Gündüzleri gülümser

“Gündüzleri dört duvar arasında çalışır, geceleri içki içerken çocuk oyunları ve öyküleri yazarım. Yazdığım sayfalara içki döktüğümde, çocuklar gibi ağlarım.”

Aklıma istismarlar, tokatlar, sokaklar geliyor. Ben, sokaktaki çocukların yaşıtlarına “pedagojik gelişimlerine uygun” yazılar yazıyorum.

Geçenlerde Tophane’de yürürken iki çocuk, üç adım ilerimde yürüyorladı. Ağızları bol küfürlü şakalaşıyorlardı. Biri kendini boyacılık zanaatine adamış olacak ki, yere düştüğünde önce tükürüp sonra alıyordu fırçasını.

İşten 19.00’da çıkıyorum. Eve dönüşlerim, hiç batmayan vapurlarla gerçekleşir. Genelde; Türk Halk Edebiyatı şairlerinin, “Kul” ve “Dertli” gibi ön isimlerini sayıklarım bu yolculuklarda.

Vapurda, dışarı otururum. Tam karşımda çekirdek bir aile bulunur muhakkak. “İşte” derim, onlara bakıp; “ailem”. “Saçlarım işte uzun, işte siyah saçlarım… Kaşlarımı almayı becerememişim yine. Kocam bıyıklı, İETT’de şoför olmalı. Kızım iri yarı, yaşıtlarına nazaran”… Sonra ağlamaklı olup hemen içeri kaçmak isterim. İçerisi daha soğuktur. İnsanlara bakıp onları gülümserken bulurum; herkesi kendim gibi sanıp adımla yaşamaya heveslenirim.

Vapur; iskeleye yanaşır.

Daha da mutlu olmam.

“Gündüzleri dört duvar arasında çalışır, geceleri içki içerken çocuk oyunları ve öyküleri yazarım. Yazdığım sayfalara içki döktüğümde, çocuklar gibi ağlarım.”

Ezgi Gizem Gülümser