Serdar Nalçakar: Bu kitabı çıkarmamalıydım ahbap

Serdar Nalçakar eğlenceli bir adam.  Blogunda yazdığı öyküleri “İbretlik Paylaşım” isimli kitabında topladı. Kendisiyle kitabını konuştuk.

Şu an çalıştığım yer tımarhane gibi. Türlü türlü insan var, arabesk repçi çıraklar, Google’a “Sevgilimden ayrıldım, ne yapmalıyım” yazan sekreterler falan.

Serdar ilk kitabın çıktı. Daha önce bir yayıneviyle anlaştın. Yayınevi kapandı. Sonrasında yeni yayınevinin elinde olmayan nedenlerden dolayı kitabın çıkış tarihi geçikti. Nihayet “İbretlik Paylaşım” çıktı. Kitabının yayınlanması nasıl bir duygu?

Açıkçası ilk yayınevinin kapanmasından ötürü biraz kendimi suçlu tuttum. Aynanın karşısına geçip saatlerce ağladım… Dolayısıyla Nemesis’le anlaştıktan sonra da bir felaket bekliyordum; ancak kitap sağ salim çıktı. Ama bu sefer de ülke karıştı. Kitabın çıktığı gün üç bakanın oğlu göz altına alındı. Sanırım bu kitabı hiç çıkarmamalıydım ahbap.

Şaka bir yana, bir zamanlar derste vakit geçirmek için karaladığım öyküleri basılı bir şekilde elimde tutmak ve bunların ülke çapında pek çok kitapçıda bulunması çok heyecan verici bir olay gerçekten.

Kitapta en çok beğendiğin öykü hangisi? Yoksa bütün öykülerin senin bebeklerin mi?

“Sarı” diye bir öyküm var, ucuz alkol ve güzel meze için sürekli takıldığım Artvinliler Lokali’nde geçiyor. Onu çok seviyorum. Ama genelde kitabı alanlar olsun, eskiden blogdan okuyanlar olsun “Baha” isimli öyküyü çok seviyorlar. Nohut Adam Baha diye bir facebook sayfası açılmasından endişe duyuyorum.

Sen aynı zamanda Eskişehirspor taraftarısın. Her maça gidiyor musun? Tuttuğun takımda senin kitabı destekliyor.  Seninle yapılan röportajı Facebook sayfalarında yayınladılar. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsun? Kulübünle anlaşman kaç yıllık?

Eskişehirspor’un kombineli taraftarıyım, hiçbir iç saha maçını kaçırmam. İşe girmeden önce hemen hemen her deplasmana giderdim ancak çalışırken bunu yapmak gerçekten çok zor. Gidemediğim maçları da televizyondan izlerim muhakkak.

Kitabımı destekleyen sayfa ise resmi kulüp sayfası değil, ancak ondan daha aktif olan taraftar sayfası. Sağolsunlar formalı fotoğrafı görünce paylaşmışlar. Onlardan gören birkaç yerel gazete de kitabı paylaştı. İyi oldu yani 🙂

Sen kitaptaki öyküleri kaleme aldığında bir üniversite öğrencisiydin. Artık okul bitti ve çalışıyorsun. Yazdıklarında üniversite hayatına dair çok şey vardı? Peki iş hayatı senin şu an kaleme aldığın yazıları, öyküleri ne yönde etkiliyor?

Şu an çalıştığım yer tımarhane gibi. Türlü türlü insan var, arabesk repçi çıraklar, Google’a “Sevgilimden ayrıldım, ne yapmalıyım” yazan sekreterler falan. Uzun bir süredir öykü yazmıyorum. Kitapta yazılanlar üç sene önce yazıldı, ancak oldukça fazla konu birikiyor açıkçası.