Sol kroşe indiren kuzen

 

solkroşeindirenkuzen

Memleketten gelenler listesine, ergen kuzenlerin de eklendiği zamanlardı. Abla olmak, hele ki koca şehirde, kendine ayrı ev açmış (kocasız) abla olmak, zor zanaat. Bir kere evdekilere derdini henüz anlatamamışken, şimdi yer kürenin, dağların denize paralel olduğu, sevimli, bağlı, fakat sabit bir kabilesinden gelen insana nasıl anlatasın? Ayrıca kötü örnek olmamak, olamamak durumunu nasıl yapacaksın? Ne kadar kafanı açarsan aç, tirbuşonun ailenin ellerinde… Açarken mantarı parçalamışlar mı, onu büyüdükçe anlıyorsun.
Geldi tabi, beklenen insan… “Abla korkmuyor musun?” “Kaç para maaş veriyorsun?” “Bu evde ne ortam yapılır he“ – bunlar umarım koltuklardan kale duvarı yapmaz, diye düşünürken ben –

“Abla sevgilime hediye alacağım.Doğum günü …”

Bunu küçük – yani aslında liseye gittiğini o zaman farkettiğim- kuzenim söyledi.O farkında değildi, ama benim saçımdaki beyazlar parıldadı,sol omzum çöktü… Ben daha dün bu çocuğu kızdırmak için cipslerini yemiyormuydum? Bu, sevgilisini akşam falan mı buldu?

Üzerinde tüm ergenlerin, Kızılay dağıtımı kolyelerin,tokaların olduğu tezgâhın önünde duruyoruz.Satıcı, bir şeyler satma çabasında. Elinde ki herşeyi gösteriyor… Bir an sonsuzluk işareti olan kolyeyi uzatıp “Al bak, kızlar buna bayılır…” dedi. Neyim ben?  Masa falan mı? Trafik lambası mıyım ben kardeşim? Çektim kılıcımı kınından, savurdum saçlarımı… Engel oldum tabi  “Bak sevgili kuzenim(Bu bir yaşlılık belirtisidir. Karşında duran insana, bak demenin mantığı yoktur zira)16 yaşındayken, hiç bitmeyeceğini sandığın her şeyin bitmesini görmen biraz zaman alabilir. Olsun,ben sana yardımcı olacağım şimdi…Sen bu kızı gerçekten hayatının son evresine kadar yanında bulacak mısın yada gerçekten bulmak istiyor musun?Bir gün sırf o istediği için fener maçı izlemek yerine onun istediği bir şeyi izlemeye tahammül edebilecek misin? Onu ne kadar tanıyorsun? Hem herkesin, bayrak gibi taşıdığı bir şeyi, sen neden sevgiline alıyorsun? Sizin için, özel bir anlamı olmayan bir şeyi sırf moda diye neden sevgiline alıyorsun? Neden bazı anlamları bu kadar çabuk tüketip hayatınızı yaşanmaz hale getiriyorsunuz?”

Elindeki kolye ucunu tezgâha bıraktı… Kazandığım zaferle, suratımda pis gülümsemeyle, satıcıya dönmüş, imalı bakıyordum ki… Bir ses, beni nakavt etti…
“Abi, sen bana şu kar taneli olanı ver.”

Meltem Doğan