Zaman ‘candy crush’ zamanı

 

 

indirSeçim şansı olmayan insanların ülkesi burası… Tercih yapabilme lüksünüz yok. Eleştirme veya daha iyisini talep etme ihtimaliniz çok düşük.  Var olanla yetinmeyi bilmeli, ses çıkarmamalısınız. Hatta sevmediğiniz bir iş için bile canınızı dişinize takıp, kıçınızdan teri akıtmalısınız. Yoksa kapının önüne koyulma olasılığınız bir hayli fazla.

Çocukken bana da sorarlardı, ‘Büyüyünce ne olmak istiyorsun evladım?’ diye. Sen de kafana ne gelirse onu söylerdin. Çocukken ne olmak istediğin, hiçbir anlam ifade etmiyor bu ülkede. İstediğin mesleğe sahip olmak bazı şanslı kullara özgü bir durum… Eminim çoğu gelişmiş ülkede çocuklara büyüyünce ne olacaksın diye sorulmuyordur. Çünkü seçenekler o kadar çok ki… Ve seçim yapmak o kadar keyfe bağlı ki, kıskanmaktan başka sergileyeceğiniz bir tutum bulunmuyor.

Bir gün, Belçikalı bir arkadaş ile aynı ortamda bulunuyoruz. Arkadaş bana mesleğimi soruyor, cevapladıktan sonra ben de ona hangi işle ilgilendiğini soruyorum. Başlıyor anlatmaya. Önce gazetecilik yapmış, daha sonra sıkılmış, lojistik sektörüne geçmiş ve uzun bir süre görev almış. Artık bu sektörde kendine ayırabileceği çok vakti kalmadığını düşündüğünde devlet tren yollarının operasyon sorumluluğuna geçmiş. Mesleğini yaparken sürekli seyahat de edebiliyormuş. Yaptığı seyahatlerden ziyade nasıl olur da bu kadar rahat bir şekilde farklı sektörlere geçebildiğini ve nasıl böyle kolay iş bulabildiğini sordum. Verdiği cevap iki kelimeydi; ‘Orası Belçika’. Cevabı duyunca hafiften gülümsedim. İçinde bulunduğumuz durumu anlattım. Bana gülerek ülkesine taşınmamı önerdi. Hayat bu kadar basitti onlar için. Kendini bir seviyeye kadar getirmiş insanlar için birden fazla aralanmış kapı bulunuyordu.

Bu ülkede, güzel ülkemde yaşayan insanlar doğuştan kötü bir kadere sahiptirler. Bir işe girdiğiniz zaman etrafınızdaki herkes ‘aman evladım işine sahip çık, açıkta kalmayasın’ der. Biz bu önyargı ile başlarız hayata. Aman yanlış bir şey yapmayayım, aman işimden olurum, işimden olursam açıkta kalırım. Sonrasında nerede iş bulurum… Doğru, bulamazsın. Büyüklerimiz yanlış konuşmuyor. Ama yanlış olan böyle bir kadere mahkûm olmaktır. Bu duvarı yıkamamak, önünü görememektir.

Türkiye’de özellikle bu ay benim de içinde bulunduğum sektörde çok fazla personel çıkarımı oldu. Önce bazı sebeplerden dolayı göze batmayan çıkarımlar olurken sonrasında toplu kıyımlar gerçekleşti. Çıkarılan çoğu kişi birden fazla kişiye bakmakla yükümlüydü. Bu kişilere başka bir iş bulması için süre tanınmadı. Çoğuna tazminatı ödenmedi ve ödenmeyecek. Önemli bir kısmı çok uzun süredir bu sektörde çalıştığı ve yaşı da ilerlediği için başka bir sektörde iş bulma imkânı yok. Bir anda çağırıldılar ve kapının önüne koyuldular. Onlar için hayat şu an başka değerlere sahip. Eminim benim paylaştığım hislerin daha fazlasını içlerinde taşıyorlar.

Burası Türkiye, bizim memleketimiz. Her karışı ayrı cennet… Cennetin içinde cehennemi yaşamak zorunda olan bizler, bu ülkenin hiçbir güzelliğini yaşayamıyoruz. Bu ülkenin güzelliğine layık olmak için insanın kendini geliştirmesi de etkili bir çözüm arayışı değil maalesef. Siz düzinelerce kitap okuyun, eğitiminizi iyi bir netice ile sonlandırın, nafile. Kendini geliştirmenin bu kadar ters teptiği bir ülke daha olamaz. Çoğu işe üniversite mezunu olduğunuz için giremeyebilirsiniz. Veya okuduğunuz için akıllı olmanız ya da başka bir tabir ile kurnaz olmanız tercih edilmeme sebebiniz olabilir. Akıllı insanın istenmediği bir coğrafyada, iş için istenen özellikler de aynı ölçüde olabilir. Bunun için arkadaşlar, rica ediyorum;

Kapatın okuduğunuz kitapları,

Şimdi ‘candy crush’ oynama zamanı…

Serdar Vardal