Terazi ile Akrep arası Fuat Ergin

 

Türkçe rap müziğin önemli ismi Fuat Ergin son zamanlarda dikkat çeken sosyal sorumluluk projeleriyle karşımıza çıkıyor. Fuat’la buluştuk. O bize yeni projelerini, üzerinde çalıştığı albümünü ve Türkiye’de rap müziğin gidişatını anlattı. 

Son albümüm 2009 yılında çıkmıştı. Arada şarkılar paylaştım, video klipler çektim ama konjoktürün nefesi ve RTÜK sürekli ensenizde… Bir şey söyleyeceksiniz başınız ağrıyacak. Açıkçası ensemde o tabancayla çok rahat olamadım. Korktuğumdan değil fakat sorumlu olduğum insanlar var. Bu nedenle bir süre beklemek istedim. Şimdi yepyeni bir albüm yapıyorum. Tereddüt edecek bir şey de kalmadı, söylemek istediğim her şeyi de söylüyorum albümde. Beş tane şarkı kaydettim, önümüzdeki iki hafta içinde altı-yedi şarkı daha kaydedeceğim. Albümde BeatMucit Ceyhuni’den iki şarkı var. Ceyhuni’nin beat’ler gerçekten kendine has, değişik bir kafası var adamın. Bunun yanı sıra birkaç tane de düet şarkı olacak.

Türkiye’de Hip Hop kültürünün patlama yaşadığını düşünmüyorum ama bireysel başarılar var. Olay daha çok popüler müziğe doğru kaydı. “Bir şey yapalım da yolumuzu bulalım” düşüncesi hâkim oldu. İnsanlar yollarını bulmaya bakıyorlar, yollarını bulurken de her şey mübah deyip öyle hareket ediyorlar. Televizyon ve radyolarda hala rap müzik yok. Bir dergi ya da organize olmuş bir merchandise olayı da yok. Zemin bir türlü oturmadı yani… Hip Hop adına pek bir şey yapıldığını da düşünmüyorum.

Çizgimden hiç sapmadım. Çünkü rap’in ya da müziğimin bir misyonu olduğunu düşünüyorum. Genel olarak baktığında dünyada rap’in içinin boşaltıldığını görüyorsun. Mumble rap, Trap diye şeyler çıktı ortaya. İki kelimeden ibaret anlamsız şeyler söyleyen herifler türedi. Okey, güzel beatler, enstrümanlar da iyi, insanı yakalıyor ama sözler bomboş. Bunun dünyada tutması Türkiye’ye de yansıdı. Autotune olayı var mesela. Normal rape, normal nakaratlara ne oldu? Bu ön plana çıktı diye sadece buradan gitmek çok yanlış. Türk rapi kendini bulmalı.

Yolum, “Malul Sayılmayan Gaziler Derneği”yle kesişti. Bu derneğin üyeleri, “Gazi” olarak tanınmak istiyorlar. 1953 yılında çıkan yasaya göre bir askerin gazi sayılabilmesi için uzuvlarının ya da organlarının yüzde 40’ını kaybetmesi gerekiyor. Ama mayına basmış, ayağı parçalanmış, beynine şarapnel ya da mermi isabet etmiş, vücudunda 7-8 tane kalaşnikof mermisi olan ve yaşamaları mucize olan bu insanlar gazi sayılmıyorlar! Bu çok utanç verici… Bu insanlar vatan için canlarını riske atmış, doğuya gönüllü olarak gitmişler ama gazi olarak kabul görmüyorlar. Şu an ülkemizde OHAL var. Kanun hükmünde kararnameler çıkartılabiliyor ama bu insanlar unutuluyor abi. Bende bir nebze de olsa katkım olsun diye bu konuyla ilgili bir şarkı yaptım ve bu projenin bir parçası olduğum için hem mutlu hem de gururluyum. Yanlış anlaşılmasın faşist değilim, Cumhuriyet kurulduğundan beri bu ülke ayakta ya… İşte o kendini feda eden insanlar sayesinde ayakta. Benim sadece bu insanlar için bir şey yapmam gerekiyordu. Haklarına sahip olmaları için de elimden geleni yapacağım.

Gençliğimde yeteri kadar üzüldüm. 13 yaşımda babam, 16 yaşımda annem öldü ben artık üzülmek istemiyorum, mutlu olmak istiyorum. Hayattan zevk almak istiyorum, yaptığım şeyi zevk alarak yapıyorum ve bunun hazzını yaşamak istiyorum. Bir Alman atasözü var, “Fazla aşçı yemeği bozar” diyor. Ben bunun ne demek olduğunu çok sonradan anladım. Ne kadar çok insanla ilişkide bulunursan ağzındaki tat o kadar kötü oluyor. Bireysel güce inanan biriyim ama Almanya gibi bir yerde yetiştim ve orada bize “unity” kafası aşılandı, birlik olmak ve bir arada olmak öğretildi. Türkiye’ye de o kafayla gelmiştim. Gençlere yardım ettim, konserlere götürdüm, featuringler yaptım, televizyonlara çıkardım, festivallere çağırdım. Ama insanların saçma sapan ve manasız şekilde egolarına kurban gitmeleri, birbirlerine düşmeleri beni o kadar yıldırdı ki… Pes ettim ve “Tamam” dedim. İnsanların egolarıyla savaşmaktan çok sıkıldım, ondan hiç yokum. “Bir çatı altında toplanalım” mantığını Türkiye’de anlamadılar.

Evet, zor bir adamım. Kendimle de çok çeliştiğim oluyor. Ulan diyorum “Şeker gibi tarafını ön plana çıkarsan, bu kadar da yokuşa sürmesen…” Ama madalyonun iki yüzü var abi. Bilmiyorum nereden geliyor. Terazi ile Akrep arası bir şeyim ben galiba (gülüyor).

Ali Mert Alan