Geçtiğimiz Cumartesi dişçi randevum vardı sağlıklı gülüşler için. Sonradan fark ettim ki aynı gün bir arkadaşımın nikahı var. Dişçiyi aradım “Kusura bakmayın ben unutmuşum bugün bir arkadaşımın nikahı var, gelemeyeceğim ” dedim. İptal ettim randevuyu. Evden çıkmaya hazırlanırken nikaha beraber gideceğimiz arkadaşım aradı. Kızmazsam bana bir şey söyleyecekmiş. “Söyle” dedim söyle. “Ben tarihleri karıştırmışım nikah bugün değil yarın” dedi. Telefonu kapattım, dişçiyi tekrar aradım “Bir yanlışlık oldu, arkadaş nikah tarihini yanlış söylemiş müsaitseniz bir dolguya, bir köprüye, kanal tedaviye size geleceğiz” dedim. Telefonda konuştuğum kız yine gülümseyerek “Müsaitiz buyurun gelin” dedi. Gittim. Beklerken masada bir dergi gördüm sayfalarını hızlıca çevirirken de Ali Amca’yı. Kendisiyle geç tanıştım yani. Pek çok kişi onu ve kıyafetlerini biliyormuş. Sonrasında muayene için çağırdılar. Koydum dergiyi kenara. Doktor baktı dişlerime “Sıkıntı yok, boşuna gelmişsin ama iki dakika sohbet ettik fena da olmadı” dedi. “Aynen öyle doktor bey, Hipokrat’a da selamlar, ellerinden öpüyorum” dedim.
Kısa dişçi randevum vesilesiyle tanıştığım Ali Amca’yı bilmeyenler için kısaca tanıtayım. Berlin’de yaşayan fotoğrafçı Zoe Spawton sık sık sokakta Ali Amca’yla karşılaşır ve tarzı dikkatini çeker. Sonrasında Ali Amca’nın fotoğraflarını çekmek istediğini söyler. Ve olaylar gelişir. Fotoğrafları koydukları blog epey ses getirir. Alman basını Ali Amca’ya yer verir.
Yaklaşık yarım asırdır Almanya’da yaşayan Ali Amca eski bir doktor. Şimdi terzilik yapıyormuş. Ali Amca spor da giyinse, takım elbise de giyinse asla kıyafetine uygun renkte yumurta topuk ayakkabılarından vazgeçmiyor.
Konu modaysa ve ” X markanın yeni kreasyonu çıktı ceketler 10 bin Euro, Hollywood ünlüleri hep bu marka giyiniyor” tarzında moda bloglarına sizde benim gibi uzaksanız Ali Amca’yı takip edin.
Ali Mert Alan