by
on
under
tagged
Permalink

Neden mi seviyorum yağmuru?

flat550x550075f
Küçüklükten kalma bu duygu bende. İlahi bir gücün varlığına inanıp, ondan korktuğum, korkutulduğum, başıma gelen her şeyi bir şeylere bağladığım yaşlardan kalma. Sen de bilirsin, yaramazdır insan o çağlarda; “Oruç tutucam anne, beni de kaldırın” der mesela Ramazan ayının ilk akşamında. Gece bir azimle kalkar, yer, huzur içinde geri yatar… Ve uyumadan, tüm ödevlerini bitirmiş öğrenci güveniyle bir şeyler ister; “Annemle babamı ayırma hiç. Sınıfta yerler değişsin Bilge’yi yanıma gelsin. Tabi bir de paramız olsun çok. O kadar çok paramız olsun ki yemek masasında kavgalar çıkmasın. Annem “ne oldu verdiğim bilezikler” diye hesap sormasın. Babam, gecenin bir vakti kapıyı vurup çıkmasın… Öyle çok paramız olsun ki, frenleri tutan bisiklet alabilelim gelecek yaz. Ayağımı arka tekerleğe koyduğumda durmayacak bir gün, canım yanacak diye ödüm kopuyor. Kimseye çaktırmıyorum ama onlar sanki bisikletin frenleri tutuyor da artistliğine böyle yapıyorum sanıyor. Bilirsin işte, yaramızdır insan o çağlarda. Sahura kalktığı gecenin ertesi sabahında, akşamdan kalma bir tepsi tatlıya tav olur. Canı şokella çeker, kazınır midesi kahvaltı ister, bozar orucunu, “zaten niyet etmeden yatmıştım ki” gerekçeleriyle. Hiç bir dileğin gerçekleşmeyeceği gerçeğiyle.
by swaroop sankar
Yağmuru sevmek çocukluğumdan yadigar benim. Hava kapalı olur yağmur yağınca ve Allah baba göremez yaramaz çocukları, bulutlar üzerimizi kapatınca. Arka mahallede, saçak altında miskete giderim o zaman. Akşamdan cebimde kalmış para üstüyle gazoz ve kremalı bisküvi alırım. Güneşli havayı sevmem hiç. Açık gökyüzüne baksan gözü yanar insanın. Cansın beybi şampuana parası yetmemiş ailenin, Hacı Şakir’le yıkanan çocuğu gibi, kafamı öne eğer, gözlerimi sıkı sıkı kapatırım. Okuldan da kaçılmaz güneşli havada, sahildeki kayalıklara da gidilmez, ataricinin sokağından hele hiç geçilmez. Çünkü hava güzel diye kendini sokaklara atmış biri görür mutlaka. Kesin biri duyar, biri anneme haber eder, öğretmen evi arayıp “oğlunuz gelmedi” der, arkadaşların ailesi “çıkışta göremedik hasta mı?” diye sorar. Hava açık ya işte, yağmur yağmıyor ya, Allah görüyor ya bütün yaptıklarımızı, mutlaka bir arıza, bir vebal, bir ceza çıkar insanın en okuldan kaçacağı, en denize gireceği, en atarici sokaklarında görüleceği yaşlarda…

Duysa yağmur beni, alsa bu bedeni, saklasa damlalar arasında. Eritse içinde, akıtsa denize. Açsam gözlerimi, çocukluğuma kıyısı olan bir limanında.

Özgür Keskin