Sansür annenizinkidir

filhakikat-sansür

Sansürüm kapıyı çalıyor, bir dakika.

Devşirmek ve kusmak zorundalık. Kendini tutmak söz konusu değil. Her şeye rağmen sizden biraz korkmakta olduğumdan öznesi ben bir bulamaç kaşıklamanıza gönlüm razı. Muzdarip sansürüm bunu söylüyor sevgili okur. Pek çok şey söylüyor. Susması söz konusu değil de, dinlendiği kadar anlatıyor.

Bir saniye sansürüm çay koymuş, hüürrrrp.

Tamam. Şimdi size sansürümden bahsedeceğim. Sonra da başka hiçbir şey yapmayacağım. Başlıyorum.

Benim sevgili sansürüm dünyada öteki kişiler olduğunu öğrenmemdir. Ailemin ev dediği dört duvarda akıtılan eşkenar yastık salyalarıdır. Kolalı ilkokul yakası ve simsiyah formadır. Bahçelerdeki marşlar, varlıklara armağan olunan varlıklar, alınan pekiyi notlarıdır. Sınıfın ilk okumayı söken zeki beyinsizliğidir sonra. Her çocukluğun dibine kadar sıradan akıl almaz anekdotlarıdır. Tatil şeklinde yutulan paket doğadır. Yarışı bol eğitkenliğimdir. Skorer kütüphane fetişimdir sonra. Sansürüm her zamanda ve kesinlikle kocaman paradır. Vazgeçilemeyen damak tatları ve fayton çeken atlara onların boklarından daha az gösterdiğim ilgidir. Bir şeye güzel dememdir, birine güzelsin dememdir. Duygusal olduğuma inandırmamdır kendimi. Sansürüm anneannemdir, çok sevdiğim. Onu çok sevdiğimi yazıvermemdir her fırsatta. Sansürüm sevdiklerimdir. Hayatta kalmayı hak ettiğimi, hak ettiğinizi düşünmemdir sansür. Sansür huzura özlemimdir. Benim sansürümün hepinizin sansürünü döver diye düşünmemdir.

Durun! Sansürüm pencereden sarkıyor, içeri soğuk sesler doluyor.

Benim can sansürüm asiliğimdir. Yumruk atmamdır kızdıklarımın sansürlerine. Ve sevdiğim müzikleri sevmeyenlere karşı savurduğum jelatin mercekli toplardır. Yırtık pantolonumdaki diş izleridir, şarkı söyleyen ikonlardır, ama hep çizgi dışı. 27 yaşında ölenler sansürümdür, ben hala hayattayım ki bu da sansürdür. Beyaz yakalara tutunup İkarus’u taklit etmemdir ışıldaklı eğlence gecelerinde. Bütün dünya yetmez ki dememdir sansürüm. Sansürüm başımı kim okşuyorsa, bana hayran kim varsa odur. Sansürüm okşadıklarımdır, üzerine titrediklerimdir. Sansürüm kedimin süt çıkarmak için bastığı midemin kaldırdığı pislikler ve dünyanın bütün patilerinin tertemizliğidir. Sansürüm çorba kaşıklarken iki adım ötemde ölenlere gözümün ucuyla bakmamdır ki o çorba yıllardır içilmektedir. Sansürüm yaratıcı ve farklı olduğum düşlerin hayatıma taşmasıdır. Sansürüm bu insan benim dostum dememdir. İnsanların beni sevmesidir sansür diğerlerini sevmeden. Sansürüm iş görüşmesindeki ütülü yüzümdür. Banka hesaplarımdaki azlıktır sansür. Artırmaya çalışmam sansüroğlu sansürdür. Aylık taksite bölünmüş bütün orgazmlarım sansürün hasıdır hatta!

Evet. Sansürüm kaşlarını çattı, sadede gel diyor.

Sansürüm benim; hiçbir zaman gerçekleşmeyecek fetişleri yalayıp yalayıp duran muhtaç ruhumun sansürüdür. Devlet dersinde öldürülen çocukların şiirini okumamın sansürüdür. Üniversitede özgürlük ve eşitlikle sevişip durmadan, sonrasında ofisimle evlenmemin sansürüdür. Çaresizliğimin sansürüdür. O sınırlar artık genişlemiyor diye umutlanmamın sansürüdür. Ölümü düşünürken zaten her gece bir gün hepiniz benim sansürüme tapacaksınız deyişimin sansürüdür. Ölümün, ölümümün sansürüdür. Devletlerimin sansürüdür. Küresel markalarımın, festivallerimin, şairlerimin sansürüdür. Oleoresinin, capsicumun, copun, acının, genç fidanların geride bıraktıkları duygu lokmalarının hijyenik, kansız sansürüdür o. Elbette internetimin sansürüdür. Genç, kravatsız, parlak, fikirli yeni emicileri örnek almamın sansürüdür. Avazımın yankısını gerçek sanmamdır dijital diyarlarda. Saati bilmem kaç yeni dünya parasına çalışan küçük ellerin emeğiyle boyun eğmeyen iletiler boşalmamdır sansürüm. Avatarımı penceremden atamamamdır. Yemediğim onca haltın yanıma kar kalmasıdır. Akarsu gibi olamamamdır, biriktirmek uğruna.

Bir türlü, bir türlü, bir türlü kurtulamamamdır şundan bundan sansürüm.

Sansürüm her maceramdır. Her maceramdan sonra güvenliğe, evime dönmemdir. Orada bekleyen annelerdir. Affedersiniz ama sansür annelerinizinkidir. Annelerimizin sansürleri bizim de sansürlerimizdir. Hem yaşatan hem yaşatmayan içsesimizdir ve iyi ol diyen. Konforludur ve eli hep omzumuzdadır. Korkularımızı öper o, ne kadar iğrençleşsek de sever bizi, pişmanlıklarımızı natürel sabunlarla ovar. Sevginin gücüyle döver bizi sansürümüz. Boynumuza otuz derecelik gökyüzü döker ve gözlerimizi kapatarak gülümseriz onun için. Güneşi hisseder gibi hissederiz tokadını, rıza gösterdiğimiz tüm iyiliklerimizi, güzelliklerimizi yumruk yumruk emeriz ve daha bir sürü şey.

Sansürüm bu okunmuş pirinci yut diyor ama.

Sansüründen ayrı eve çıkanlar da varmış duydum. Duymak da sansürüm oldu bak şimdi. Sansüründen habersiz olanlar da varmış, yoruldum. Sansürümün dermanı dizlerime doldu şimdi. Kanserim sansürümdür diyor ve en kısa zamanda sansürüyorum bu şeyden. Ve tabi bir de hepinizi içten dışa sansürlüyorum.

İyi olalım. Sansürümüz de iyi olsun. Artık bitiyorum. Son olarak izni verilmiş her özgürlüğümüzde sanrılarla dolu yeni bir sürüngen dünya bizim gibilerle ve sansürle dolsun diyorum.  Dört saat sonra sevişmek üzere.

Yazı: Yiğit Ünsay