MARC-ANTOINE BARROIS – GANYMEDE

Zaman zaman benim de bazı parfümlere haksızlık yaptığım oluyor. Tam anlayamadığım ya da kişisel olarak sınırlarımın dışında kalan bazı nota ve üslup nedeniyle bunu yapıyorum. Bunu yaparken ise mümkün olduğu kadar kabalık yapmamaya çalışıyorum. Ama parfüm gibi nezaket, incelik ve hassasiyet isteyen bir alanda bazı değerlendirme ve yorumların oldukça sığ, basit ve cehalet dolu olduğunu görüyorum. Bir parfümü değerlendirirken “basmışlar ambroxan” gibi cümlelerin fazlasıyla “pis” koktuğunu söylemeliyim! Değerlendirmesini yapacağım konu tabii ki bu değil.

Marc-Antoine Barrois – Ganymede bir süredir merak ettiğim ama pandemi, fırlayan döviz ve başka parfüm önceliklerim nedeniyle bugünlere kalan 4-5 parfümden birisi. Önce genel fikrimi yazayım; Tam bana göre bir parfüm. Hepimizin burnu “kalite” hissi için farklı nota ve kokuları referans alır. Genç yaşlarda lavanta bende biraz bu kavrama gönderme yapardı. Son on yılda ise deri ve süet’in hafif dokunuşları da aynı etkiyi yaratmaya başladı.  Ganymede kadifemsi havası, benim çiçek-çay, metal karışımı olarak tanımlamayı tercih ettiğim fonu ve onun altında son derece yumuşak bir tür süet kokusu ile “kalite” beklentilerimi fazlasıyla karşılıyor. Artık yeni parfümlerden olağanüstü bir “yenilik” beklemiyorum. Sanki olası moleküllerin hepsi üretildi ve yenisini bulmakta zorluk çekiyorlar.  Yeni ve farklı olduğunu iddia edenlerden ise en azından belli bir tarz, üslup ve notaya yenilik getirmelerini bekliyorum. Ukala ve bilgisiz bazılarının söylediği gibi bu bir Tuscan Leather değil. Ondan çok daha fazlası. Bu parfüm süet üzerinden konuşmuyor. Süet ile birlikte konuşuyor ve harika bir diksiyonu var. Meyveli ve hafif metalik-kumaşımsı bir açılış sonrasında süet son derece yumuşak şekilde ortaya çıkıyor ve meyve havası ortadan çekildiğinde uzun bir süre çay-kumaş-süet üçlüsü devam ediyor. 3 denememde de ilk 5 dakika içinde tam aynısı olmasa da Penhaligons Sartorial’da aldığım eski kumaş-metal karışımını hissettim. Ancak çok kısa bir süre.

Tam bir takım elbise, kravatsız bembeyaz bir gömlek parfümü bu. Her aşamasında kalite vurgusu çok güçlü ve bunu da süet notasına getirdiği yorum ile yapıyor. Oldukça güçlü ama bağırdığını söyleyemem. Etrafına “bana bakın, bana bakın” demiyor ama orada olduğunu fark etmemek mümkün değil. Kalıcılık sorunu yaşatmayacak kadar yoğun. 10 saat sonrasında halen kadifemsi süet teninizden konuşmaya devam ediyor. Sade bir şişe ve kutu içinde geliyor. Tasarım ve ambalaj fena değil ama sanki daha iyisini hak ediyor. Markanın sadece 3 parfümü var ve marka Ganymede ile bende son derece iyi bir yer edindi. Fiyatı ise sizin beğeninize göre değişecektir. Ben fiyatını hak ettiğini düşünüyorum. Kaba ve bol bol bağırması için yapılan onlarca parfümün olduğu bir piyasada bunun gibi son derece iyi tasarlanmış ve harmanlanmış bir parfüm üzerindeki etiket beni rahatsız etmedi. Bu arada unutmadan bu parfüm gençlere göre değil. Bunu ancak 40 ve üstü yaşlardaki dostlar sevebilir ve taşıyabilir. Spor kesinlikle değil ve mutlaka jilet gibi ütülü bir pantolon ve gömlek istiyor. Takım, kravat ve güzel bir yaka mendili ile ise tam yerini buluyor. Çok sıcak havalarda bence kalite hissini hızla kaybedecektir. Bahsettiğim kadifemsi his biraz serin hava istiyor.

Parfümü tasarlayan Quentin Bisch’in mutlaka bir çalışmasını kanmışsınızdır; Azzaro Pır Homme, Azzaro by Night, Carolina Herrera Bad Boy, Very Good Girl, Chloe Nomade, Etat Libre d’Orange La Fin Du Monde, Experimentum Crucis, Ex Nihilo Fleur Narcotique, Jean Paul Gaultier Le Male Essence ve Parfum, Mugler Ultra Zest – Angel Muse, Orlov Paris – Red Shield, Paco Rabanne 1 Million Parfum, Parfums de Marly Delina, Van Cleef & Arpels – Ambre Imperial, YSL – Grain de Poudre gibi uzayıp giden bir liste var. Kısacası öyle “basmışlar ambroxan” gibi cehalet, basitlik fışkıran yorumlar ile ele alınmayacak kadar bir tecrübe ve birikimden söz ediyoruz. Bu arkadaşlara tavsiyem bu tarzlardan uzak dursunlar ve 3 gün kalıcı açık parfümleri kullanmaya devam etsinler.

İsmail Kızılbay