Flört ilk günden bugüne sayısız badire atlattı ama hiçbir koşulda vazgeçmedi, “Yola devam” dedi. Şimdi de “Bambaşka” isimli yeni albümleriyle karşımızdalar. Flört grubunun üyeleri Ozan Kotra, Ata Akdağ, Hakan Çağlar ve Çağatay Kehribar ile bir araya geldik. Yeni albümlerini, rol alacakları çizgi romanı ve Rasta Baba’yı konuştuk.
Albümün sözlerine baktığımızda duygusal, eğlenceli, fırlama cümlelerle karşılaşıyoruz. Sözlerde dördünüzün imzası var. Bu şarkılar nasıl ortaya çıktı, sözler konusunda fikir birliğine varmak zor olmuyor mu?
Ata: Şarkılar bazen öyle tesadüfi şekilde ortaya çıkıyor ki, insan kendini evrene ait bir araç, bir aracı gibi hissediyor. Ağzınızı açıyorsunuz ve daha önce hiç tasarlamadığınız bir cümle dökülüveriyor dudaklarınızdan… Benim Suçum’u grubun kayıtlarını yaptığı Bay Papağan Stüdyoları’nda yazmaya başladım, elimde bir akustik gitar vardı ve kelimenin tam anlamıyla gitarı tıngırdatıp mırıldanıyordum. Maç Başladı da Bodrum’da bir konser öncesi soundcheck esnasında ortaya çıktı, tribünvari koro vokaller de ekledik ve şarkıyı trajik bir kazada yok olup giden Kızıl Ordu Korosu’na ithaf ettik. En ilginci de Ömre Bedelsin’in ortaya çıkışıydı. Albüm için şarkı seçildiği süreçte evde yüksek ateşle yatıyordum, feci hastaydım. Birden bir şeyler beni dürttü ve yataktan doğruldum, gitara uzandım ve doğrudan doğruya “Ömre Bedelsin”in nakaratını çalmaya başladım. Öksürükler ve terlemeler eşliğinde, yaklaşık yarım saat içinde şarkı bitmişti. İşte bu yüzden kendimi müziğe hizmet eden bir aracı gibi görüyorum, o şarkılar yazılacak ve görevden kaçamazsınız!
Ozan: Ata ile 14 yaşımızdan beri şarkı yazıyoruz ve çocukluğumuzdan beri bu konuda kendimizi geliştiriyoruz. Çağatay ve Timsah’ı da bu konuda zorladık, çünkü onlarda da bu kabiliyet vardı. Onların da yazmasıyla Flört’ün yelpazesi daha da renklendi. Birbirimizin şarkılarına burnumuzu fazlasıyla sokarız. Çünkü o şarkı Flört albüm repertuarına girmişse artık o hepimizin şarkısıdır.
Çağatay: Albüm repertuarı tamamlandıktan sonra da her şarkıyı prova fırınına sokup bir güzel pişiririz. Yeterli pişme seviyesine gelen şarkılar kayıt sürecine hazır hale gelir ve kayıtlar başlar.
Fuat Güner’in Flört grubu için özel bir yeri var. Ve kendisi aynı zamanda “Bambaşka” albümünüzün süpervizörü. Güner, Flört’ün müziğine neler kattı?
Timsah: Önceki albümde prodüktörlüğümüzü yapan sevgili abimiz Fuat Güner bu albümde de son kontrolleri ve düzeltmeleri yaptı, adeta son kararı veren merci oldu. Flört’ün bugünkü müzikal zenginliğine kavuşmasında üstadımızın bize aktardığı bilgi ve deneyimlerin büyük bir rolü olmuştur, diyebiliriz. Türk müzik tarihinde böylesi önemli bir isimle ağabey/kardeş ya da öğretmen/öğrenci ilişkisi içinde olabilmek büyük bir şans. Etkisini kelimelerle ifade etmek çok zor, yaşamanız gerekir. Üstatla çalışırken öyle bir anda, öyle bir şey söyler ya da gösterir ki, kendi bilgilerinizin yeterliliğini sorgular ve daha öğrenecek çok şeyiniz olduğunu anlarsınız.
Ozan: Fuat Güner’le 1992 yılında tanıştık. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en efsanevi grubunun müzikal beyni karşımızdaydı. Demişti ki; ” Henüz çok başındasınız ama umut vadediyorsunuz”. Sanıyorum biz bu konuda şanslıyız. MFÖ’nün tüm müzikal tecrübelerinin aktarıldığı ve doğrularıyla yoğrulduğu tek grubuz. Prozodi, düzgün Türkçe kullanımı ve müzikal temizlik açısından bir miras bırakıldı bize… Bunun için, bize verdiği tüm emekler için hayatımızın sonuna kadar minnettarız ona. O MFÖ’nün F’sidir. Flört’ün de F’si O’dur.
16 sene önce yazdığınız ve çok sevilen “Rasta Baba” bu albümle tekrar geri döndü ve sözlerinden anladığımız kadarıyla baba halen maceradan maceraya koşmaya devam ediyor. Onu gerçekten çok özlemişiz. Bu kadar sevilen, konserlerinizde seyirciye coşturan bu şarkının devamını kaydetmek hanginizin fikriydi?
Ozan: Rasta Baba’yı ilk yazdığımızda bizim yolumuzda böylesine bir dönüm noktası olacağını düşünmemiştik. Gerçekten fenomen bir karaktere büründü. Yakında ilk versiyonun, Avrupa pazarına sürülecek bir remix’i çıkacak. Abbey Road’da çalışılıyor. Henüz biz değil ama Baba, Abbey Road’a kafayı soktu. İkinci bir macera fikri bu sene oluştu kafamda ve bir gece ansızın yazdım. Riskli gibi görünebilir ama değildi çünkü bu başka bir macera ve sound olacaktı. Öyle de oldu.
Flört, Türkiye’deki başka gruplardan, farklı gruplardan biri, albümün adı da “Bambaşka”. Bu albümü bambaşka yapan Flört kıstaslarına göre daha farklı kılan unsurlar nelerdir?
Çağatay: Bu albümü anlatan en güzel kelimeydi “Bambaşka”. Her şarkının diğerinden başka ve farklı enerjilerde olması bu ismi koymamızda en önemli etkenlerden biri. Aslında her albümümüzde bu özellik var. Belki de bu durumun altını çizmek istedik.
Ozan: Dört kişilik bir grupta dört eleman da şarkı yazıp, söyleyip, vokal yapıyorsa bambaşka bir grupsunuzdur. Dört şarkı yazarı, dört solist ve sahnede de dört kişilik show… Hiçbir grup sahnede bizim kadar yorulamaz. Buna inanın.
Ata: Türkiye müzik sektörü açısından baktığınızda bu albümün ‘bambaşkalığı’ konusunda bence hiç soru işareti yok. Albümün açılış şarkısını grubun davulcusu yazmış, söylemiş. Diğer şarkılara geçtiğinizde her bir üyenin kendine has bakış açısını grup müziğine nasıl kattığını görüyorsunuz. Şarkı sözleri anlaşılır, prozodi kurallarına dikkat edilmiş, basit rock kalıpları yerine özgün melodi üretimi hakim, analog kaydın sıcaklığı buram buram hissediliyor. Flört diskografisi içinde değerlendirdiğinizde bu albüm bence sürpriz değil, asıl başkalık sektör içinde kendini gösteriyor. En ufak bir kibir hissine kapılmadan, hatta biraz üzülerek söylüyorum ki bazı bakımlardan ‘Biz ve diğerleri’ gibi bir durum oluşuyor. Keşke bizim önem verdiğimiz konulara herkes aynı derecede dikkat etse de ‘bambaşka’ olmak zorunda kalmasak…
“Tehlikeyle Flört” isimli sinema filmi tecrübenizin ardından bu sefer de bir çizgi romanda olacakmışsınız. Hakan Çağlar, Evliya Çelebi Seyahatnamesi hakkında bir resimli roman projesi üzerine çalışıyordu. Sizin yer alacağınız çizgi roman Hakan’ın üzerine çalıştığı proje mi?
Timsah: Evet böyle bir proje var, takriben 5 senedir üstünde çalışıyorum. Proje için değerli sanatçılardan oluşan bir ekip oluşturmaya başladım. Yakında, asıl mesleğim olan müzisyenliğimle yoğun uğraşırken de proje ilerleyebilir konuma gelebilecek. Dostlarım da bu çizgi romanın başrollerinde .
Ozan: Bir çizgi romanda yer almak gerçekten heyecan verici. Tek sıkıcı yanı, çizerler tarafından her ifadeniz için fotoğraf çekilmesi. Bazen sıkıcı olabiliyor. Ama kağıt üstünde kendimi gördüğümde çok tuhaf bir his uyandırıyor. Robert Redford, Ken Parker’de kendini görünce ne hissetmiş bilmiyorum ama ben iyi hissettim.
Bir stüdyonuz var ve o stüdyoyu parasızken sıfırdan meydana getirmişsiniz. 90’larda Kim Bunlar adıyla müzik yaparken bir haftada ünlü olmuştunuz. Sonrasında para ve şöhreti elinizin tersiyle itip kendi istediğiniz müziği yapmak için Flört adıyla yeniden başladınız. Psikolojik olarak insanı zorlayacak pek çok şeyi yaşamış bir grupsunuz. Olumsuzlukların üstesinden nasıl geliyorsunuz?
Ata: Biz, popüler müzik tarihini okumuş ve izlemiş insanlarız. Bizden önceki grupların hayat hikayelerinde öyle değerli deneyimler ve yol haritaları saklı ki… The Beatles gitaristi George Harrison, 1966 sonrası gruptaki büyük ruhani değişimi anlatırken “Başlangıçta para ve şöhretin peşindeydik ve genç yaşımızda bunlara kavuştuk, ama bu sayede cevabın bu olmadığını anlamıştık” diyordu. Bu cümleyi duyduktan sonra, aynını deneyimlemeniz gerekmiyor, ulaşmak istediğiniz tek şeyin şöhret ve para olmadığını zaten biliyorsunuz. Maddi olanaklarınız ne kadar artsa da daima eksik kalan bir şeyler olacaktır. İşte Flört, o eksikleri tamamlamak ve ürettiği işlere anlam katmak için elinden geleni ardına koymayan bir yapıya sahip. Olumsuzlukları aşma konusunda ise Flört tam bir ‘survivor’. “Beni öldürmeyen acı beni güçlendirir” sözünün yaşayan bir kanıtı adeta… Hani kimileri için “Allah’ın yürü ya kulum dediği insan” deriz, işte hiçbirimiz bu tanıma uymuyoruz. Ne elde etmişsek hepsine tırnaklarımızla kaza kaza ulaşmak durumunda kalıyoruz ve bundan ötürü şikayet de etmiyoruz. Dışardan ya da içerden kaynaklı ne kadar büyük sorunlarla karşılaşsak da hepsi Flört müziğinin içinde eriyip gidiyor, hatta bazen şarkıları oluşturan yapıtaşlarına dönüşüyor. Sonuç olarak, bizi yıkabilecek herhangi bir dış unsur yok, biz bitti demeden Flört bitmez!
Ozan: Türk Müzik sektöründe bir grubun yaşayabileceği her şeyi fazlasıyla yaşadık. Bu durum şöyle bir güveni sağlıyor: Müzik sektörüne nükleer bomba atılsa hayatta kalan sadece Flörtler olur.
Ali Mert Alan