TİMSAH YALANDAN AĞLAR YA HANİ, E ABİ İNSAN DA YALANDAN AĞLAR?

İnsan ırkı var olduğundan bu yana bir şeyler kazanmış ve tabi bir şeyler de kaybetmiştir. Peki bunca yıl kazanılmış ya da kaybedilmiş şeylerin, günümüzde bize etkisi ne? Aslında bu soruyu bizzat kendime sordum. Başkasına soruyormuş gibi yapıp kendim cevapladığım zaman, sanki sorduğum kişinin öngörüsüz olduğunu adım gibi biliyor ama genede sırf o mahçup olsun diye soruyormuş , üstüne bir de ondan önce cevap veriyormuşum gibi hissediyorum; ki bu beni bir hayli kibirli yapıyor. Zira kibir favori günahım. Sorumuza dönecek olursak; Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim kazanımlarımız süper! Ama kaybımız ihya olmaz derecede kötü.
Bu kadar süper olup kaybedince geriye döndürelemeyecek kadar kötü olan şeyler neler?
Birincisi vicdan. Aslında her şeyiyle sadece vicdan!
İnsan timsah gibidir. Yumurtadan çıktığı an avlanmaya odaklanır, kabuğunu kırdığı an burnunun ucundan sinek geçse ısırmaya çalışır. Timsahın bu kuvvetli güdüsü insandaki vicdan gibidir. Hiçbir şey yapmaz insan bunun için. O zaten içindedir, lütuftur. Timsahın ısırmak ve avlanmak için hiçbir şey yapmaması gibi. Şimdi “Hacı kuşlar da uçmak için bir şey yapmazlar doğarlar ve zamanı gelince uçarlar. Sen neden kuşa değilde timsaha benzettin?” diye soracak olursanız-ki soracak olursunuz 🙂
Anlatayım…
Timsah yalandan ağlar ya hani…
E abi insan da yalandan ağlar.
goya__s_saturno_copy_by_foliver
İnsan ne kadar iyilik öğrenmişse o kadar da kötülük bilir ve hangisi işine geliyorsa onu yapar.
Isırması gerektiği yerde ısırmıyor işine geldiği için bekliyorsa, göz yumuyorsa, koparmıyorsa haksızın etini ve sadece kendi karnı doyana kadarsa… Timsahtır insan! İstese de kuş olamaz.

Elini vicdanına koy!” Derin manalar devşirebileceğimiz, anlam üstüne anlam yükleyebileceğimiz devasa bir yakarış aslında. Peki kime işler bu söz? Timsaha mı? Tabi ki hayır! Ha bu arada unutmadan hadi bul da koy elini vicdanına.

Kaç milyar insan yaşıyor bu dünyada? Çok de’mi? Aynı zamanda çöp tabii. Çünkü nerede çokluk orada …….luk. Noktalı yeri istediğiniz gibi doldurun. Karışmıyorum. Şimdi biraz geriye sarıp devam edelim.
– Kime işler bu söz?
+ Hangi söz?
– Elini vicdanına koy be adam daha yeni söyledim!
Bakın bu söz bu diyaloğa işler. Çünkü bunlar küçük şeyler.

Birde böylesi var…

“Bir resim vardır onca gürültülü görüntü arasında
hiç aklımdan çıkmayan
hani bunu mutlaka birine anlatmalı dedirten cinsten
nasıl olsa kaydedilmiş bir hayat parçası
orta yaşın hafif üstünde
düzgün bir kadın
düzgün bir yolun ortasında
düzgün bir binanın önünde bağırıyordu
ama yapmayın o daha bir çocuk
hala sırtına havlu koyasım var
vakitsiz terlemelerde üşütmesin diye
yapmayın o daha bir çocuk
ama yapmayın diyordu kadın
o daha bir çocuk
düzgün metallerle kaplanmış
ve hiç penceresi olmayan
bir cezaevi aracının içindeydi
onaltı yaşındaki çocuk
yüzü görünmüyordu çocukların
sadece bir tanesinin eli
ama yapmayın diyordu kadın
yazo daha bir çocuk
ama yapmayın diyordu tanrı
o daha bir çocuk”

İşte böyle bir şey…


Artık faydasızdır her şey. Büyük bir hezeyan, büyük bir dram, büyük bir kayıp vardır ortada. Vicdan terk etmiştir doyduğu sofrayı. Açlıktan da ölsen, çocuk bile olsan ve sadece sıvalı bir duvara kaybolduğunu düşündüğün için, tekrar hayat bulur ümidiyle “yaşasın halkların kardeşliği” yazsan bile, bir vicdan öldüğünde bir de doyduğunda iyiliğe…
Artık ihya olmaz. İyilik yapmanın nasıl bir şey olduğunu bilen kötüler olarak istesek de artık o vicdan güneşi doğmaz.
Farkında mısınız?
Kazanmak için hiçbir şey yapmadığımız güzelim duyguyu kaybetmek için bi timsah olmadığımız kalmıştı. Hadi şimdi toplasınlar gözümüzü. E boru değil timsah gözyaşı bunlar timsah…

Ali İlkan Hallı / Dilkeş