by
on
under
tagged
Permalink

Bilemezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan

foto1

‘Dua, aşk ve yoksulluktur’ Alexis Carrel

İnsanlık var olduğu andan itibaren ona sadık bir yoldaş olarak her zaman acı vardı. Kimi zaman sevgiliden uzak kalan insan acılara büründü, kimi zaman hastalandı, kimi zaman sevdiklerinden ayrıldı, kimi zaman küçük görüldü, ya da savaş gördü. Çaresiz kaldı insan. Çaresiz bırakıldı ya da.

Benim tanımlamama göre çaresizlik, durumu değiştirememe halidir.Yaşananlara müdahale edememek, isteksiz bir teslimiyet ve olana bitene boyun eğmek. İşte tüm acının kaynağı. İnsan çaresiz kaldığında ise dualara sığındı. Herşeye gücü yeten herşeyi duyan ve her şeye hakim olduğunu düşündüğü yaratıcı güce seslendi, tamda bize öğretildiği gibi. Kendisi yetmiyordu olanı değiştirmeye. Dualar etti, duyulmak istendi. Bıkmadı, usanmadı, umut kesmedi. Dua ederse ancak değişir yazgısı sandı. Haklı mıydı?  Değişir miydi yazgısı? İşte bunun cevabını düşünüyorum son günlerde. Dua ettiğimiz bizi duyuyor, dinliyor, halimizi acımızı paylaşıyor bundan eminim. Ama dualarımıza göre hayatımız değişiyor mu? Dua ederken varlığını kabul ettiğimiz yaratıcı güç dualara cevaplar veriyor mu yoksa sadece izleyici mi? Bazen hiçbir şeye karışmadığını düşünüyorum. Televizyonda savaş mağduru insanları görüyor, herkes gibi acılarına tanık oluyorum. Aylarca devam eden savaşlarda kim bilir nasıl içten umut kesmeden dua ediyorlar. Hastaneler de duaların bulut bulut yükseldiği yerlerden olsa gerek. Onlar deli gibi dua ederken, dua edilen acılarını paylaşıp yakın bir dostun seslenişi gibi içinden ‘ey kulum, bu da geçecek ve iyi hissedeceksin, sabret’ diyor ama başka bir şey yapmıyor sanki.

Mitolojik bir hikâye tamda bu düşüncemi destekliyor. Yunan Mitolojisinden savaş tanrısı Ares tüm dünyaya korku ve acı verdikten sonra düşmesi ile dünyaya hükmetmesini sağlayacak son şehir olan Olympos’u işgal eder. Olympos üzerine Ares ve tanrılar tanrısı Zeus diplomatik bir müzakereye girişir. Dünyaya tanrıların müdahale etmesinden rahatsız olan Ares’in talebi, Olympos karşılığında tanrıların bir daha dünyaya müdahale etmemesidir. Acı çeken insan tanrılara dua etmiş ve savaş Tanrısı Ares’in işleri dualara dayanamayan iyi tanrıların müdahalesi ile zaman zaman ters gitmiş. Ares, tanrı müdahalesi olmayan bir dünyada rahatça at koşturabilmek için tanrıları dünyada istememiş.  Zeus korku hastalığına yakalanmış ve bu yüzden direnmeyecek ve kendini oluruna bırakacak olan Olympos halkının acizliğini görmüş ve Ares in bu korkudan güç alarak daha da güçlenmemesi için teklifi düşünmeden kabul etmiş. Böylece tanrıların kullandığı dünyaya açılan tüm kapıları kapattırmış. O zamandan beri dünyadan insanlar sesleniyormuş tanrılarına ama cevaplar gelmiyormuş. Ama sanırım bu insana söylenmemiş ki insan hep umut etsin. Şuanda aktif iş başında olan Ares yapılan onca duaya rağmen aylardır Suriye’de şarkılarını söylüyor. Dualar evrende dolaşıyor dolaşmasına, duyuluyor duyulmasına ama bir geçit yok ki cevaplarda gelsin dua sahibini bulsun.

foto2

Peki, İlahi müdahalelerin kapısı kapanmışsa eğer neden tüm dinler duanın gücünden bahsediyordu? Tüm dinlerde dualara mucizelerle cevap veren yaratıcı kendine dua edenleri mağdur etmemişti. Dua o kadar kıymetliydi ki dua ile seslenen insan için asalar yılana dönmüş, nehirler tersten akmıştı. Dua edilen duaları duymuş ve olmadık mucizeler ile cevaplar göndermişti. Üstelik bir insanın illa özel olmasına gerek de yok duasının kabul olması için. Kur’an ‘ellerinizi açıp dua edin’ diye sesleniyor tüm inananlara. ‘Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var’ diyor birde ek olarak.

 

Birde üç boyutlu gözlükleri takalım ve öyle bakalım. Kuantum fiziği araştırmacılarının yapmış olduğu çalışmalara göre moleküllerin %99 u boşluktan meydana gelmektedir. Bu boşluk içinde enerji rahatça hareket edebilmektedir. Boşluk iletkendir ve enerjinin dolaşımını sağlamak için vardır. İnsan bedeninin içinde de bulunan bu boşluk aynı zamanda insanların arasında, havada ve varlığını tanımladığımız herşeyde mevcuttur. Yani aslında hayat son derece boştur.  Bazı bilim adamları imkânsız gibi gözüken duaların gerçekleşmesini bu şekilde açıklıyor. Ettiğimiz dualar aslında bir enerji kaynağı. Biz dua ettiğimizde o duaları bu boşluk arasına salıveriyor ve evreni dolaşmalarına izin veriyoruz. Evreni dolaşan dua istediğimizi de alıp bize geri geliyor ve bir bakıyoruz imkânsız şeyler bile gerçekleşmiş.

foto3

Yıllarca hasta insanları tedavi etmek için çabalamış bir idealist doktordur Alexis Carrel. Dua adı altında bir kitap yazmış ve duanın etkisiyle tedavisi olmayan hastalıkların nasıl iyileştiğinden bahsetmiş sayfalarca. Dua’nın yarattığı mucizeler karşısında o kadar şaşkına dönmüş ki sonunda bir kitapla bilimsel gözlemlerini ölümsüzleştirmiş. Beni en çok etkileyen gözlemi bir başkası için yapılan duanın daha etkili olduğu tecrübesidir. Nur içinde yat Alexis Carrel. Sana eski kitaplarla dolu bir kütüphanede rastladım. Sen aklımdaki sorunun sendeki cevaplarını eski, sarı, saman kâğıtlar üzerinde toz kokulu sayfalarınla benimle paylaştın.

Alexis Carrel’i günümüz bilim adamları yaptıkları deneyler ile destekliyor. Duke Üniversitesi’nin bir deneyi şöyle anlatılıyor; Durumu ağır ve aynı hastalıktan mustarip olan hasta insanlar doktorlar tarafından en yakın eşitlikte iki guruba ayrılıyor. Her iki gruba da birebir aynı tedavi yöntemi uygulanıyor. İki grup arasında birinci gruba yedi farklı inanca mensup kişiden oluşturulan bir üçüncü grup dua ettiriliyor. İkinci gruba ise sadece tıbbi tedavi uygulanıyor fakat dua edilmiyor. Sonuçlar şaşırtıcı! Dua edilen grubun iyileşme hızı edilmeyen gruba göre %50 ila %100 arasında daha yüksek. Bu örnek bana şu cümleyi kurdurdu: kendin için dua edebilirsin ama makbul olan ve kabul olan belki başkası için ettiğin duadır. Başkası için ettiğin dua aslında kendin için ettiğin dua değil midir? Belkide, bir bütünün parçası olarak parçaya değil bütüne dua edilmelidir. Ne zamandır unuttuğumuz bütünümüzü fark edip, üzerimizdeki bencillikten titreyip uyansak ve bu bolluk ve bereket içinde en uzak noktamızda yoklukta var olmaya çalışan, o çok ihtiyacı olan parçamıza dua etsek dünyayı bile değiştirebiliriz. Barışı biz getirebilir, milyon kilometre ötemizde yaşanan acıların bize o boşlukta gelmesini engelleyebiliriz. Kendimiz için şükretme modunda iken gerçekten ihtiyaç sahibi için talep edebilecek kadar erdemli olabilir miyiz?  Günümüz insanı için fazla aşkınca bir ruh hali.

 

 

foto4Duasız üşürmüş melekler bil!

Sana bir dua eden olsun,

Senin de bir dua ettiğin.

Bilemezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıkları aydınlatan,

Sana ummadık kapılar açan

Bilemezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan.

Mevlana

 

Yazı: Selda Dinç

Foto 1 / Foto 3: Barış Görgün

Foto4: Tayfur Sanlıman Tablosu

3 comments to “Bilemezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan”
3 comments to “Bilemezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan”
  1. GUZEL BIR YAZI OLMUS, DUA GERCEKTEN BIR ENERJI GONDERME, DILERIM KOTU INSANLARIN KALPLERI HEP SEVGIYLE DOLAR, KARDES KARDESI KIRLI CIKAR EMELLERI , HIRSLARI, KINLERI DOLAYISI ILE YOK ETMEZ,KALEMINE SAGLIK HARIKA OLMUS

Comments are closed.