Empyrium: Müzik benim ruhumun dili

filhakikat-Empyrium Müzik benim ruhumun dili

1990’lı yıllarda Almanya’da doğan ve o günden bugüne yaptığı her albümle büyük beğeni kazanan Empyrium, 2 ve 3 Eylül tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları Merkezi Drama Sahnesi’nde olacak. Konser öncesi grubun kurucusu Markus Stock’la lafladık. Empyrium’un müziğindeki büyülü atmosferi konuştuk.

İlham perisi olarak doğayı gören, karanlık ve melankolik müziğiyle dikkat çeken ve şarkılarıyla direkt duygulara dokunan Empyrium, çok fazla konser veren bir topluluk değil. Haliyle dinleyicilerinin merakla bekledikleri İstanbul konserlerinin müzikseverler için özel saatler olacağını öngörmek çok da zor değil. Topluluğun İstanbul’da düzenleyeceği konserlerde bütün albümlerinden şarkılara yer vereceklerini ama ağırlıklı olarak çok beğenilen ‘Songs of Moors & Misty Fields’ albümlerinden  şarkıların olacağını söyleyelim.

90’lı yıllardan beri Türkiye’de Empyrium çok seviliyor. Çok uzun zamandır insanlar merakla İstanbul’da konser vermenizi bekliyorlardı.

Bunun farkındayız ve ilk günlerimizden beri Türkiye’de böylesi bir ‘kült’ takipçi kitlemiz olduğu için çok mutluyuz. Bize karşı çok sadıklar, onlara çok teşekkür ediyoruz.

Türkiye’deki fanlarınız için bir müzik grubundan daha ötedesiniz. Bu ilgiyi bu büyüyü neye bağlıyorsunuz?

İnsanlar müziğimizdeki samimiyetin farkındalar. Samimiyet duyguları yakalıyor ve melankolik melodilerimiz Türkiye’de yaşayanların iç dünyasında bir yere dokunuyor. Açık konuşmak gerekirse bir müzisyen olarak bunu görmek çok güzel…

‘The Turn of the Tides’ albümünüzün kayıt ve yazım aşamasında hayatlarınızdan esinlendiğinizi söylüyorsunuz. ‘The Turn of the Tides’ hayatınıza nasıl bir ilham verdi?

‘The Turn of the Tides’ için gerçekten çok kafa yorduk, üzerinde uzun süre düşündük ve kapsamlı bir çalışmanın sonucunda albümü dinleyicilerimize sunduk.  İlham konusuna gelecek olursak bu durum sadece ‘The Turn of the Tides’la sınırlı değil. Müzik yazarken kendim hakkımda çok şey öğreniyorum. Müzik ve sözler bilinçaltımın ve ruhumun dili gibi. İçimden çıkıveriyor ve bazen aylar hatta yıllar sonra niye böyle bir şeyin ortaya çıktığını anlıyorum. Ama şunu da eklemek isterim ki son albümümüzü hayatımla ilgili kendime sorular sorduğum bir dönemde kaydettim.

filhakikat-Empyrium Müzik benim ruhumun dili2Her albümünüz birbirinden farklı ama Empyrium’un taşıdığı ruh her albümde aynı. Bu ruhu nasıl muhafaza ediyorsunuz?

Bunu insanlar merak ediyorlar ve sık sık bana soruyorlar. Bence Empyrium yalnızca müziğin bir tarzı değil, belirli bir his ve atmosfer hakkında olduğuna inanıyorum. İster akustik, ister elektrik gitarla çalınsın, ister vokal isterse klavye eşlik etsin… Duygu orada mutlaka olmalı, insanlara dokunmalı ve eğer biz onunla yüzde yüz aynı yerdeysek o zaman bu gerçek bir Empyrium şarkısı ya da albümüdür.

Çok güzel albümler yaptınız. Peki, Empyrium’u özetleyen şarkınız sence hangisi?

Sadece bir şarkıyla mı açıklayayım? İnan bana bu çok, çok zor. Ama belki ‘Mourners’ diyebilirim. Çok içli, atmosferik, melodisi klasik Empyrium tarzını takip ediyor ve her şey var. Vokal, çığlıklar, ağlayan gitarlar, gürüldeyen davullar ve Empyrium’u özetleyen atmosfer. Sözlerdeyse belirli bir perspektif kullanan, insanın iç dünyasını ve duygularını soyutlamak adına belirli bir doğal halden yararlanan ilk şarkı sözlerimden birisiydi.

Aynı zamanda prodüktörlük de yapıyorsun. Çalıştığın gruplar arasında en beğendiklerin, seni en çok etkileyenler hangileri?

Birçok grubun müziğini beğeniyorum, severek dinlediklerim de var ama ilk aklıma gelenleri soruyorsan: Alcest, Dornenreich, Amesours, Secrets Of The Moon, Dark Sanctuary ve Silencer’ı söyleyebilirim.

Geçtiğimiz ay Türkiye’de darbe girişiminde bulundu. Darbe püskürtüldü, yabancı müzisyenler Türkiye konserlerini iptal ettiler. İstanbul’u güvenli bulmadılar. Buraya gelmekte tereddüt ettiniz mi?

Empyrium hiçbir zaman politik ya da dini bir grup olmadı. Bu yüzden de bu konular hakkında pek konuşmuyoruz. Şunu diyebilirim ki biz de endişeliydik, bazılarımız daha az bazılarımız daha çok. Ama korku her zaman kötü bir danışmandır. Gerçekten de gelmeyi ve Türkiye’den hayranlarımıza çalmayı çok istedik ve geliyoruz.

Ali Mert Alan