerek tasarladık. İlhamımızı Kapadokya’da safran renklerinde bir gün batımından aldık ve oranın toprak ve doğayla kurduğu ilişkiden yola çıktık. Sonrasında da hayal gücümüzü serbest bıraktık ve çalışmaya başladık. Bacanın tepesinden, kokulu bir duman, bir malzeme spreyi gibi biraz büyülü bir şeyin çıkabileceği fikrini sevdik. Bir peri masalından fırlamış gibi!”