Yaşru: Yaşanmışlık ve tarihten besleniyoruz

Şarkı sözlerinde Türk mitolojisi ve Türklerin geçmişini anlatan topluluk, yerli ve yabancı dinleyicilerin beğenisini kazanmayı başarıyor. Yaşru’nun kurucusu bestecisi, gitaristi ve vokalisti Berk Öner’le bir araya geldik. Son albümleri “Ant Kadehi”ni ve şarkı sözlerini konuştuk. 

Türk kültürü ve metal müziği birleştirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Grubu kurduğumda aslında benim tek kişilik projemdi. Türün oluşumunda eskiden beri sevdiğim ve icra ettiğim doom metal ve müzikten ayrı olarak özellikle İslamiyet öncesi Türk tarihi ve kültürüne olan ilgimin birleşmesi etkili oldu. Ama dediğim gibi çok sabit bir duruşum yok… Tür de değişikler gösterebilir, sözler de..

Yaşru’yu metal müzik dinleyicileri de seviyor. Hayatında metal müzik dinlememiş insanlarda. Sizin tarzınıza yabancı olan dinleyicilerden ne gibi yorumlar alıyorsunuz?

Aynen dediğiniz gibi, çok geniş bir dinleyici yelpazemiz var. Yabancı dinleyicilerden de oldukça beğeni ve ilgi görüyoruz. Belki de Türkiye’den böyle bir tür daha önce dinlemedikleri ve içinde eski kültürü yansıttığından olabilir bu.

Yaşru ne demek?

Eski Türk dilinde “saklı, gizli, sır” anlamına geliyor.

Yaptığınız müziğe ne ad veriyorsunuz?

Çok sabit bir tanım koymak, sınırlamak istemem ama genel olarak yaptığımız tarza folk/doom metal diyebiliriz.

Türklerin geçmişi ve mitolojisini lirikal anlamda ele alan bir topluluksunuz. Peki, şarkı sözleri nasıl ortaya çıkıyor?

Evet, sözler genellikle epik ve lirik ama içe dönük duygular da söz konusu… Söz yazımları parçanın yapısına göre değişiyor. Müziğin verdiği duygu ve düşünceler buna büyük ölçüde yön veriyor. Tabii kullanılan sözleri müziğe sırıtmayacak şekilde yedirme konusunda da oldukça titiz davranıyorum. Şarkılarda işlediğimiz konularla ilgili olarak gerçek yaşanmışlık ve tarihten de beslendiğimizi söyleyebilirim.

Son albümünüzün adı Ant Kadehi. Bunun özel bir anlamı var mı?

“Ant içme” çok eski zamanlarda Türklerin önemli ritüellerinden biri. Ant edilir ve kımız dolu kadehe kan damlatılıp içilirmiş. Günümüzde kullanılan ant içme terimi de bu kökten geliyor.

 “Ant Kadehi” önceki çalışmanıza göre daha sert. Bu albümle mi kafanızdaki müziği tamamen notalara döktünüz. Yoksa her albümde benzer değişiklikler olası mı?

 Evet “Ant Kadehi” önceki albümlerden daha sert bir yapıya sahip. Bunu da albümün kayıt aşamasında düşünerek bilinçli olarak yaptık. Daha sert folk metal sound eksikliğini doldurmak maksadıyla bunu tercih ettik. Tabii bu soundumuzun her zaman sabit olacağı anlamına gelmez, bir sonraki çalışmalar yine değişiklik gösterebilir.

 90’lı yıllarda da farklı bir grupla metal müziğin içindeydiniz. O yıllardan bugüne Türk metal piyasası ileriye mi gitti yoksa geriye mi? 

Evet, 95 -99 yılları arasında Ankara’da Seraphim adlı doom metal grubunun gitar ve vokalistliğini yaptım. Dediğiniz gibi 90’ların ortalarından itibaren 2000’li yılların başına kadar Ankara, Bursa, İzmir, Eskişehir, İstanbul metal grupları ve piyasası açısından çok hareketliydi fanzinler, flyerlar, mektuplar vs…  Ama o zaman şimdiki gibi imkanlar yoktu. Şu an çok daha profesyonel… Kayıtlar ve prodüksiyon açısından kaliteli çok değerli gruplar var. Bu anlamda metal müzik piyasamız gelişti.

 

2016’da yayınladığınız “Börübay” İtalyan, 2017’de yayınladığınız son albümünüz de Rus bir plak firmasından yayınlandı. Bu firmalar sizi nasıl buldular?

İtalyan plak firmasıyla arkadaş tavsiyesi ile kontağa geçmiştik, sonrasında müziğimize ilgi gösterdiler ve onlara çalıştık. Son albüm için bizim şirket arayışlarımız vardı. Rus plak firmasıyla biz kontağa geçtik. Özelikle Rus firmanın bizi daha önceden biliyor ve müziğimizi de seviyor olması da onlarla anlaşmamızı kolaylaştırdı.    

Üretken bir grupsunuz. Bundan sonrası için planlarınız neler?

İmkan buldukça konser ve festivallerde bulunmak istiyoruz. Tabii yeni yapıtlar da zaman içinde olabilir. Yeni albüm için şarkılar oluşturup kaydediyoruz, çalışıyoruz, kafa yoruyoruz. Ama tarih vermek ya da net bir açıklama yapmak için henüz erken.