Umurunuzda mı?

by souverein

Birazdan sevgili Ali Mert Alan’a meyl atacağım.

Filhakikat’e epeydir yazamadım diyerek mahcubiyetimi dökeceğim (umru mu…). İşte bazen bazı şeyler böyledir sevgili okurlar ve ben, önermesiz her şeye bayılırım.

Çocuk oyunları ve öyküleri yazmaya devam ediyorum. Bunu sigara içerek yapıyorum. Şu anda tamamlamam gereken dört tane kukla var. İkisi çocuk oyununda kullunılacak, biri ise epik bir uzun metraj filmde(umrum mu…).Ben niye böyleyim? Baharın gelmesiyle depresyona girdiğim gibi , kışın havalar güzelken de sanki benden canımı alıyorlar. Bu nasıl bir acıdır allaaaseniz? (umrunuz mu…)

Sevdiceğimi koluma takıp Kadıköy’e koşuyorum. Orada coşup yarım ağız sevdalık sözler zırvalıyorum. Bu romantik serseri hâlim bir çorbacıda veda ediyor bana ve geriye sadece; “Taksiyle mi dönsek?” kalıyor. Bir soru cümlesi olmayarak. “-ak”  bir sızma hevesi.

Derslerimi sorarsanız iyi gidiyor. Acemi toyluğunda devam eden öğrenciliğimde, ikibinonda mezun olduğum bölümün tüm inekleri beni kovalıyor. Çünkü inekler böyledir sevgili okurlar, veterinerleri hiç sevmezler. Belki de inek kuklası yapmalıyım. Ya da çocuklara, buzağıları anlatmalıyım(umurları mı…).

Ve bir kez daha çıkmaz karşısındayız, bunlar hayatın tuzu biberi efendim. Alaycı olsak da öpelim kendimize dair her şeyi.

Mesela Salacak’ta kahvaltı ettim. Yakışıklı bir kargaya lâf attım ve dün ölü bir kediye ağladım. “Mesela” bir önerme değil, gayet “ben” demek.

Tüm özlemlerime sarılıyorum bu günlerde. Acaba diyorum, meylde bunu da belirtsem mi sevgili Ali Mert Alan’a?

Hezeyan tadındaki günlük cümlelerim bitmek üzere sevgili okurlar. Bazen “bitersiniz” (umrunuz mu…).

 

Umurlarınızdan öperim.

Ezgi Gizem Gülümser