Chrıstıan Dıor – Poıson Gırl: Ya aşık ol ya da nefret et

Christian Dior’un 1985 çıkışlı Poison’ından 2016’ya kadar uzanan yolculuğu, ivmeyi yukarı taşıyarak devam etti. Her parfümüyle fark yaratan ve başarısını katlayarak devam ettiren serilere çok rastlamıyoruz. Son çıkan en küçük kız kardeş Poison Girl’e kadar gelenek bozulmadı. Efsane devam ediyor yani… Bu kült seri, her parfümüyle çok satmayı ve konuşulmayı başardı. Poison Girl ise hem ablalarının şanını üstlendiğinden hem de o günlerde bütün caddelerde esmekte olan La vie est belle ve Black Opium fırtınasının yeni rüzgarı olması iddiasından dolayı henüz çıkmadan çok tartışıldı, konuşuldu. Bu yüzden az linç yemedi Francois Demachy…

“Ya aşık ol ya da nefret et” parfümlerine örnek gösterebileceğim Poison Girl ise benim için, vanilya, tonka ve badem akorunun en iyi örneği diyebilirim. Daha iyi bir örneğe henüz rastlamadım. Bu tarzda yapılan bütün parfümlerden farklı, çok daha iyi bir parfüm Poison Girl. Notaların kendini tek tek hissettirmediği, hepsinin sarmalının ortak bir koku yaydığı bir formüle sahip. Lisedeyken yaklaşık 4-5 şişe kullanmıştım. Ama son şişelerin “Batch Belası”ndan nasibini aldığını düşünüyorum.

İlk batch’lerle ilgili tek söyleyebileceğim ara ara gelen bir sütlü çikolata akoru hissetmem. Parfümsever dostlarımın bazıları bana katılmakla birlikte yeni şişelerde bunun olmadığı yorumuna katılıyorlar. Performansı ve silajı benim için gayet iyi. Yeni şişelerde bu anlamda bir sorun yok. İnanılmaz iltifat topladığını eklemeliyim. Yazının sonuna gelirken sevmeyenlere de hak verdiğimi söylemeliyim. Gerçekten yapış yapış olduğu ve boğucu olmaya başladığı anlar da olmuyor değil.

Yahya Türkmen