Size Ceylanpınar’ı anlatayım

ceylanpınar

Seçimler yapıldı ve pek çok yerde tekrar tekrar oylar sayılıyor. Bu gidişle bir sonraki yerel seçime kadar sayılır. Gözlerimizin önü üç gündür çöp kutularından, tuvaletlerden çıkan oy pusulalarının fotoğraflarıyla dolu.  Trafoya giren kedilerin  neden oldukları  elektrik kesintisiyle bir seçimi daha arkamızda bıraktık. E bi de muhtarlık seçimi nedeniyle hayatını kaybeden 8 kişi var. Anlayacağınız seçimler tam bir demokrasi şöleni gibi geçti! Demokrasiden anlaşılan bu: Oy çalmak, hile yapmak, öldürmek ve kan dökmek.

Aşağıdaki yazıyı Temmuz ayında yazmıştım. Maalesef Ceylanpınar’da işler o günden bugüne daha kötüye gitti. Orası gayet gergin aylar geçirdi. Yerel seçimler sonrası ise çatışmalar ve kavgalar olağan olaylar haline geldi. Orada yıllardır Türkler, Araplar ve Kürtler bir arada sorunsuz bir şekilde yaşadılar. O bölgede terör olayları yaşanmadı.  Ama “Büyük düşünenler” o bölgede ortamı germeyi başardılar. Ne diyebilirim ki? İlahi adaletin en hızlı şekilde tecelli etmesini istiyorum sadece.

 

Şanlıurfa’nın  Ceylanpınar ilçesi; bakımsız yolları, geleceği olmadığı için gelecek kaygısı taşıyamayan insanları, unutulmuş haliyle gitmesek de görmesek de bizim köyümüz. Arap ve Kürt nüfusunun yoğun olduğu, terör olaylarının yaşanmadığı bir yer. Bazılarınız belki saatli maarif takvimlerinin arkasında görmüştür “Dünyanın en büyük çiftliği” yazar. İşte orası Ceylanpınar’daki Devlet Üretme Çiftliği’dir. Geçmişte  bölge halkı burada çalışır, emekli olurdu. Aynı şekilde onların çocukları da. Günümüzde o çiftlikte yöre halkı üç paraya, sözleşmeli olarak çalışıyor. Halkın büyük çoğunluğu mevsime göre, Adana’ya, Karadeniz’e tarlalara çalışmaya gidiyor. Birde Ceylanpınar’ın adından  da anlaşılacağı gibi orada ceylanlar var. 30 -40 sene önce oralarda cirit atan ceylanları avcılar vuruyor diye hepsini koruma altına aldılar. Ceylanlar ölmüyor artık. Bu ilçenin diğer özelliği de Suriye sınırının tam dibinde olması. Suriye’nin Resul Ayn köyü ile Ceylanpınar bir nefes kadar uzak. İki köyde de birbirine akraba olan çok sayıda insan var. Resul Ayn köylüleri de karşı köylerindeki insanlar kadar fakirler. Bayramlarda sınır açılır birbirleriyle bayramlaşıp, hediyeler verirler. Hediye de çay, toz şeker ya da küçük köylerinden büyük şehirlere göç etmiş uzun zamandır görmedikleri akrabalarının fotoğrafı olur. Daha doğrusu olurdu.

ceylanpınar3

Bir zamanlar Ceylanpınar

Bir kaç aydır malum ortam gergin Suriye’deki olaylar Ceylanpınar’a sıçradı. Kurşunlar, bombalar Resul Ayn’ın tam karşısına isabet ediyor. İki ülkenin insanları ölüyor, kaderleri aynı. Bu durum da kimsenin umrunda değil. Devlet büyükleri; insan hakları, demokrasi, kardeş ülke diyor ama yok sayılmak olan yerlerin kaderi silah seslerinde de değişmez biliyoruz.

Yukarıdaki satırları dört ya da beş ay önce yazmıştım. Sonrası tufan. Durulmadı kadersiz bölge. Geçtiğimiz hafta Resulayn’da El Nusra ile PYD güçleri arasındaki savaş bizim tarafa sıçradı. 10 günde Ceylanpınar’da 3 kişi öldü. Eskiden avcılar oradaki ceylanları avlıyorlardı. Şimdi avcılar insanları avlıyor, havan topuyla. İnsanlar ölünce içiniz burkuluyor. Sayısına bakmadan. Yani “Sadece 3 kişi, 5 kişi öldü abartmayın” diye düşünmüyorsanız. Mesela ben öyle düşünmem. Üçün beşin lafını yapmam. Yani şu sayıdan fazlası ölmüşse üzeleyim demem.  İftara on dakika kala tarlasını sulamaya giden bir çiftçi öldüğünde üzülürüm. Bir de o köy benim köyümse daha çok üzülürüm. Sonrasında bu durumla ilgili bir araştırma yapılmazsa, konu kapatılmaya çalışılırsa da üzülürüm. Ama şaşırmam. Alıştık maalesef.

Böyle zamanlarda köşe yazarı, televizyon yorumcusu, ekonomist, stratejist, emekli ulusalcı, stajyer danışman “Yetenekli Bay Yiğit” gibi  telekineziye inanırım. Ceylanpınar’da insanların öldüğü  gece bir iftarda Adalet Bakanı Sadullah Ergin “En kötü günümüz böyle olsun” diyordu kameralar karşısında. Ne diyebilirim ki? Yiğit Bulut haklı telekinezi yapıyorlar. Yoksa bir bakan böyle bir açıklamayı neden yapsın?

Ali Mert Alan