Selam Baba

 

Selam Baba,

Beş sene önce bugün vefatının ardından hayatım büyük ölçüde değişti.  Senin öldüğün an zamanın durduğunu hissettim. Ve o andan itibaren akmayacağını. Ama hayat belli bir dönemden sonra öyle  hızlı ilerledi ki ben bile anlamadım. Büyük acıların ardından zamanın durduğunu hissediyorsun önce ama öyle olmuyormuş. Dediğim gibi seninle görüşmeyeli bende çok şey değişti. Herşeyden önce ben değiştim. Biraz bencil bir adam oldum. Bunun dışında gelecekle alakalı bir beklentim de yok. Gerçi daha önce de yoktu ya neyse. Kendimle ilgili bir beklenti içinde olmamamın yanı sıra insanlarla ilgili de herhangi bir beklentim yok. Bu harika bir duygu. Hayal kırıklığı yaşamamı engelliyor. Öbür dünyada bu işler nasıl oluyor bilmiyorum. Yani orada hayal kırıklığı var mı?  Artık görüştüğümüzde sen anlatırsın…  Askerliğin ardından işe başladım, çalışıyorum. İşle alakalı bir sıkıntı yok. Mesai bitimi şalteri kapatıyorum ve işi unutuyorum. Başka uğraşlar ve yeni arkadaşlarla vakit geçiriyorum. Bu bana iyi geliyor. Bu aralar beni en çok darlayan şey “evlilik”. Kim görse ne zaman evleneceğimi soruyor. Tamam, düğüne gitmek, nikah şekeri, kız isteme seramonisi falan güzel şeyler ama ben evlenmeyi düşünmüyorum. El alem sanki çok programlı ve zamanlı yaşıyor ya bana evlilik için “zamanı geldi” diye komut veriyor. Bana bu soruyu soran yaşlı teyzelere ve amcalara “artık zamanı geldi, epey yaşlandın  ölmeyi düşünmüyor musun”  diye soracağım ama “ya sabır” diyorum, susuyorum. Genel olarak susuyorum konuşarak bir şeyin çözülemeyeceğini anladım. Kadere bıraktım her şeyi. Gerçi kaderim şansıma genelde teğet geçiyor ama olduğu kadar.

Bilirsin Ali amca vardı. Onu üç yıldır göremiyorum. Arıyorum telefonu kapalı. Sizin oraya mı transfer oldu? Eğer sizin oradaysa benden selam söyle. Ve şunu bilsin ki ben onu çok aradım, hayırsız değilim yani. Senin eski ortağın senin ölümünden kısa bir süre sonra ortadan kayboldu. Sen hayattayken sana o adamın vefasız ve yediği kaba pisleyen bir adam olduğunu  söylemiştim. Ben haklı çıktım. Akrabalarımla görüşüyorum en azından bir kısmıyla.  Akrabalık müessesesini genel olarak  sevmiyorum ama dediğim gibi görüştüğüm akrabalarım var. Onları tüm kalbimle seviyorum.

Unutmadan, nargile içmeye tabii ki devam ediyorum. Merak etme aklımdasın diyeceğim ama zaten farkındasındır. Nargileden ilk nefesi çekerken Fatiha’yı gönderiyorum ruhuna. Lafı uzatmayayım herşey yolunda. Yolunda olmadığı zor zamanlarda enseyi karartmadım, umutsuzluğa kapılmadım. Ama o dönemler zor geçti. Kendimi oldukça yalnız hissediyordum. Tüm dünyaya karşı tek başıma gibi. O dönemler pes etmedim şimdi ne olursa olsun umrumda değil. Yine pes etmem. Benim yapım aşamamda hamuruma biraz karaktersizlik katsaydınız bu dünya benim adıma daha kolay olabilirdi. Ama ikimizde biliyoruz ki 60-70 yıllık bir hayat hiçtir. Ahiret bizim.

 

Oğlun,

Ali Mert